Sabahın beşinde uyandığımda, hâlâ eskisi gibiydik ondan kastım bana sarılıyordu. Bagajın kapağını açıp sessizce kapattığımda, doğayla baş başa kalmıştım bir kaç esneme hareketi yaptıktan sonra kaputuna oturmuş şarkı mırıldanıyordum. Manzara nefes kesiciydi artık yolu bildiğime göre gelebilirim bence. İçimde o eski bilindik boş his vardı, özlem. Kimi özlediğimide bilmiyorum gerçi bir sıra yapsam başında ailem,benliğim ve Çisem gelir. Sahi Çisem'den bahsedecek olursak; çocukken en yakın arkadaşımdı on üç yaşında ayağı takılıp altıncı kattan aşağıya düşmüştü tek hatırladığım çığlıklarıydı. Zaten bazen duyuyorum, on üç yaşında boğazım düğümleniyor. Hayır o hâlâ içimde bir yerlerde biliyorum. Yaşarken ölmekte zor, bedenini bir şeyler yapmaya çalışmak. 'İçin ölü ama bedenini yaşamaya zorluyorsun' derin nefes verdikten sonra ellerimi cebime sokmuştum. Soğuk göğüs kafesimi delip geçiyordu, oksijenin ortasındaydım ama boğuluyordum. Yüzümde oluşan buruk gülümseme her şeyi açıklıyordu ama işte... kimse anlamıyor. 'Soğukta kendini öldürmek gibi bir düşüncen varsa bunu benim yanımda yapma' kuzeyin sesi titrememe sebep olmuştu, beni korkutan yanı vardı tabii. Korkularımın üstüne gitmek benim için çerez gibi bir şey nede olsa. 'Henüz,henüz öyle bir şey Yok aklımda' kalbimden geçenleri söylemek beni beynimden vurmuşa çevirsede gerçekler bunlardı. Kalbin ne kadar atarsa atsın bu yaşadığın anlamına gelmiyor. 'Olmasında,bin gidiyoruz' kafamla onay verdiğimde kolunu omzuma atmıştı. Arabaya geçtiğimizde tek kelime bile etmedik bu anlamsız hareketlerini anlamıyorum. Anlamsız değildi tabii benim için. Kuzeyin evine geldiğimizde etrafı iyice kolaçan ettik. Kimsenin olmadığını fark ettiğimizde eve geçmek için arabadan indik. Yan yana geldiğimizde yeniden kolunu atmıştı omzuma rahatsız olmuyordum aksine hoşuma gidiyordu. Kuzeyin yüzüne baktığımda oluşan gülümseme lanet olsun çok güzel. Eve girdiğimizde her yer her yerdeydi temizlemeye başlasak iyi olur bu dağınıklıkta yaşanmaz. 'Toplamamız gerek' ' gerek Yok bir kaç yeri arar temizletirim' omuz silktikten sonra telefon görüşmesini yapıp odasına çıkmıştı. Ben de dolabı açıp elma almıştım. Dolapta meyve olarak Ne ararsan var ama çilek yoktu neden bir insan çilek almaz ki? uzun süre gelmeyince odasına çıktım 'kuzey?' Göğsünden aşağıya inen su damlaları banyodan çıktığının göstergesiydi adonisleri daha da dikkat çekiyordu bu görüntüyle. 'Efendim?' 'Hiç' omzunu silkip camdan bakınca ağzından bir kaç küfür çıkmıştı 'bu sefer noldu hadi ama ya' 'bade geldi' 'o kim?' 'Tanımak istemezsin' kapının çalmasıyla tişörtünü hızlıca geçirip kapıyı açmıştı arkasındaydım badenin kim olduğunu merak ediyordum neden kuzeyin evine geldiğini birden fazla soru vardı aklımda boğazıma diziliyordu kapı açılır açılmaz üstüne atlayan badeyi görünce ' yavaş!' Beş kelime birden fazla anlam. 'Sen kimsin tatlım kuzeyimin evinde ne işin var?' Araya giren kuzey 'kes sesini çık evimden' dudaklarına yapışan badeden zor kurtulan kuzey on saniye içerisinde bu kadar saçma olaya nasıl tanık olabildim ben? Kalbimden ve beynimden vurulmuştum. Fırsattan istifade ederek kendi evime doğru koşuyordum eve girer girmez kapıyı kilitledim ve odama çıktım. Benim keşkem bazılarının öylesinesi. Bu acıtıyor onunda bir süre karşılık vermesi olayı daha da kötü yere getiriyor. Karışıklık. Çok can acıtıyor her şey karışmıştı belki... boşversene kuzey ve ada. Kapı kırılır derecesine geldiğinde aşağıya inip kapıyı aralık yaptım. 'Ne?' 'Sandığın gibi değil' 'gözler yalan söylemez kuzey' 'bak-' sözü yarım kalmıştı dinlemek dahi istemiyordum onu. Bu yaptıklarına anlam dahi veremezken bir de bade diye bir kızın orataya çıkması. Kafam allak bullak olmuş, kafamı toplamam gerek. Odama hızlıca çıkıp giysilerimi bir bavula koydum değerli ne varsa yanıma almıştım. Kaçmak istiyorum kayahandan. Ve kaçıyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haykırış-TAMAMLANDI-
Teen FictionHAYKIRIŞ#2 İTİRAF #10 Müzik#10 RUH #100 Karanlığına sürükleyecek tanıdık dudakları gözlüyorum şimdi. Şarkı mırıldanıyorum,bir sağıra bir umut duyar beni. Karanlığın içine bir kere girdiğinizde asla eskisi gibi olamazsınız. Ruhum karanlığının pranga...