Eve girdiğimde olanlardan kendimi alamamış, etrafa boş boş bakıyordum. Teşekkür etme amaçlı olduğunu var sayarsak kimi kandırıyoruz ki ? Öpmüştü işte. O güzel dudakların başkasına değmediyse,yaralarımdan tek tek öp. Ama değdiğini biliyorum kurduğum cümledeki saçmalık gözlerimin dolmasına yetmiş artmıştı bile. Yorgunum, uykusuzluğa daha fazla karşı gelemezdim. Esir alındığım sonu gelmeyen karanlığın kölesi olmuştum. Yalvarıyorum.Lütfen.Lütfen.Lütfen. Gördüğüm kabusu hatırlamıyorum.Çığlık attığımı sanarak yattığım yerden kan revan içerisinde kalkmaya çalıştım. Bedenim güçsüz düşmüştü ne doğru düzgün uyuyabiliyorum nede düşünebiliyordum. Gözlerim beni yeniden haksız çıkarttığında, derin bir uykuya dalmıştım.
***
Kuzeyin evinde
'Meriç'in geldiğini biliyorsun ne yapacağız kardeşim?'
'Bilmiyorum'
'Dikkatli olman lazım şu haline bakılırsa olmadığın kesin. Kimin peşine düşecek şimdi? Kız meselesi yüzünden geldiği noktaya bak anasını satayım'
'Ada'
'Siktir'
Tekme atsam bile gitmezsin, ama doğrular acıtır.
***
Uyandığımda saat sekize geliyordu. Hemen okul formamı giyip okula gidecektim. Okulda bir şeyler yerim diyerekten çantamı alıp çıkmıştım. Biraz yürüdükten sonra, kulaklığı kulağıma taktım en sevdiğim şarkıyı açtım. Yürürken yüzüme çarpan rüzgarın hissettirdiği özgürlüğü hiç bir şeye değişemem. Bir anda önümde ve arkamda duran araba aptallaşmamı sağlamıştı. Kulaklığımı çıkardığım sırada önümdeki arabadan kıvırcık saçlı bi' çocuk indi gülerek yanıma geldiğinde arkamda beliren kuzey korkmamı sağlamıştı.
'Adım Meriç. Adınızı takdim eder misiniz güzel hanım?' Bu neydi şimdi ? Oyun falan mı oynuyorsunuz Benimle?
'A-' sözüme başlamadan önüme geçen kuzey çocuğa hakaretler savuruyordu en sonunda yumruğunu sıktı belli ki adamın suratına yumruğunu geçirecekti. 'Meriç sabah sabah yorma beni, ölürsün' durduk yere tehdit ediyordu yada var mıydı bir şey ? Lanet olsun kendi hayatımda yan roldüm bunu nasıl beceriyordum ben ? Kuzeyin arkasından kurtulup yola devam etmek için hareket yaptığım sırada bileğimde Meriç'in elini görmüştüm görmemle yerde olması birdi. Kuzey çocuğun pestilini çıkartıyordu elimin ayağımın kitlendiğini hissettim kendime geldiğimde kuzeyin havadaki elini tuttum 'bırak gidelim lütfen' duymamıştı gözleri koyulaşmıştı ondan korkuyordum ve bileğim feci şekilde acıyordu.'bir daha o'na dokunursan adamların seni yerden kazır' elleri kan içindeydi elinin üstü yarılmıştı galiba kaç yumruk attığını bilmiyorum ama Meriç'in yüzü kandan gözükmüyordu bu adamı bu hale getiren kuzey dün? Ah siktir ne oluyor ya ? Arabaya bindiğimizde emniyet kemerini takmadan gaza basmıştı 'o piç sana zarar verdi mi' beni mi önemsiyorsun şimdi? 'Pek değil' kolum acıyordu belkide biraz daha tutsa kangren olacaktım. Bir kaç dakika sonra okulun otoparkına girmiştik yüzümü yere eğerek yürüyordum neredeyse on beş adım fark atmıştım ama beni geçmişti. Günümün yarısı sıkıcı geçmişti sabah dışında tabii. Kantinde Asya'yla yemek yiyor birazda saçma konular hakkında konuşuyorduk zaten genelde o konuşur ben dinlerdim. Omzumda hissettiğim el refleks olarak kafamı kaldırmış ve yüzüne bakıyordum Meriç.
'Selam güzellik bakıyorumda koruman yanında yok nasıl yalnız bırakmış senin gibi güzeli' kelimeleri etkileyici olsada bunları kuzeyden duymak daha etkileyici olabilirdi.'neyden bahsediyorsun sen ya?' Masaya elini vuran arya dikkatleri üstünde toplamayı başarabilmişti.
'Onunla bu şekilde konuşman için izin almadın.' Kahkaha atan Meriç aryanın daha çok sinirlenmesine sebep olmuştu. İçeriye giren basketbol takımı ve arkadan gelen kuzeyle göz göze gelmiştik. 'Ya hemen elini indirirsin yada bu yüzünü bile özletirim sana çaktın mı!?' Emir ve rüzgar gelip Meriç'i almışlardı kuzeyde beni dikizliyordu bir kaç dakika sonra oda kalkıp Emirler'in gittiği yere doğru gitti. 'Hadi yiyelim acıktım' arya hala sinirinden kurtulamamıştı ses tonundan anlaşılıyordu ama Ufak bi nokta var Asya soru bile sormamıştı sorguya bile çekmemişti 'bu kim' gibisinden tanıyorlar ve bana söylemiyorlar mıydı? Ne saklıyorsunuz benden? Öfkeme sahip çıkamayıp masadan ayrıldığımda çok geçmemişti kapıda kuzeye güzel bir omuzda atmıştım. Sınıfıma yöneldiğimde arkamdan gelen kimse olmamış ve beni hayal kırıklığına uğratmamışlardı. En azından yalan söylemeyeceklerdi Buda güzel bir şey. Cam kenarındaki masama yöneldiğimde camı açmış, yüzüme rüzgarın çarpmasını sağlamıştım sakinleşmem gerekiyordu. Dört duvar arasına takılı kaldığım öğle teneffüsünde tekdim aslında bazen dört duvar arası değildir evin huzurlu ve güvenli hissettiğin yerdir evin. Sahi benim sahip olabileceğim bir evim yoktu. Sahip bile olamayacağım bir ev vardı, bakıp geçmekle yetindiğim. Düşüncelerimin arasından kapının kırılırcasına kapandığında ayrılabildim. Kuzey.
'Ne oldu?' Soğukluk bana göreydi ama sevdiğim insanlara karşı olmakta zorluk çekiyordum, dudaklarım titriyordu.
'Hiç' kapının kırılmasını üç harfe mi sığdırmıştın sen? Kimden bahsediyoruz ki Kuzey Demir.
Elimden gelen bir şey yok. Zaten ne gelirdi ki ? Bir şey yapmak istemiyorum. Oturduğum yerde ölümü beklemek istiyorum, çok mu olur sahi? Bir anda gelip kimseye veda etmeden. Uzun vedalardan hoşlanmıyorum. Siyahlardanda öyle sahte siyahlardan. Sırf gotik olucam,sevgilim beğensin,dikkat çekerim sevmiyorum. Ben aşığım siyaha kendimi buluyorum siyahta, samimi siyahları kimseye değişmem. Kollarımı sıvazladığım sırada sağ bileğim şişmiş ve hafif morarmıştı. Umursamadan dışarıyı izlemeye devam ediyordum arkamı döndüğümde gözleri yine koyulaşmıştı alnındaki damar atmıştı bu sefer durduk yere sinirlenmesini anlamıyorum. 'Kalk gidiyoruz' seni güzel hatırlamam için bana bir şey vermiyorsun ki sadece Emir yağdırıyorsun. 'Nereye?' Kolumdan çekiştirmesi bittiğinde otoparka gelmiştik bile bu seferde kolumu mu morartacaksın? Tek kelime bile etmedi, arabaya fırlattığı gibi gaza basmıştı. Emniyet kemerini yine takmadı güzel ölsen ne yapacak ailen acaba ?. 'Eteğin' 'ne?' Aklından ne geçiyordu? Gülerken dudağını ısırmıştı. Aniden fren yapmasıyla camdan dışarı baktım eczaneye gelmiştik. Arabadan inerken ayağım kaymış ama düşmemeyi başarmıştım. Gelip tutacak hali yoktu herhalde en az on adım ilerideydi. Koşarak yanına gittiğimde kapının çanı girmemize eşlik etmişti. İçeriden saçlarına ak düşmüş bir adam geldi ellerini çarptıktan sonra sahte gülümsemesini taktı. 'Buyurun ne istemiştiniz gençler' kuzey kafasıyla beni işaret ederek 'morarıklık için krem' adam kafasıyla oturmamı işaret etmiş ben de gidip oturmuştum önüme geldiğinde kolumun bir kaç yerine baskı yaptı bileğime bütün gücüyle bastırdığına yemin edebilirim. dudaklarımdan inleme kaçtığında kuzeyin adama doğru 'yavaş' diye kükremişti. 'Auriderm xo veriyorum sür sar çarpma bir yere'. Teşekkür edip çıktıktan sonra kuzeyin Önümde durmasıyla göğsüne çarpmıştım, farklı bir havadaydı yüzünden belliydi. İşaret parmağıyla yüzümü kaldırdığında 'canını yaktı mı' 'pek değil'
'Yanan canım değil,kalbim' diye mırıldanırken kuzeyin 'yanacağız öyleyse' dediğini işitmiştim. Şaka mı bu ? Yani bir kaç gün içinde yaşadıklarımız. 'Biraz daha durursam üşüteceksin uğraştırma beni' iyi polis kötü polis oynuyorduk herhalde. O zaman en sevmediğim oyun!. Arabaya binerken üstümü düzeltip binmiştim dersimi aldım çünkü. Arabaya bindiğimizde tek kelime dahi etmenden gaza bastı.
'bu sefer okulda olmayacaksın'
Başım dönüyordu evin kapısına kadar zar zor gelmiştim. Duvardan destek alıyordum, ama farketmemişti beni.
'İçeri' Emirlerine alışamam olmaz Emirlerin altında olamazdım ben özgürüm. Salona geçtiğimde içerisi bir çok kokunun karıştığı bir ortam vardı, sigara alkol ve vanilya. Karışım iğrenç ve mide bulandırıcıydı içerisinin sıcak olması daha da berbatlaştırıyordu. Kokular beni sarhoş edecek dereceye geldiğinde camı açmıştım kaldırımda dört bilemedin beş siyah arabanın durduğunu camı açmamla uzaklaştığını gördüğümde şaşırmıştım kuzeyi mi dikizliyorlardı?. Arkamı döndüğümde kuzey saçını kurulayarak merdivenlerden iniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haykırış-TAMAMLANDI-
Teen FictionHAYKIRIŞ#2 İTİRAF #10 Müzik#10 RUH #100 Karanlığına sürükleyecek tanıdık dudakları gözlüyorum şimdi. Şarkı mırıldanıyorum,bir sağıra bir umut duyar beni. Karanlığın içine bir kere girdiğinizde asla eskisi gibi olamazsınız. Ruhum karanlığının pranga...