Kapının çaldığını duyduğum gibi kalktım,kuzeyin boş bakışlarını sırtımda hissettim,kapıyı açtığımda belli belirsiz yüz vardı ufak tefek bi çocuktu anlaşılan 'kime baktın?' ''ben buraların yabancısıyım da doğu kolejine giden yol neresi tam olarak?' kapıdan bir adım attım, elimle yolu gösterirken,vücuduma giren soğuk metal.Elimi atıyorum sanki durduracakmışçasına,ayaklarımın üstünde duramıyorum arkamda duran kapı,pes edip açılana kadar. Yığılıyorum arkaya,bardak sesi geliyor,paramparça.'Hayır' diyorum dur,şimdi 'olmaz'.Mühürlediğim dudaklarım açılmıyor,hissediyorum acıyı,ruhuma işleniyor.Gözümden firar eden tek damla yaş.Bazı ruhlar doğuştan yaralıydı,benim gibi.Acı,tanıdık geliyor artık.
Kendimi kaybediyorum artık, ben neredeyim? kimse yok? neden kimse yok?.Kalbinde o eski bilindik boş his,ölüm kadar sessizliğin içinde,cehennemin araladığı kapılar açıldı;'Artık özgürsün' diye fısıldadı şeytan ve ekledi,'sen siyahların içinde kaybolmuş küçük bir kızsın.'.Maskemi taktım,o kadar sessizdi ki, kalp atışımı bile duyabiliyordum. 'Hayır burası cehennem olamaz', ''burası senin cehennemin burayı sen yarattın,sustun,sadece sustun.''.Çığlık attım.Ve uyandım'
Dua etme gereği duymazsın, dua edecek birisini bulana kadar.
Tanıyorum,hastane değil,kuzeyin evi.Başımda dikilen doktora dönüyorum, eğiliyor bana ''aileni tanıyorum burada güvendesin,sevgilini çağırayım mı?'' mecalim yoktu.Cevap vermeye bile tenezzül etmedim. ''yüksek dozda ilaç verdim ama her saat başı çığlık atarak uyanıyorsun,gerçekten güçlü bir bünyen var.'' gülümsemeye çalıştım,başarısızlık.Kapı kırılırcasına açıldığında bakmak için hamle yaptım,içeriye giren,sigara ve içki kokusu burnumun direğini kırmıştı.Yan tarafıma oturup,parmağıyla yüzümdeki saçları kulağımın arkasına atmıştı,gözlerinden yaş geldiğini ayın parlaması üzerine gördüm,tam yüzüne geliyor ay ışıkları ve o... ağlıyor...
Gözyaşımla birlikte,gökyüzünden düştün.
Sevmek istiyorsan acıya katlanacaksın,''ben özür dilerim gerçekten'' gülmeye çalıştım ama kaslarım buna izin vermedi, üşüyordum.Dayanamayıp odadan çıktı,ölüm uykuya ne denli benziyorsa,şarkıda ağıtlara o denli benzer.Mırıldanıyorum,uyumam için bana şarkı söyle,ben yorgunum ve ben yatağa gitmek istiyorum,melodisiz ve cansız şekilde.Kapı açılıyor o sıra bir kaç saniyeliğine ve kapanıyor.Yeniden açılıyor, yanıma temkinlice uzanıyor,''hikaye anlatsana'', 'bu halde senin bana anlatman gerekli değil mi?' ''ben bilmiyorum'' 'hiç mi?' ''hiç.''. Küçük prens'i anlatmaya başladım,sorular sordu.Hikayenin sonuna geldiğimde, ''sen küçük prenssin ben de o tilkiyim.'' 'hayır' ''Hikayene sarıldım, ısındım. Meğer içim soğumuş.Senin sesinin sıcaklığı gerekliymiş. Güneşin batarken verdiği görüntü gibi... Sımsıcak...'' 'ben...' dedim.devamını getiremedim.
'iyi geceler ada.'

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haykırış-TAMAMLANDI-
Teen FictionHAYKIRIŞ#2 İTİRAF #10 Müzik#10 RUH #100 Karanlığına sürükleyecek tanıdık dudakları gözlüyorum şimdi. Şarkı mırıldanıyorum,bir sağıra bir umut duyar beni. Karanlığın içine bir kere girdiğinizde asla eskisi gibi olamazsınız. Ruhum karanlığının pranga...