'BUZ'

25 5 0
                                    

Gece,zaman kavramını kaybettiğim tek zamandı,yok oluyordum gecenin karanlığı içinde hiç var olmamış gibi.Yeniden başladı yağmur,kokusu çıkar bir saate.Beynimin içi allak bullak oluyor son zamanlarda.Ne toplayabiliyorum nede dağıtabiliyorum.Parça parça görüntüler çıkıyor kaşıma bir süre sonra,geleceğim yokmuş gibi hep geçmiş üzerinden.Karanlığın ortasına doğar insan.Ve ancak yandığı kadar görebilir önünü.Yağmurda tanıyın beni,yağmurda sevin.Şimşek çaktığında da dilek tutmayı unutmayın.

''günaydın'' güne sabahın köründe başlayarak nasıl mutlu olunabilir yada aymış olabilir? ah,lanet olsun.''günaydın da sabahın körü ve yağmur yağıyor.'' omuzlarını silkti ve yataktan kalktı.Öfleyip pöflemem bittikten sonra,ben de kalktım.Üstüme kalın siyah kazak aldım,deri ceketim aşağıda olmalı diyerekten pek arayışa geçmedim,siyah pantolonumu bulduktan sonra elime yüzüme çeki düzen vermek için ufak makyaj yaptım.Saçlarımı salmak gibi bir niyetim yoktu,o yüzden üstten bir topuz yaptım.'Hazırlanmışsın bakıyorum da' gözlerimi kısarak kkuzeye baktım,'hadi kelimesini duymak istemedim bugün.'Kahkaha atması bittikten sonra aşağıya indim.Ve beklemeye başladım,bir asır gibi gelse de.En sonunda gelmişti,aynı şeyleri giyiyorduk.Normalde koyu renkleri tercih eden birisiydi zaten ama benimle olduğundan beri;hep siyah giyiyordu.Tabii benimde hoşuma gitmiyor değil.'gidelim bakalım'demesiyle ceketimi giydim.Arabaya doğru gittiğimizde,karşıda annemlerin bizi beklediğini gördüm hızlıca kuzeye dönüp,'bizimkilerle mi gideceğiz'dedim,fark ettirmemek için kafasını salladı.Başkasının arabasına binmeyi sevmiyordu,hız sevdiği için herhalde.Başka bir nedeni olamaz.Arabaya biner binmez,gereksiz bir gerginlik oluştu.Annem fark etmişti o yüzden radyoyu açtı.

'nereye gidiyoruz'dedim,babam aynadan gözlerimin içine baktı,'hani sevdiğin bir park vardı ya hatırlıyor musun?'.Biraz düşündükten sonra neresi olduğunu hatırlamaya çalıştım.Emin olmam lazımdı,'sanırım hayır,'diye yalan söyledim.'Kırmızı bir kaydırak vardı oradan düşmüştün sonra da 'baba ben burayı görmek istemiyorum canımı yakıyor' diye ağlıyordun ya' ufak bir gülüş attı,kalbim biraz olsa da acıdı,'işte oraya gidiyoruz umarım kalabalık olmaz'.Küçükken bana zarar veren yada canımı yakan şeylerden bu denli uzak durabiliyorken şimdi neden duramıyorum'diye düşünüyorum.Galiba acı,tenime ve ruhuma işlemişti.Yaklaşık yirmi dakika boyunca sustuk,birbirimize baktık,gözlerimizi kaçırdık.'kızım'dedi annem sesinde tereddüt vardı,'gitmek istiyor musun oraya?'.Komik gelmişti ilk başta yıllar önce olan bir şeydi sonuçta,sahte gülümsememi hemen araya soktum.'hayır,anne çocuktum o zaman bir şey yok.'peki dercesine kafasını salladı,'güzelim' diye fısıldadı şeytan, yüzüne baktım 'iyi misin?'.'İyiyim'dedim.Neden bu soruyu sorduğunu da merak ediyordum gerçi ama kazımak istemedim.

Yirmi dakika sonra,gelmiştik.Kırmızı salıncak yeniden sallanıyordu,irkildim bir an kâbuslarıma girmişti.Halledeceğim.Yüzüme direkt güneş vuruyordu,'gözlerin beni öldürmek için mi var'diye kulağıma fısıldadı kuzey,'belki'dedim omuz silkerek.Karşımızda kayahan vardı,bütün güzelliğiyle karşımda duruyordu,kara bulutlardan ara sıra çıkan güneş direkt bana vuruyordu,keşke yağmur başlasa.Aslında hep şey istemiştim;eğer ki ölürsem o gün yağmur yağsın,şimşekler çaksın.Keşke olsa.Kulağıma fısıldadı tanrı,kulak misafiri olmuştum.Her ne kadar kas katı kesilmiş olsam da.Dedim ama 'öyle'diye.Arkadan annem bağırmaya başladı,'hadi gel kızım hazırladık' kaptırmışım kendimi.Her zaman ki gibi.Yürümeye başladım,alana doğru.Bizimkilerde bir garip hava böyleyken piknik gibi bir şey yapıyoruz ortalık insan kaynıyor.Neyse hallolur.

Yemekleri konuşmadan bitirmiştik çünkü babam;yemekte konuşulmaz kuralını her yerde uyguluyor,uygulanmadığı zamanda sinir seviyesi yükseliyordu.Teşekkürler ve afiyet olsun kısımları geçtikten sonra,kenara sandalyeleri çektik.Kuzey beni çağırmıştı koşar adımlarla yanına gittim,'gelsene biraz' dedi,sesindeki ciddiyet beni korkutsa da peşinden yürümeye devam ettim.'Mutlu musun burada? yani ailenle?' gözlerini kaçırıyordu benden,'sayılır'dedim omuzlarımı düşürerek.Buruk bir gülüş attıktan sonra,beni kendine çekti,ufak bir buse kondurdu,ardından daha da serteşti,sanki sahiplenircesine.'Benimsin'dedi,kafamı sağa yatırdım,cevabını almışcasına arabaya doğru yürüdü,'nereye?' diye bağırdım,'özel konuşacakmışsınız'dedi biraz alaycı bir sesi vardı,sanki onun haberi olmayacaktı.Ellerimi kaldırarak,annemlerin yanına gittim.Babam hazır duruşa geçmiş beni bekliyordu,ciddi durumlarda böyle dururdu.Bugün gerçekten hem kötü hemde korkutucu bir gün.

'Kızım'dedi annem oturmamı istedi, ben de istediğini yapmadım ayakta durmak daha iyiydi.En azından kaçabilirdim.'evet baba'dedim,sesim pürüzsüz çıkıyor,göz kontağını bozmuyorduk.'Tamam madem öyle,her şeyi biliyorsun zaten konuşacak bir şey yok'diye geçiştirdi.'Levent Atahan'diye çıkış yaptı annem,'ya konuşursun yada bu iş burada biter.' 'Ne işi'diye haykırdım babama ve anneme karşı,'Pardon ne işi neden bahsediyorsunuz siz?' diye giriş yaptı kuzey, kargaşanın tam içindeydim, meksika açmazındaydım.Ortada ki kaostan kurtulmalıydım bir an önce,'susun!' diye bağırdım,etraftaki herkes ve annem, babam, kuzey dönmüş bana bakıyorlardı.'susun'diye tekrarladım.İşte şimdi konuşma sırası bendeydi,'anne ne işi söyle'diye emir  verdim.Bana yakışmazdı böyle bir şey,ama birisinin durması gerek,'en başından beri yapmamamız gereken bir işe bulaştık'dedi bıkkın bir tavırla,babamda kafasıyla hak veriyor ama duruşundan ödün vermiyordu.'Kahretsin'dedi babam,'yapmak zorundaydım'.'neden' diye bağırdım babama,birazda üstüne yürüdüm tabii,'neden'diye ikiledim.Parmağıyla kuzeyi gösterdi,'şerefsizin elinde bırakamazdım seni!' diye bağırdı,olduğum yere çakılı kaldığımı hissettim.Kaçtım,koşmaya başladım.Nereye gideceğimiz bilmiyordum ama koşmaya başladım.'Ada!' diye bağırdı kuzey,'dur,evim yakınlarda.'.Bir an durdum,kuzeyle göz göze geldik.Etrafımızda kimse yoktu ne annem ne babam,'sakin ol,şimdi dur soluklan' kafamı salladım.Yürümeye başladık,kimse tek kelime bile etmedi,annemi gördüm sonra durmak istedim ama kuzey buna izin vermedi.Babam yoktu,arabada yoktu.Bırakıp gitmişti,her zaman ki gibi.'ada, her şeyi bilmiyorsun'dedi annem,'baban,merice inanıyor ben kuzeye inanıyorum senin bana anlattığınn kuzeye bak ben yanındayım.N'olur benide terk etme.'Yağmur yağmaya başladı,şimşekler çaktı.

tik.tak.tik.tak

'Her şey iyi olacak,olmazsa da olmasın sen bana yetersin'dedi kuzey,başımı iyice gömdüm omzuna,sonra annem geldi,'gidin buradan'dedi,anlamıyordum.Arkamdan bin bir türlü iş çeviriyorlardı,doğuştan yardımcı ödülünü almaya hak kazanmıştım.Bir silüet belirdi ağaçların arkasında,yağmur daha da hızlandı,şimşekler daha sert çakmaya başladı.

tik.tak.tik.

Kuzeyin kollarından ayrılıp,yağmuru hissetmeye başladım.Soğuk içimi sızlatsa da,duruyordum.Kollarımı açtım ve şarkı söylemeye başladım,bir yandan gülüyor bir yandan söylüyordum.Dışarıdan görenler deli olduğumu sanarlar ama hayır,değilim.Kuzeyde bir yandan eşlik ediyordu,her ne kadar bilmese bile dudaklarını kıpırdatması bile yeter.'Şarkıların yaşatıyor seni kalplerde.kulaklardan eksilmiyor sesinin tınısı' dedi kuzey,gülerek.'Senden hiç eksilmesin olur mu?' dedim.'Hiçbir zaman'. Yağmur daha da hızlandı,şimşekler daha sert çakmaya başladı.Kayahan yerinden oynuyordu.

Biz güzeldik,kayahan güzeldi.Gülüyorduk,beş yaşındaki çocuklar gibi.Sonra bir silah sesi duyuldu,gülüşmeler bitti.Yağmur yavaşladı,şimşekler sessizleşti.Ben Kuzeyin kollarına düştüm.


Haykırış-TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin