Multimedya (temsili) Alkan...
"Bazen karanlığı hoş karşılamak gerekirdi. Seni en dibe çekeceğini bildiğin halde."
9. BÖLÜM: "FREZYA"
Sessizlik... Bulunduğum ortamda sadece derin bir sessizlik vardı. Aklım karmakarışık bir haldeydi. Ne yapacağımı, Nasıl davranacağımı bilmiyordum. Oturduğum sandalyede hafif bir şekilde kıpırdandım gözlerimi tekrardan bana artık çok da Yabancı gelmeyen ortamda gezdirdim! Karşımda oturan Elis ve onun sağında oturan şom ağzıyla bana tüm kinini kusan esmer kız bana hala aynı öfkeyle harmanlanmış bakışlar ile sertçe bakıyordu. En son hepsine doğrultmuş olduğum silah öfkelenmelerine neden olmuştu. Gözlerimi devirdim bu karaktersiz hareketlerine! Ben size ne yaptım da hepiniz beni öldürmek istercesine bakıyorsunuz arkadaşlar yani bir kaç dakika boyunca sizi tehdit ederek emrim altına aldım. Buna o kadar gücenecek ne vardı ki demek istedim. Midemin kasılması ile terleyen vücudum hasta olacağımı müjdeliyor gibiydi.
Sağ tarafımda sarışın bir kız ve esmer bir çocuk yan yana oturuyordu. Aralarında sessiz bir şekilde fısıldaşırlarken benimle ilgili konuştuklarını hissede biliyordum iki de bir bana bakmaları hayra alamet değildi ama neyse diyerek onları gözlem altında tutmayı bırakarak. Onların arkasında oturan iki kız ve iki erkek yere bağdaş kurarak oturmuş bana bakıyordu. Tüm gözler üstümdeyken ellerim hafiften titremeye başlamıştı. Nedense hepsi Altemur ile bana bakıyordu çoğunlukla bana!
O ise geldiğimizden beri omzunu duvara yaslamış bir şekilde tüm dikkatini bize vermiş. Sorgulayıcı bakışlarını üzerimizde tutuyordu. Sanırım sadece bende tutuyordu desem daha iyi olacaktı çünkü Altemur'dan çok delici bakışları benim üzerimde geziniyordu. Her ne kadar rahatsız olsam da bakışlarından onları da anlıyordum bana güvenmiyorlardı. Tabi ki güvenmezlerdi daha bir kaç saat önce yaptıklarım bile yeterdi bana güven duymamak için.
Ona her baktığımda sanki bana bir şeytanmışım gibi bakıyordu ya da ben öyle anlıyordum bakışlarından. Ne saçmaladığımı gerçekten de bilmiyordum fakat bakışları hiç güzel değildi! Bana karşı takındığı nefretin nedeni de neydi! Onun hayatını kurtarmıştım kardeşinin de öyle neden bir teşekkür değil de bu nefret dolu bakışlar ile bana karşılık veriyordu. Bence bir günlük bu kadar nefrete neden olacak kadar önemli değildi onun için.
Yabancı onu ne güzel de tanımlamıştım. Gerçekten de benim için yabancıydı o. Onu çözmek çok zordu bakışlarıyla bir insanı Psikolojisini tepe taklak ederek bunalıma girmesine sebep olabilirdi. Bana bunu yaptığını biliyordum. Yoksa bu ters bakışların başka bir açıklaması olamazdı.
''Alkan dışarıdan birileriyle iletişime geçtim.'' Altemur'un sesiyle bozulan sessizlik herkesin duraksamasına sebep olmuştu.
Alkan. İsimi çok güzeldi onun gibi birinin dikkat çeken tek yönü görüntüsü değildi maalesef ismi de çok fazla dikkat çekiyordu.
"Ne zamandan beri serbestsin?" Dedi kalın sesiyle Alkan. Onun söylediklerini gram bile umursamadan. Yüzünde ki sert tavır her an patlamaya hazır bir bombaymış gibi gözükmesini sağlıyordu.
Bakışlarım bir an onun duygudan yoksun gözleri ile buluştu. Bana tek kaşını kaldırarak bakınca ben utanç ile bakışlarımı ondan çekip zemini betondan oluşan yere çevirdim. Bir süre sessiz kalsam iyi olacaktı sanırım.
"Bugün serbest bıraktılar beni seninle birlikte serbest bırakıldım sanırım?'' Bir süre duraksadı. Gözleri beni buldu ona çatık kaşlar ile bakarken bana göz kırpıp konuşmaya devam etti. ''Beni de kilitlediler zindana. Bugünde bir şekilde çıktım o zindan dan sonra ise Melis ile karşılaştım. Aramızda geçen bir kaç diyalogdan sonra onu da yanımda getirdim. Umarım sorun olmaz." Dedi rahat bir şekilde. Ben onun söyledikleri ile yerimde donarken Altemur sanki hiç yalan söylememiş gibi rahat bir tavır takınmış bunun üzerine gözlerinde hiç yalan barındırmayan kelimeler ile karşısında ki insanları aldatmamış gibi bir ifade takınmıştı yüzüne. Ben tam tamına üç gündür buradaydım ve ilk geldiğim gün bahçede Altemuru birini öldürürken görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan'ın İni +18
ChickLit"Burası bizim dünyamız olmayacak kadar kirli." Diyerek yutkundum ve ona bakarak devam ettim. "Benim hayallerim bu kadar basit ve kirli olamaz, benim hayatım bu kadar değersiz olamaz anlıyor musun!" Kafasını ağır bir şekilde salladı ve "Olmayacak." D...