"Aslında uyuyan güzeli prens uyandıramamıştı. Uyuyan güzel uykuya aşık olduğu için prensin bu yaklaşımı onu etkilememişti bile. Uyuyan güzel yüzyıllar boyunca tek aşkına sadık kalmıştı o da uykuydu."
Kübra.K
23.BÖLÜM: "ZORLUKLAR"
Kim olursan ol sadece merhametli ol bu seni küçültmezdi ama fazlasıyla yüceltirdi. İnsanların sorunları kendisiyle değildi, insanların asıl sorunu yaşadıkları hayattı. Yaşadıkları hayat onlara isteklerini yaşatmıyordu zaten intiharları da bu yüzden değil miydi? Deli olmak istiyordum bazen bir tımarhaneye kapatılmak ve orda kendi dünyalarını yaratan insanlar ile tanışmak. Gözlerimden akan yaşlar çenem boyunca süzülüp kendine dair izlerini yüzümde bırakırken oldukça donuktum. Vücudumu saran ılıklık ter değildi kendi kanımdı!
Üzerime tırmanmaya çalışan fareleri elimle itekleyip yerden kalkmaya çalıştım. Elime değen tüyleri ile midem daha çok bulanırken artık kusmak üzereydim. Bu halde fareleri itme çabam o kadar acınasıydı ki farelere binlerce kez lanet ederek çığlık attım. Kana susayan bu lanet olası hayvanlar beni canlı canlı yiyecek gibiydi. Şuan salonda ki peynirin kokusunu ile oyalanıyorlardı. Tekrardan ayağı kalkmaya çalıştım bu farelere canlı yemek olarak kendimi sunmayacaktım!
Omzuma saplanan kurşun ile sol kolumu oynatamıyordum kurşunun acısını en derinlerde hissediyordum. Bu yüzden hareketlerim kısıtlanmış bir şekilde derin nefesler alıp kendimi telkin ediyor boş çabalar ile kendimi dolduruşa bir nevi gaza getiriyordum. Kanayan omzuma tırmanan fare ile çığlık atıp birden ayağa kalktım korkudan nasıl yaptım bilmiyorum ama farenin üzerine sert bir tekme atarak duvara çarpıp sersemleşmesine vesile oldum. Savaşmak mı istiyorlardı o zaman bende onları geri çevirmezdim.
Hatırladığım kesik anılar ile Esme ve Mersa'nın kaldığı odaya doğru sarsak adımlarla yürümeye başladım. Attığım sessiz adımlar ile daha çok farelerin dikkatini çekmek istemiyordum bu yüzden sakin bir şekilde telaş yapmadan ilerliyordum. Salondan gelen sesler adımlarım dururken olduğum yerde bir müddet bekledim.
"Hepsi burda mı?" Keskin sesi ile soru soran tanıdık ses ile gözlerim sonuna kadar açıldı. Biliyordum bu lanet olası yer tüm dengemi altüst etmişti!
"Evet kaan bey hepsi burada sanırım örümcek ağına takılı kaldılar. Melis'in kaldığı oda'da hepsi ve sanırım birazdan salonda olacaklar." Diyerek kısık bir kahkaha attı lanet kadın.
Yavaş ve sessiz adımlarla bir kaç adım atarak onları görüş alanıma alarak onları izlemeye başladım. "Afferin laxsi zaten bu işi senden başkası yapamazdı." Diyerek o çirkin suratı ile katıla katıla güldü Kaan Salup elini göbeğine koyarak karnını ovuşturmuştu bu hareketi kesinlikle iğrençti."İstediklerinizi yaptım efendim şimdi sıra sizin verdiğiniz sözde beni buradan sag salim çıkaracağınızı söylediniz." Diyerek Kaan Salup'a baktı. Duydukları hoşuna gitmeyen çirkin surat kısa bir süre duraklama yaşadı sonra Laxsi'ye baktı Onu oyalıyor gibi bir hali vardı.
"Daha işimiz bitmedi, onlar tam olarak elime geçmeden seni bırakmayacağım." Diyerek elini Laxsi'nin saçına götürerek birden çekti bu hareketi bir adım geti gitmeme neden olsada onlar hala görüş açımdan çıkmamıştı. Kaan Salup'un elinde ki peruk ile ben olduğum yerde şok olurken Laxsi'nin dedikleri ile ikinci bir şok dalgası ile bedenime kal geldi. Bunu tahmin etmiştim fakat bu kadar fazlasını takip etmemiştim. Laxsi'nin plastikten oluşan derisi bir oyuncak bebeğin kafası gibiydi.
"İzniniz olursa efendim artık bu kostümü de çıkartmak istiyorum." Laxsi konuşurken ben hala onları izliyordum. Kaan Salup'tan olumlu bir yanıt bekledi sadık bir köle ne kadar da ucuzca! İstediği yanıt gelince sağ elini sol kolunda ki deride gezdirdi tırnaklarını etine geçirerek ikiye ayırdı. Kaldırdığı plastik deri ile dudaklarım aralandı bu kadarı pes dedirtmişti bizim buraya geleceğimizi biliyorlar mıydı? Yoksa Laxsi buraya gelecek olan başkaları için mi bu kadar hazırlanmıştı. O plastik kostümün altından çıkan kız ile çok iyi bir oyuna musallat olduğumuzu fark ettim. Hemen bir kaç adım geriye doğru atarak ordan uzaklaşmaya başladım, omzumdan akan kan parmak uçlarıma kadar inerek yere damlıyor bu da beni bulmaları için ince bir yol çiziyordu. Aklıma gelen fikirle hızla Altemur ve yağız'ın kaldığı odaya gittim kanın daha fazla akması için yaraya tırnaklarımı geçirerek biraz daha kanamasını sağladım. Odanın içinde biraz daha dolanarak nerden kaçtığımı düşünebilirler diye bir çıkış aramaya koyuldum ama odada hiç bir çıkış yolu yoktu! Oda'da bulunan küçük çanta ile hemen dolabı açarak içine elime gelen kıyafetleri rastgele koydum dolabın köşesinde bulunan ilk yardım çantasını elime alarak derin bir nefes aldım ve elimde tuttuğum t-shirt'ü koluma sararak yere kan damlamaması için sıkı bir şekilde sardım. Tam oda'dan çıkıyordum ki yatağın üstünde gördüğüm küçük kağıt parçası ile olduğum yerde kısa bir duraksama yaşadım bir fotoğraf gibiydi. Hiç düşünmeden resmi hemen arka cebime sıkıştırarak odadan sessiz adımlarla çıktım evin içinde dolaşanbir hayalet olmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan'ın İni +18
Literatura Feminina"Burası bizim dünyamız olmayacak kadar kirli." Diyerek yutkundum ve ona bakarak devam ettim. "Benim hayallerim bu kadar basit ve kirli olamaz, benim hayatım bu kadar değersiz olamaz anlıyor musun!" Kafasını ağır bir şekilde salladı ve "Olmayacak." D...