2.5

724 76 25
                                    

Kısa bir bölüm ile geri geldim.

Keyifli okumalar 🍩☕️

_______________________

Ufak bir çocuk gibi istemediğim bir yere gelmek zorunda kaldığım için köşeye çekilmiş ve geldiğimiz yarım saattir kimse ile sohbet içerisine girmiyordum.

Gerçekten Taehyung zorlamasaydı böyle bir ortama girmezdim. Zaten çokta hevesli olmadığım her ne kadar maskeden görünmesede, düşen omuzlarımdan anlaşılıyordu.

Etrafta göz gezdirdiğim sırada arkamdan soğuk bir el omzuma dokunduğunda, ürkerek bir adım öne ilerleyip arkamı döndüm.

"İyi görünüyorsun Noona."

"Teşekkür ederim ama özenmedim bile." Dediğim gibi özenmemiştim. Saçlarıma fön çekip bırakmış ve yüzüme olsun diye bir iki makyaj malzemesi sürmüştüm. Gerçi maske yüzümü gizlediği için yaptığımda görünmüyordu.

"Elbise ile demek istemiştim Noona, yani ben seçtim ya." Sadece gözlerini kapatan maskesi ile gülümsediğinde, bende ona gülümsedim.

"Doğru, elbise baya iyi." Maskeden bile gözlerimi devirdiğimi görünce, elimden tutarak beni etrafımda döndürdü.

"Biraz açıkmış ama, sana ceketimi versem mi?"

"Saçmalama!" Elimi elinden kurtarırken çemkirdim. Önce böyle bir elbise gönderiyordu sonra ceketimi vereyim diyordu. Gıcık.

"Bu akşam kavalyen benim. O yüzden yanımdan ayrılma ve bizimkilerin yanına gidelim."

Her ne kadar istemesemde mecburdum.

"Sen beni nasıl tanıdın? Maske tüm yüzümü kapatıyor neredeyse."Koluna girdiğimde merakıma yenildim. O kadar siyah elbiseli kızın içerisinden kendi gönderdiği elbiseyi tanıyabildiyse tebrik edecektim.

"Yüzündeki maskeye kadar ben ayarladım Noona." Cevabı üzerine kafamda birçok şey oturduğunda, kafamı salladım.

Balo alanına girerken herkesten ismini alarak maskelerini vermişlerdi. Demek ki herşeyi düşünen bir Taehyung tahmin edememem bana bir eksi kazandırmıştı.

Taehyung ile diğerlerinin yanına ilerlerken aslında geldiğimiz gibi beni satan ikiliye öfkemi kusmak için kafamda bir dünya senaryo kuruyordum. Sonuçta reklam yazarıydım ve kafamda acayip yaratıcı fikirler dönüyordu.

"Neden gülümsüyorsun?" Kafamdaki şeytani düşüncelerden Namjoon'un sorusu üzerine sıyrıldığımda fark ettim gülümsediğimi.

"Saçların çok yakışmış." Sorusuna yanıltmalı cevap verdiğimde gamzesini göstererek gülümsedi.

"Teşekkür ederim. Sanada elbise yakışmış."

İltifatı üzerine utandığımdan başımı istemsizce aşağı eğdim. Alışık değildim ve utanıyordum bu tarz yorumlara.

"Bu akşam belki bana bir dans lütfedersiniz hanımefendi." Hoseok diğer taraftan yürüyerek geldiğinde, kafamı kaldırarak ona baktım.

Onunla dans edeceğime söz vermiş sayılırdım ancak geldiğimden beri onlarda bende çok yoğunduk. Gerçi yoğun olmasamda onunla karşılaşmamak için sanırım yanına gitmezdim Hoseok'un.

"Tabi ki beyefendi." Cevaplarken ona özel olan reverans selamımı vererek eteğimin ucundan tutarak hafifçe kaldırdım.

Gülümsemesi tüm yüzünü sardığında kollarını açarak bana sarılması bir oldu. Özlemiştim, hepsini çok özlemiştim ama yanlarına gidemiyordum. Aslında Tae beni buraya sürükleyerek büyük bir iyilik yapmıştı.

Bir kişi eksik olarak hepsi kucaklaştığımda en sona kalan Yoongi hyung bana gözlerini dikerek baktı. Kızgındı, biliyordum ama yapabileceğim birşey yoktu. Kendime bile bile kötülük yapamazdım. Şu an burada olmaması bile iyiydi.

"Hyung?" Gözlerimi yavru köpek gibi yüzüne diksem dahi değişmeyen bakışları gözlerimin dolmasına sebep oluyordu. Bana biraz daha öyle bakarsa cidden kendimi tutamayarak ağlayacaktım. Evet onunla ne ara bu kadar yakınlaşmıştık, ne ara bana bir abi olmuştu bilmiyordum ama tek bildiğim öz abimi üzmüşüm gibi bana baktığıydı.

"Hyung bana öyle bakmaya devam edersen gerçekten ağlayacağım."

"Kızı üzmesene, sarıl hadi." Jin hyung söylenerek sırtına vurunca bir adım öne sendeledi ve gözlerindeki o bakış kayboldu.

Sanırım o bakışın kaybolmasının sebebide Jin Hyung'a olan bakışlarıydı.

"Özür dilerim Hyung, sebebini biliyorsun." Bakışlarımı kaçırarak yaptığım açıklama üzerine bir adım daha atarak bana sarıldı. Sarılışı ile büyük bir yük üzerimden kalkıp gittiğinde, kendimi hafiflemiş hissediyordum.

"Biliyorum ama bunu böyle aşamazsın. Sana yardımcı olmak istediğimde, benden kaçma. Yada bizden." Kulağıma sadece benim duyabileceğim şeyleri söylemesi üzerine kafamı olumlu olarak salladım. Haklıydı, bana destek olmak isteyen birisinden kaçmamalıydım ve bugün daha iyi anlamıştım ki, onlar yanımda olduğunda kendimi daha iyi hissediyordum. Onlardan yada Ailem'den kaçmamalı ve onların bana destek olmasına izin vermeliyim.

Bir süre sonra muhabbet derinleşmiş ve herkes kendi halinde takılmaya başlamıştı. Mesela Jungkook, Asi ile sohbet ediyordu ve ben bir abla olarak kardeşimi koruma iç güdüsü ile yanıp tutuşuyordum. Ama bu duyguyu bastırıyor olabilmemin en büyük sebebi Jungkook'un nasıl biri olduğunu biliyor olmamdı. Yani minik bir tavşan asla benim boğa gibi olan kardeşime zarar vermezdi. Gerçi belkide Asi için değilde Jungkook için endişelenmeliydim, burdan bakınca kardeşim daha tehlikeli gelmişti gözüme.

Gözlerimi onların üzerinden çektiğimde, Can'ın bir kız ile sohbet ettiğini gördüm. Umuyorum ki arkadaşlardır yoksa Beril'e söyleyerek tüm hırsımı bu yolla alabilirdim.

Bir süre daha etrafı izledim ve yanımdan kavalyem olduğu için bir saniye dahi ayrılmayan Taehyung'a döndüğümde zaten bana baktığını fark ettim.

"Şey..." Merakımı bastırarak sormak istediğim şeyden vazgeçtim. Sonuçta merak etmemem gerekiyordu ama yinede bu kadar süre neden ortalıkta gözükmediğinin ve diğerleri ile gelmediğinin merakı içerisindeydim.

"Ne sormak istediğini biliyorum. Bi-"

"Söyleme." Sözünü keserek araya girdim. Bilmemeliydim. Böylelikle gözlerim sürekli onu aramazdı.

Bir süre aramızda sessizlik olurken, istemsizce gözüm giriş kapısının olduğu yöne gidiyordu ve bu görmek istemediğim bir manzarayı görmeme sebep oluyordu.

Görmekten ölesiye kaçtığım şey, aslında kaçınılmazdı ve gözlerimi büyülenmiş gibi üzerlerinden ayıramıyordum.

Bana ölüm gibi gelen iki dakika içerisinde, ne ara yanıma geldiğini anlayamadığım Can kolunu omzuma atarak Jimin ve Seulgi çiftini benimle karşıladı. Aslında omzumda olan kolu tamamen bana destek olmak içindi ve amacını da yerine getiriyordu.

"Merhaba, ben Seulgi. Sende Salang olmalısın?" Soru şeklinde konuştuğunda, gözlerini gezdirdiği tarafa baktım. Neyi ima ettiğini o zaman anladım. Sağımda Can solumda Taehyung ve onun yanında Yoongi Hyung duruyordu. Onları yanımda bu şekilde görmek yüzüme bir gülücük yerleştirmeme sebep olurken, bakışlarımı benimle selamlaşmak için elini uzatan Seulgi'ye oradan Jimin'e döndü. Ancak Seulgi'nin bana uzattığı elinde gördüğüm şey tüm odak noktamı oraya hücum etmesine neden oluyordu.

#Vote

#Vote

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aşk Tanecikleri | PJMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin