Kıramadığım döngülerin ortasında kurumuş bir avuç gözyaşlarım ile oturuyodum.
Neden?
Neden bu zulüm böylece devam ediyordu?
Kapalı kapıların ardında atılan çığlıklar yokmuşcasına davranılması yetmezmiş gibi artık bütün evrene yayılan çığlıklarada kulaklar tıkanmıştı sanki. İnsanlar birbirlerini severler, anlaşamazlar ve medenice ayrılırlardı. Normal olan bu değil miydi?
Bir kez olsun bir adam tarafından öldürülmek isteneceğimi düşünmemiştim. Ama iki kez öldürülmek istenmiştim. Hayatımın her alanında ölümü istemiştim. Bir şekilde ölüme sürüklenmiş yahut kendi ayaklarımla gitmiştim ölümün kucağına. Hatta şimdi bile istiyordum ölmeyi.
Ama bir adamın elinden değil!
Ama sırf birisi istediği için değil!
Bu şekilde değil!
Sonunda başarmıştı. Hayatımı bir kez daha mahvetmişti. Onun ellerinde bizim kanımız olmasın diye benim ellerimde onun kanı vardı. Hoş yinede ellerine bulaşmıştı Alparslan'ın kanı. Her saniye biraz daha büyüyen yerdeki kan gölüne baktım. İkisinin kanı birbirine karışmıştı sanki. Emir sırtında bir delikle Alparslan'ın üzerine yığılmıştı. Ağlamadan öylece yerdeki kanı izliyordum dizlerimin üzerinde. Hızla ayağa kalkarak Alparslan'ın üzerindeki Emir'i kenarıya iterek sevdiğim adama baktım. Karnından akan kana titreyen ellerimle dokunurken bütün bedenim buz tutmuştu.
"Bizim hikayemiz böyle bitmemeliydi." dedi kuzguni gözlerini zar zor aralayarak.
Ona vurulduğum gün söylediğim sözler kulaklarımda çınlıyordu. En başında beri bildiğim bir gerçek kalbimi delip geçerken boynumdaki fuları çıkararak yarasına bastırdım.
"Bitmedi. Henüz bitmedi." dedim kelimeleri zar zor toplayarak.
Dudaklarının arasından kanlar sızarken "Çok..." dedi nefesi ciğerlerine ulaşamadan kesilirken. Sustu ve gücünü toplamaya çalıştı. "Çok pişmanım."
"Alparslan..." dedim kalbimde bir sancıyla.
"Seninle yaşanması mümkün olan günleri yaşayamadığım için, kendi yükümü senin omuzlarına bıraktığım için çok pişmanım. Bahar... Şu hayatta yaptığım tek doğru şey seni sevmek..."
Sözleri daha tamamlanamadan bayıldı. Öylece kaldım. Kanım çekilmiş gibi hissediyordum. Bir köz bütün bedenimde harlanıyordu. Hayatımın iki dönüm noktası olmuştu. Birisi Emirle ayrıldığım gündü. Diğeri ise Alparslan'a aşık olduğum gündü. İki adam sevmiştim canımı verecek kadar. İki adam da yıkıp geçmişti beni. Ama bir Alparslan gerçeği vardı ki... Bütün evrenin acısını da sevincinide sığdırıyordu kalbime.
"Alparslan!" dedi koşarak içeriye giren Çağın.
Gülümsedim. Delirmek böyle bir şeydi demek ki. İnsanlar böyle deliriyordu. Bir acı insanı delirtebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEZEYAN
AcakSinsice oyunlar oynayan o değilmiş gibi gözlerime bakarken benliğim önünde diz çökmüştü. "Böyle olsun istemedim." Fısıltısı kulaklarımda çığlıklara dönüşürken yaşlı gözlerimi kuzguni gözlerine sabitlemiştim. Bir enkaz olarak geldiğim kalbinden şimdi...