3.5

802 66 41
                                    

Kısacık bir bölüm ile yine geldim, umarım severek okursunuz. Jin'in doğum günü için bir sonraki bölümü yazacağım ancak ne yazık ki doğum gününden sonra gelmiş olacak o yüzden geçte olsa Happy Birthday Kim SeokJin. 🎂🎂

🍪☕️Keyifli okumalar ☕️🍪

_____________________

"Tamam anne, söylediğin gibi yaparız."

Telefonu kapattığımda derin bir nefes aldım. Bütün zorluklar üst üste geliyordu. Asi'nin okuluna yakın olması için Nowon-gu'da tuttuğumuz daireye annem bir türlü ısınamıyor birde tek başına kaldığı için dert yanıyordu. Ayrıca semt şehir merkezine biraz uzaktı, buda olaya tuz biber oluyordu.

Telefonda kapatmadan önce onayladığım şey ise haftanın üç günü onların yanına gideceğim yada onların bana geleceğiydi. Araba ile gidip geleceğimden dert etmeden söylediğine bir çırpıda tamam demiştim ama üç gün gidip gelebilir miydim emin olamıyordum.

Masamın üzerinde duran ve düzenli olarak suladığım çiçeklerime bakarak gülümsedim. Annem için bunu yapabilirdim sanırım.

Kapı tıklatıldığında tüm dikkatimi çiçeklerden çekerek kapıya doğru yönlendirdim. Önden Jin Kyoung girdiğinde gülümsedim. Şirkette sevdiğim çalışanlardan bir tanesi bu kızdı ve Mina'yla olduğu kadar iyi anlaşıyorduk.

"Nasılsın küçük patron?" Sırıtarak konuşuca gözlerimi devirdim.

"Bana şöyle seslenme."

"Sana Salang (aşk) diye seslenmek çok garip oluyor, benim aşkım değilsin ki?" Sürekli aynı şeyleri konuşup duruyorduk, defalarca söylemiştim ama yinede pes etmiyordu. Benimle eğleniyordu işte.

"Ben kimsenin aşkı değilim Jin Kyoung, o sadece takma bir isim, o yüzden bana küçük patron yerine sen yeni bir isim tak ve bana onunla seslen." Kafamı yana yatırıp şirinlik olsun diye parmaklarım ile kalp yaptım ve yüzüme şirinlik ekledim. Yaptığım karşısında gülümserken, kapıdan kafasını biri uzattı ve Jin Kyoung'n bakışları oraya dönerek kapıda kalan Chan Yeol'u içeri davet etti.

"Üzgünüm, buyrun." Eliyle masamın önündeki sandalyeyi gösterdi ve hafifçe eğilerek selam verip odadan ayrıldı.

Benimde kalkmam ve selamlamam gerekiyordu ancak yerimden pek kalkasımda yoktu açıkçası. Sanırım ogün Can yerine onu görmüş olmam sinirlerimi bozuyordu, Can olmasını istemiş ve çok sevinmiştim.

"Hoş geldiniz" Elimi masanın arkasından uzattığımda memnuniyetle gülümseyerek elimi sıktı.

"Hoş buldum, nasılsın?"

"Teşekkür ederim, siz nasılsınız?" Bir anda kurduğu samimiyeti görmezden gelerek ve cevap vermesini beklemeyerek devam ettim. "Ben sizin geleceğinizi düşünmüyordum aslında, yani ogün yaşadığımız olay yüzünden."

"Evet garip bir durumdu ama sorun olmadı, dert etme." Gülümseyerek konuştuğundan utanarak bakışlarımı ondan çekip çiçeklerime baktım. Utanmıştım, sonuçta tanımadığım birinin sırtına atlamış ve kafasını ısırmaya çalışmıştım. Bunlar hep Can'ın suçuydu bence beni şiddet yanlısı yapan oydu ve ben sürekli birilerini sevicem derken hırpalıyordum. Ama şükürler olsun ki, yanında küfür etmeye alışmamıştım.

"Sevgilinden mi?" Benimle samimi bir şekilde konuşmaya devam etsede ısrarla aradaki saygı eklerini bozmayacaktım.

"Hayır, onlar sizi o sandığım arkadaşımdan."

"Bana benziyorsa baya yakışıklıdır demektir." Baya kahkaha atmak istedim ancak içimde tutarak tebessüm etmeyi seçtim. Sanırım her grupta bir tane yakışıklıyım diye gezen idol vardı, gerçi ben EXO'nun egoisti olarak Sehun'u biliyordum ama yanlış tanımışta olabilirdim.

"Aslında boyunuz dışında hiç benzer noktanız yok. Ben sizi şapkalı görünce arkadan benzettim." Kafasını olumlu anlamda sallayınca iş konuşmamız gerektiğini düşünerek yapılacak reklam filmi hakkında konuşmak için haraketlendim ancak beni susturdu.

"Bana reklamı anlatmanıza gerek yok, menajerler ilgileniyor, onlar okeylerse bizim için okeydir." Anlamayarak yüzüne bakıp sorumu yönlendirdim.

"Peki sizi buraya getiren nedir?"

"Ben sadece seninle tanışmak için geldim, yani kiminle çalışacağımızı görmekti amacım. Ogünde bu yüzden gelmiştim ama kafamı ısırmaya çalışınca korktum." O, gülmeye başlasada ben utanarak kafamı eğdim. Gerçekten rezillik çıkartıp duruyordum.

"Ben üzgünüm."

"Şaka yapıyorum." Gülümsedi bende kafamı kaldırınca devam etti. "Sadece amacım seni tanışmaktı. Komik birisisin ve eğlencelisin, sevdim. Diğerleride seninle çalışmaktan keyif alıcaktır." Ben iltifatına gülümserken yarım kalam cümlesini tamamladı. "Filmde kimlerin oynayacağı kesinleşti mi?"

"Aslında hepinize yer vermek istiyorum ama grup çok kalabalık ve hepiniz aynı zaman diliminde korede olmayabilirsiniz, o yüzden tam kesinleşmedi." Cümlemi bitirdiğimde telefonumun çalması ile konuşmamız bölümdü ve ben özür dileyerek telefondaki yazan isme baktım.

Yoongi Hyung arıyordu, kesin acil bir durum vardı yoksa beni arayacağını zannetmiyordum.

"Açmam gerek, üzgünüm." Telefonumun ekranını kaydırarak açtım ve kulağıma götürdüm.

"Bugün Jin'in doğum günü ve Salang bana yemek yapmazsa açlık grevine gireceğim diye tutturdu."

"Hyung sonra konuşsak? Pek müsait değilim de."

"İmkanı yok, iki saat sonra malzemelerinide alıp buraya geliyorsun ve bu lanet olasını susturuyorsun. Senin yüzünden uyuyamıyorum."

"Ama hyun.." sözümü bitirmeme müsade etmeden telefon suratıma kapandığında şok ile kapanan ekrana baktım. Jin hyung'un doğum günü olduğunu biliyordum ama yurda gitme niyetim yoktu. Yani en azından ilk kar yağana kadar Jimin'i görmeyi planlamıyordum.

Telefonumu masaya bırakacağım esnada mesaj sesi gelince, gelen mesaja baktım.

YoongiHyung: Jimin ve maknea tayfası evde değil, iki saati boşver hemen buraya gel ve bunu sustur.

İkinci ses gelince gülümseyerek ekrana baktım.

YoongiHyung: Hediyeyi dert etme yemek yap ona en büyük hediye o olur. Çabuk ol.!!!

Sonraki ünlem işaretlerine bakarken suratımı ekşittim. Bana zorla bişeyler yaptırıyordu ama bunun acısını ondan çıkartacaktım.

"Ben gideyim, senin işin çıktı sanırım." Chan Yeol konuşarak ilgimi çektiğinde ona döndüm. Çoktan ayaklanmış ve elini bana uzatmıştı.

"Tanıştığıma memnun oldum, yakın zamanda görüşmek üzere."

"Bende memnun oldum." Elimi sıkarak gittiğide arkasından toparlanmaya ve Yoongi Hyung'n söylediği gibi yurda gitmeye karar vermiştim. Zaten tüm işlerim bitmişti, erken çıksam sorun olmazdı.

Otoparka ilerlerken aklımdan geçen tek şey; Jin Hyung ile bütün işim olduğuydu.

_______________

_______________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aşk Tanecikleri | PJMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin