2. BÖLÜM: "KARŞILAŞMA"

90.8K 1.6K 1K
                                    

"Çok şey vardı anlatılacak. O yüzden sustum.

Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı.

Sen duydun mu sustuklarımı?"

Oğuz Atay...

2. BÖLÜM: "KARŞILAŞMA"

Tenimde ki yanık vaveylalar ruhumda ki benliğimi zehirlerken soluklarım göğsümde bir aslanın pençe izleri sayesinde özgürlüğe acı bir şekilde kavuşmuş ruhumdan oluk oluk kan akıtarak tanrıya kendini sunmuş bir kurbanın çaresizliğini göğüslenmişti. Gökyüzüne nakşeden benliğim acı bir tebessüm ile özgürce ruhumu sarmalıyor bir ruh emici gibi beni sömürüyordu. Geriye kalan ise sadece yıkık dökük bir enkaz oluyordu.

İnsanın benliğini bulması o kadar gariptir ki bu bazen delirmeye yol açabilir çünkü insanlar her zaman menfaat sahibi olmuştur işte bu yüzden kendi benlikleri diye bir şey kalmamıştır eğer ki kendi benliklerini yaptığı menfaat içerisinde ararsa o zaman delirmeye yüz tutmuş yeni bir benlik kazanır. Ne gariptir ki kendi ruhunu doyurmak için yapmış olduğu işler kendi benliğinin kaybolmasına neden olmuştur işte bu yüzden insanlar bana korkutucu geliyordu. Her zaman demişimdir 'Ben Ruhani varlıklardan daha çok insanlardan korkarım ben ölülerden çok dirilerden korkarım.'

Ali abinin bana sert bir tonlama ile tekrardan seslenmesi nedeniyle hızla sesin geldiği duvardan ayrıldım ve dikkat çekmemek için derin bir nefes alıp anlımda biriken ter tabakasını sildim. Şuan sakin kalmalı ve Ali abinin yanına gitmeliydim midemin kasılması ile gözlerimi kıstım sabahtan beri bir şeyler atıştırmamış su bile içmemiştim. Şimdi ise midemden gelen sesler beni rahatsız ettiği gibi utanmamı da sağlıyordu. Saçlarımı düzelterek duvarı son kez yokladım tekrardan gelecektim buraya.

Koşar adımlarla merdivenleri çıkıp Ali abinin girdiği odaya sakin adımlarla yürümeye başladım. Derin bir nefes alıp kapıyı çalmadan içeri girdiğimde hala beni fark etmemiş bulunmaktaydılar bu beni sevindirmişti. Zaten umurumda değildi beni fark etmeleri.

Ali abi karşısında oturan kırklarının sonunda olduğunu tahmin ettiğim adam ile konuşuyordu. Adamın kısa boyu beyaz saçı ve yüzündeki derin bir yara izi ondan ürkmemi sağlarken bana geçmişten bir şeyler anımsatmış fakat pek üzerinde durmamıştım. Yüzünde ki yara derin gibiydi.

Yaşlı adamın gözleri bana kayınca tek kaşını kaldırdı "Kız bu mu Ali?" sorusu Ali abinin bıyık altından gülümsemesine neden olmuştu. Çok komik bir soru sormuş gibi gülmek için an kollayan Ali abiye nefret dolu bakışlar attım.

"Evet kız bu konuştuğumuz gibi kimseye kızın hakkında bilgi vermiyorsun özellikle iblise vermeyeceksin. İşlerin boka sarmasını her ikimizde istemeyiz değil mi? Gerekmedikçe isminde söyleme yoksa ne olacağını biliyorsun emir büyük yerden bu sefer! Yaşamayı seviyorsan hiç kimse bir şey bilmeyecek bilirsin onun affı yok Kaan." Ali abinin bahsettiği kişiyi adım gibi biliyordum fakat sesimi çıkarmadan onları dinledim. Belki bana sunacakları bir açık ile onları alt edebilirdim bu yüzden gözlerimi her ikisinin üzerinde gezdiriyordum.

Yaşlı adamın korkuyla yutkunduğunu gördüm titreyen elleriyle kravatını gevşetmeye başladı. Anlından akan terler ile hayretle kaşlarım havalandı bu kadar mı çok korkuyordu ondan.

"T-tamam ama biliyorsun İblis ondan daha da tehlikeli... Benim canım her anlamda tehlikede! Bana her ikinizde kurtuluş sunmuyorsunuz." Dedi kekeleyerek kimden bahsettiklerini bildiğim için sesimi çıkarmadım fakat İblis diye bahsettikleri kişiyi ilk defa duyuyordum ondan daha da korkutucu biri olduğunu düşünmeyi bırakalı uzun zaman olmuştu peki bu İblis dedikleri kişi ondan ne kadar tehlikeli olabilirdi ki?

Şeytan'ın İni +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin