Kinim kendimedir, gözlerim üstünde...
Bekle, belki konuşacaklarım bitmedi! Söyle hiç mi sevmedin beni...
Kübra.k42.BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
Dört saat! Tam tamına dört saatlik bir alışveriş yapmıştık. Benden çok Elis ve Kiraz bana eşya alırken sonunda kendimi bekleme alanında bulunan koltuklardan bir tanesine atarak gözlerimi yumdum. Yemek yedikten sonra eve gideriz sanmıştım fakat alışverişe devam etmiştik.
Bu kızlar cidden alışveriş delisi olmalıydı, bunların yanında kendimi kız gibi hissetmiyor oluşum tüm gururumu yıkacak seviyeye gelmişti.
"Burayada girelim ya." Elis mağazaya şımarık kızlar gibi giriş yaparken artık göz devirmekte sorun görmüyordum. Burdan kaçarım umudum Alkan'ın peşimizden gönderdiği korumalar ile mum gibi sönmüştü. Belki kaçarım umuduyla lavaboyu kullanacağım vakit bayan bir koruma benimle birlikte lavaboya kadar gelip pencere olup olmadığını ben lavaboya girmeden kontrol ederek görevini kalıplı bir korumaya devrederek yanımızdan uzaklaşmıştı.
Bekleme alanına elveda diyerek ayaklandım. Kıyafetlerin arasından geçerken gözüme çarpan zümrüt rengi elbise durmama neden oldu üzerinde elbisenin kumaşının görünmeyecek dolulukta olan taşlarla kaplı olan bu elbise bir kaç saniye boyunca şokla ona bakma gereği duymama neden olurken yanımdan gelen sesle birlikte bana gülümseyerek bakan çalışana zorla gülümseyerek gözlerimi başka yere çevirdim.
"Beğendiniz mi efendim." Sorusuyla güldüm.
"Cidden bunu beğenen var mı?" Elbise çok fazla şakır şakır durduğu için hiç benlik değildi.
"Elbette." Nazik bir şekilde başımı sallayarak kokoş duran elbisenin yanından ayrılarak mağazada gezinmeye devam ettim. Saten kıyafetlerin olduğu kısıma geçerek krem rengi olan saten elbiseyi elime alarak boş kabine doğru ilerledim.
Kafa dağıtmak için kendimi elbiselerle oyalıyordum fakat gerçekten bu saten elbise harika ötesiydi.
Hızlı bir şekilde kıyafetlerimi indirip saten elbiseyi giyerek derin bir nefes aldım. Kabinden çıkarak boy aynasının önünde durarak kendimi inceledim. Göğüs arasından geçen ince yırtmaç ve kolları ip olan elbisenin derin bir yırtmacı vardı ve ne kadar kabul etmek istemesem dahi çok yakışmıştı bu elbise.
"Kiraz şurada duran taş varlık gerçek mi?" Elis'in sesini duymamla ona döndüm.
"Çok yakışmış." Kiraz yanıma gelip hayran bir şekilde bana bakarken gülümsedim.
"Sizi beklerken sıkıldım, bir şeyler denemek istedim." Elis hemen telefonunu eline alıp bana doğrultarak bir kaç fotoğrafımı çekerek bir şeyler yapmaya başladı.
"Ben üstümü indireyim o zaman." İkisi başını tamam anlamında sallarken üstümü değiştirerek kabinden çıktım.
Bekleme alanında duran koltuklardan bir tanesine oturarak Elis ve Kiraz'ı beklemeye başladım. Fakat ikiside uzun bir süre burdan ayrılacak gibi değildi! Artık gözlerim yavaş yavaş kapanırken her ne kadar engel olmaya çalışsam da sonunda uykuya yenik düştüm.
~~~~~~~~~~~~~~
"Onu bu kadar yoracak ne yaptınız?" Duyduğum ses o kadar uzaktan geliyordu ki hiç sorgulamayarak beni içine çeken uykuyla aramı bozmadım.
"Kaç saat oldu hala uyanmadı, bir sıkıntı olmasın?" Altemur'un sesini algılarken başka seslerde araya karıştı.
"Bence bunca zamandır hep cesur göründü, şimdi ise vakit bulduğu her an dinleniyor." Kiraz konuşurken artık bilincim yavaş yavaş açılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan'ın İni +18
أدب نسائي"Burası bizim dünyamız olmayacak kadar kirli." Diyerek yutkundum ve ona bakarak devam ettim. "Benim hayallerim bu kadar basit ve kirli olamaz, benim hayatım bu kadar değersiz olamaz anlıyor musun!" Kafasını ağır bir şekilde salladı ve "Olmayacak." D...