"Karışmaktayım, karşılaşmaktayım ben hayatı anlamak için hala yirmi bir yaşımdayım. "
Kübra.k
16.BÖLÜM: "KARMAŞA"
Sakinliğimi korumak istiyordum fakat şuan bu hiç mümkün değildi. Gözlerim Emre, Kiraz, Alkan ve Elis arasında mekik dokurken Laxsi'nin bir tuzak olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Aslında açık bir şekilde kendini belli etmişti fakat biz ona odaklanmayarak görmemezlikten gelmiştik istemsiz bir şekilde.
"Her şey normalmiş gibi davranın. Hiçbir hareketiniz kasıntı olmasın." Alkan'ın kurduğu cümle ile kaşlarımı çatarken o çoktan odadan çıkmıştı. Ardından giden Emre ile derin bir nefes verdim. Bunların akli dengesi yerinde miydi acaba?
"Melis abim eğer ki bir şeyin onu yanıltmadığını fark ederse herkesin emrine itaat etmesini bekler." Dudaklarını aralayarak konuşmasına devam edecekti ki. "Ş-şey şimdiye kadar hep Alkan abinin dediklerine uyduk ve Hiçbir zaman bizi hüsrana uğratmadı." Elis Kirazın söylediklerini onaylar nitelikte başını olumlu anlamda sallarken sessizliğimi koruyarak gözlerimi yumdum. Nasıl istiyorlarsa öyle olsun.
"Pekala." Onların gitmesi için ikisini sesli bir şekilde onaylarken Elis kolumu tutarak. "Hadi gel salona gidelim o zaman. Uzun bir süre burada olduğumuz dikkatlerini çeker." Her ne kadar yatakta pineklemek istesemde ona hak vererek salona gitmeyi kabul ettim.
"Karışmaktayım, karşılaşmaktayım ben hayatı anlamak için hala yirmi bir yaşımdayım."
Başımı Elisin omzuna yaslamış, koltukta rahat bir pozisyonda yayılmıştım. İkimizde ayaklarımızı önümüzde ki camdan kare sehpanın üzerine uzatmış televziyonda vizyona girmiş bir filmi seyrediyorduk. Daha çok o seyrediyordu ben ise düşüncelerimin esiri olmuştum.
Sonunda tutmak için uğraştığım göz yaşlarım, kendini özgür bırakmış ruhumu söküp bedenimden ayırmıştı. Gözümden akan yaşlar Elisin kazağınde yer edinirken burnumu çektim.
"Melis sen neden ağlıyorsun?" Elis'in sorduğu soru ile hızla başımı omzundan kaldırıp onu bakışlarımın odağı yaptım. Buğulanan gözlerimi elimin tersiyle silerek dudaklarımı araladım. "Hani kız çocuğa tokat attı ya sonra çocuk arkasını dönünce araba çarptı, o yüzden ağlıyorum." Elise buğulu gözlerle baktım. Benim cümlemi bitirmem ile Elisin attığı kahkaha bir an yanlış bir şey mi Söyledim? sorusunu uyandırdı beynimde. Komik bir şey söylediğimi hatırlamıyordum bu yüzden mal gibi Elise boş boş bakmakla yetindin.
"Ahaha Melis o sahne tiyatroydu. İkisi hocanın verdiği görevi uyguluyor, senaryoya göre rol yapıyordu. Hem orası hiç duygusal değildi ki. Tamam belki sana duygusal geldi ama arka fonda ki müzik bile o sahneyi ciddiye almamı sağlamadı." Hala eğlenceli bir yüz ifadesi ile bana sırıtarak bakmaya başladı bu halim onu eğlendirmiş gibiydi.
Ben söylediğime bin pişman olurken Elis hala sırıtıyordu, yalan atacaksan iyi bir yalan atacaksın azizim. Yoksa sonra böyle maskara olursun.
"Ne var yani belki ben komik olan filimlerde duygusal biri oluyorum." Elis hala bana bakıp sırıtırken kafasını olumsuz anlamda sallayarak kahkaha attı. Salona giren mersa ile ikimizinde bakışları ona kaydı. Yine nasıl bir tatsızlık çıkacaktı acaba!
"Ben çok sıkıldım burada ya." Dedi kinayeli bir ses tonuyla, söylediği cümle ile tek kaşım havalanırken dudaklarımı büzdüm.
"Evet benimde sıkılıyor burada acaba ne yapsak." Mersa'ya arka çıkan Esme ile koltuğun üzerinde ki yumruğumu sıktım. Kaşınıyorlardı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan'ın İni +18
ChickLit"Burası bizim dünyamız olmayacak kadar kirli." Diyerek yutkundum ve ona bakarak devam ettim. "Benim hayallerim bu kadar basit ve kirli olamaz, benim hayatım bu kadar değersiz olamaz anlıyor musun!" Kafasını ağır bir şekilde salladı ve "Olmayacak." D...