31.Bölüm

1.5K 64 1
                                    

Düşündüm, düşümdüm, düşündüm ve daha çok düşümdüm. Sadece düşümdüm. Bazen düşünmekten o kadar bunaldım ki bu histen kurtulmak için içimden yüzden geriye doğru saydım. Faydasız bir çabaydı. Çünkü bazen geri sayarken bile hiç istemediğim düşüncelerin koynunda buluyordum kendimi. Her şeyin fazlası zarardı ve ben her şeyi uç noktalarda yaşıyordum. Belki de hayatım boyunca hep bu yüzden mutsuz olmuştum. Bir ana, bir anıya yahut bir insana öylesine sağlanıyordum ki akıp giden yaşamı göremiyordum. Ve yine aynı noktadaydım.

Bu güne kadar bir annem mi vardı?

Ya ben anne ne demek biliyor muydum?

Hayır! O zaman bu anlamsız duygunun, bu ızdırap veren hissin sebebi neydi? İnsan bilmediği şeyin hasretini nasıl çekerdi?

Onun hep annelik duygusundan yoksun olduğunu düşünürdüm. Bu düşünce anlamsız bir rahatlama yaratırdı içimde. Şimdi ise bu duygudan yoksun olmadığını, sevmediği kişinin ben olduğumu biliyordum. Sanırım beni en çok yaralayan buydu. Vardım ama yokmuşum gibi davranılıyordu. Buradayım diye çığlık çığlığa ağlıyordum ama duyan yoktu. Burada mıydım? Sahiden burada mıydım? Artık kendim bile bilemiyordum bu sorunun cevabını. Uzandığım yataktan yavaşta doğruldum. Yatağın tam karşısında büyük bir ayna vardı.

Kendime bakarak "Buradayım işte!" dedim.

Buradaydım. O beni ne kadar yok sayarsa saysın ben inatla buradaydım. Zaten kimse bugüne kadar birisini yok sayarak yok edememişti. O da beni yok edememiş ve yok edemeyecekti. Yinede huzursuzdum. Her ne kadar öfkelide olsam o küçük kıza üzülüyordum. Sanki yardım etmeyerek onu ben öldürüyordum. Oysa istesem bile yardım edemezdim. Tabii her şeyi çok bildiğini sanan annem bu gerçekle henüz yüzleşmemişti. Hamile kalmak için gördüğüm tedavi bir yana yıllardır beni terk etmeyen canım kan hastalığım buna izin vermezdi. Canım diyorum çünkü annemin bile beni terk ettiği şu hayatta bir o sıkı sıkı tutunmuştu bana. Derin bir nefes alarak yataktan çıktım. Ne yaparsam yapayım yine aynı düşünceler etrafında dolaşıyordum. Fark ettikçede bu duruma kızıyordum. Son birkaç haftadır midemin kötü olması ve reglimin gecikmiş olması akşam üzeri eve gelirken bir eczaneye uğramama neden olmuştu. Fakat eve geldiğimden beri bir türlü elim gebelik teslerine gitmemişti. Zihnim ve kalbim bir hayal kırıklığına daha hazır değil giydi. Ama ben hazırdım! Bir yerde beni hayal kırıklığına uğratacak bir olay mı var hop orada olurdum. Elimde değildi. Masanın üzerinde duran poşeti alarak tuvalete girdim. Tam altı tane test almıştım. Hepsini tek tek yaptıktan sonra hepsini lavabonun üzerine dizdim. Sırtımdan soğuk terler akıyordu. Bir mucize... Ufacık bir mucizeye ihtiyacım vardı. Bütün bu yıkıntıların içinde tutunacak bir dal arıyordum. Testlerde önce bir çizgi belirdi. İkinci çizginin belirmediği her saniye ümitim yavaş yavaş tükeniyordu.

"Hayatım?"

Alparslan'ın geldiğini duyduğumda heyecanıma bir de panik eklendi. Tedavi gördüğümüzden beri belki onuncu defa test alıp yapıyordum. Her seferinde sonu hüsran oluyor, ikimizde üzülüyorduk.

"Bahar evde misin?"

"Tuvaletteyim! Birazdan geliyorum sevgilim." diye seslendim.

Sonra bir mucize oldu. Yaptığım ilk testte ikinci çizgi belirdi. Sonra diğer dört testtede aynı şey oldu. Biri hariç hepsi çift çizgi oldu. Heyecandan düşüp bayılacaktım. Çığlık atmak ve yere oturup sessizce mutluluktan ağlamak arasında gidip geliyordum. Ama çift çizgi olmayan o bir test ufacık bir ihtimali ortaya atıyordu. Ya geri kalan diğer beş test yanlışsa? Bu bahtsızlıkla olur muydu olurdu bence. Elimi karnıma koydum.

"Lütfen..." dedim fısıltıyla "Lütfen orada ol."

Daha sonra hızlıca testleri toplayarak poşetin içine tıktım. Derin derin nefesler alarak sakin kalmaya çalıştım. Emin olmadan Alparslan'ı da boşu boşuna heyecanlandırmak istemiyordum. Tuvaletten çıktığımda Alparslan üstünü değiştiriyordu.

HEZEYAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin