Akrep yelkovanı kovaladı,yelkovan akrebi.Sıkıcı geçen saatler,gerçekten sıkıldım.Sabah kahvaltıdan sonra,kuzeyi bir daha görmedim.Son maçına çıkması gerektiğini başına bela olduğum için doğru düzgün antrenman yapmadığını söylemişti.Eh birazda kak vermek lazım,hayatına girdiğimden beri çok şey değişmişti,tabii benimde değişti ona diyecek bir şeyim yok ama ailemde bunu istemişti.Artık pek sorun etmiyorum,alıştım çünkü.
Saat dokuza geldiğinde kapı çaldı,ilk giren kuzey arkasında arya,asya,emir,rüzgar.Gözlerim dolmuştu ay oldu arkadaşlarımı görmeyeli. 'biz geldik' dediler çoşkulu bir sesle,'hoş geldiniz' dedim bir yandan göz yaşımı silerken,asya'ah tatlım ağlama üzüldün mü geldiğimize?' diye bir cümle kurunca gülümsemem daha da genişledi,'hayır tabii çok özledim sizi' hepsine teker teker sarıldım,'biz her şeyi aldık'dedi emir 'aynen cips kola alkol her şey' diye ekledi rüzgar kuzey ise sessizliğini korudu.Muhabbetimiz iyice koyulaşmıştı,en nefret ettiğim doğruluk mu cesaretlilik mi oyununu bile oynamıştım.Yaklaşık bir saat sonra yeniden kapı çaldı,şoke olmuştum.
Egemen.Çocukluğumuzdan beri hayrandır bana,her zaman över sever,güven verir,hatta o kadar çok seviyordu ki kuzey dememe bile izin verirdi.Çocuktuk ve arda sırada konuşuyorduk görüntülü hala sevdiğini dile getirse de benim kalbim başkasındaydı. 'egemen' dedim çoşkulu bir sesle 'inanmıyorum sen'.Belimden tuttuğu gibi kendine çekti,bir kaç dakika sarılmıştık belkide hala kokusu aynıydı,güven veriyordu her zaman ki gibi,arkadan tanıdık gelen homurdanma sesiyle kollarımın bağını çözdüm, 'meleğim sen' dedi egemen,'hala sana tapıyorum çok güzelsin.' dediği cümle karşısında kırmızı kesilmiştim,ama bir daha 'meleğim' derse kuzey kavga çıkartabilirdi.Herkesle selamlaştı az çok tanışmışlıkları vardı zaten, 'ben ege' dedi,'men yok mu senin sonunda' diye kükredi kuzey. 'o sadece meleğe ait bir şey seçimlerime saygı göster' diye alaycı bir tavır göstersede kuzey sakinliğini korumaya çalıştığını belli edercesine yumruğunu sıktı,''sakın'' dedi ''ona bir daha meleğim diye seslenirsen...''. 'hadi ama dostum biraz takılalım gitmeden önce bana yumruk atmana izin veririm' dedi alaycı bir sesle,kuzey oturduğu ve sadece benim duyabileceğim şekilde, 'zarar vermek yok' diye homurdanıyordu,onunda sabır çekmesi buydu herhalde.Saat gece yarısına geldiğinde,evdeki eğlence hala bitmemişti,kuzey,rüzgar ve emir bir köşede içiyor ve birbirlerine bir şey anlatıyorlardı,asya ve arya ise egemenle konuşmamıza izin verip hemde bahane üretmişlerdi dışarı çıkabilmek için.Önüme düşen saçımı kulağımın arkasına atmasıyla,egemene karşı gülmüş,aynı şekilde oda bana karşılık veriyordu.
Saat üçe geldiğinde egemen gitmek için izin istedi tabii ilk izin veren kişi kuzeydi,ceketini giydikten sonra,yeniden aynı hatayı yaparak belimden çekmiş ve şuan sarılıyorduk,'kendine dikkat et meleğim' dedi ve sol kroşeyi yedi,neredeyse aynı boydaydılar ve kiloda da sadece yerinden bir kaç adım geriledi 'ne halt yaptığını sanıyorsun sen' dedi egemen,kuzeyle aralarına girmiştim bir elim kuzeyin göğsünü tutuyordu aynısını egemene yapmak istesemde ortalığı sadece daha fazla alevlendirecekti. 'o benim' dedi kuzey tehditkar bir sesle,'madem ki o kız senin neden daha önce fark etmedin de sekiz koskoca sekiz yılını aldın kızın lan!' diye bağırdı,yarama basıyordu egemen her ne kadar bunu dedikten sonra yüzüme bakmış ve gözleri dolsada ağzından kaçırmıştı işte, 'gelip söyleseydi o zaman!' diye kükredi kuzey.Elimi göğsünden çektim,ve yüzüne baktım herkes bana bakıyordu, gözlerim dolmuştu,kalbimi çat diye ortadan ikiye ayırmıştı.Çekip giderken arkamdan gelen egemeni gördüm, ve özür dileyen kuzeyin sesi kulaklarımda yankılanıyordu.
'ada!' 'ne var' dedim öfkeyle 'ne var ne istiyorsun benden?' 'gerçekten bütün kalbimle özür dilerim ben öyle demek istememiştim.' 'siktir git egemen' diye bağırdım.Geldiğim yer yine aynı sahil,aynı banktan ibaretti.Uzağa gidemiyordum,gitmek istesem de gidemiyordum. 'Gel seninle konuşalım' dedi egemen,duymamazlıktan geldim ama hala arkamdaydı.
Beni hem yaşatan hem bu ara ölümle tehdit eden yegane organ,param parçalara bölünmüş,her yerime batıyordu.Yılda otuz yedi milyon kez çarpan benim mükemmel organım,çarpmayı bırakmış,'bana müsaade' deyip işinin başından ayrılmıştı.Eski çağlarda, ruhun kötülüklerinin karşılığı olduğuna inanılırdı. tanrının insandaki karşılığı aşksa eğer, bu aşkın bedeli yalnızca acı olabilirdi..yaşamda bir denge olduğuna inanırsan eğer, mutlulukların karşılığında acıların çekileceğini de bilirsin. içindeki boşluğu dışarı akıtmak için vücudunda açtığın her yaranın karşılığı bir parça acıdır ruhunda hissettiğin.Hala arkamda söylenmeye devam eden egemeni görüyorum.
'lütfen'dedim sitemkâr bir sesle 'yalnız bırak beni' arkama dönüp baktığımda kimse yoktu,sorulması gereken hesaplar vardı tabii.Zamanı değil.Zaman ayaklarımın altında akıp gitti,gelen geçen kimse olmadı.Gün doğumunu defalarca izlemiştim,ama bu sefer göz kamaştırıcıydı. 'herkesin gecesi aynıdır' dedi kuzey uzaktan gelen sesiyle,'senin karanlığın başka meleğim,geri dön'.kafamı salladım, 'şeytanının inine geri dön' dedi bu sefer, ''git'' diye haykırdım bu sefer,sesim can çekişiyordu çığlık atıyordum belkide kim bilir?. karşıma geçti,önümde diz çöktü,'kaç sene geçerse geçsin,senin sesin,senin gözlerine her rastladığımda gözlerim dolacak,ellerim ve kalbim uyuşacak.lütfen son kez' dedi ellerimi tutmaya çalıştı,'dokunma bana'dedim,dokunduğun her yerime izini bırakıyorsun,cam parçası gibi batıyorsun derime,dokunma lütfen.
Bitmek üzere olan mürekkebim,cümlelerini kesik kesik yazıyordu dur dedim;şimdi bitemezsin.-B.B
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haykırış-TAMAMLANDI-
Genç KurguHAYKIRIŞ#2 İTİRAF #10 Müzik#10 RUH #100 Karanlığına sürükleyecek tanıdık dudakları gözlüyorum şimdi. Şarkı mırıldanıyorum,bir sağıra bir umut duyar beni. Karanlığın içine bir kere girdiğinizde asla eskisi gibi olamazsınız. Ruhum karanlığının pranga...