Adım seslerini duydum.
Zihnim benim buradan sağ çıkmayacağımı haykırıyordu.
Burada ya tutsak olarak kalacaktım ya da bugün benim infazım gerçekleşecek'di. Ben yaşamadan ölmek istemiyorum ki.
18.BÖLÜM: "BİLİNMEZLİK "
Sessizlik koca bir sessizlik. Bizi içine çeken bu zifiri karanlıkta ihtiyacımız olan tek şeydi sessizlik. Bedenimi saran ani bir titreşim ile Emrenin kolunu tuttum. Şuan sakin olmam gerekiyordu fakat korku bedenimi yavaş yavaş ele geçiriyordu. Emre ile sesin geldiği tarafa refleks olarak dönerken, kalbim göğsümü delercesine atıyor sanki yerini sevmemiş gibi bir çarpıntıya başvuruyordu. Emre işaret parmağını dudaklarının üstüne koyup beni susmam için uyarırken, sessizce başımı salladım. Sakinliğimi korumalıydım!
Emre beni elimden tutup kenara çekti. Ben ne yaptığını sorgularken kulağıma doğru yaklaşarak."Beni burada bekle tamam mı?" Sessizce konuşması ile ona tamam anlamında gözlerimi açıp kapattım. Emre aşağı inip kapağın üstüne bir kaç tane karton koyunca bizim neden oraya gitmediğimizi sorguladım. "Emre iplerden tutunarak tekrardan yukarıya çıktı. Hızlı bir şekilde yanıma gelirken onu izliyordum. "Şimdi al bu silahı aşağıya inersek onlar hemen arkamızdan gelir. Kaan salupun yerimizi öğrenmesi uzun sürmez. Eğer güvende kalmak istiyorsak bir süre o eve ihtiyacımız olacak ve şimdi orayı iki kuruşluk insanlar için ortaya atmayalım. Kaan Salup'un burada olduğumuzu bilmemesi gerek. Diğerleri yokluğumuzu fark ettiği gibi yardıma gelecektir zaten. Şimdi onları buradan uzaklaştırmalıyız. Bu silahları az önce aldım bunu kendini korumak için kullan." Derin bir nefes alarak devam etti. "Bir tehlike fark ettiğin zaman silahı kullanmaktan çekinme." Ciddi ses tonu yutkunmamı sağlarken. "Tamam." Kısa cevabım ile omzuma iki kere vurarak geri çekildi. Bu yaptığı beni şaşkına çevirsede sustum erkek gibi omzuma vurmuştu resmen.Yakından gelen ayak sesleri sayesinde susmak zorunda kaldık. Olduğumuz yerden hızlı bir o kadar sessiz adımlarla uzaklaşırken, burada olanların bizi fark etmemesini umuyordum.
"Hakan sende bu kokuyu alıyor musun?" Diye sordu kalın bir ses. Gelen bir iki hışırtı'dan sonra bir başka ses.
"Evet abi sigara içmiş birileri." Diyerek el fenerini yaktı. Derin bir sessizlik'ten sonra."Bak burada iki izmarit var ve sanırım burada oturmuşlar, baksana." Dedi aynı ses.
Şaşkınlıkla Emre'ye bakarken "Koşmalıyız." Diyerek kulağıma fısıldadı. Onu onaylarken. 'Tamam.' Dudaklarımı oynattım ama gördümü yoksa görmedi mi bilmiyordum.
Sessizce. "Üç'e kadar sayacak sonra hızla koşacağız burdan." Diyerek elimi tuttu, şuan ki durumda elimi tutması umrumda bile değildi. Bir an önce bu durumdan kurtulmak istiyordum!
Emre'nin saymasını beklerken o beni şaşırtarak 'üç' diyerek koşmaya başladı. Bende onunla birlikte koşarken arkamızda ki adamlar olayı anlayıp arkamızdan bağırmaya başladı. "Koş Hakan tutalım şunları." Diyerek köpek gibi hırlamıştı resmen.Biz delicesine koşarken benim tökezlemem ile Emre bir anlık durdu.
Nefes nefese ona bakarken bu zifiri karanlıkta onun yüzünü bile tam seçemiyordum.Hala ona bakarken "Devam edelim." Dedim. Kafasını olumsuz anlamda sallayıp sessiz bir şekilde 'Hayır' dedi."Şimdi sen şu tarafa yaslan ve sesizce otur. Sakın ses çıkarma. " Dedi hemen yanımızda ki duvarı işaret ederek.
Ona anlamsız bakışlar atarak ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Fakat bu zifiri karanlıkta ona attığım tuhaf bakişlarımı görmesi pek mümkün değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan'ın İni +18
ChickLit"Burası bizim dünyamız olmayacak kadar kirli." Diyerek yutkundum ve ona bakarak devam ettim. "Benim hayallerim bu kadar basit ve kirli olamaz, benim hayatım bu kadar değersiz olamaz anlıyor musun!" Kafasını ağır bir şekilde salladı ve "Olmayacak." D...