• III •

496 65 54
                                    

Hunger & Split

1 OCAK 2033

SEOUL/KORE

01.45 AM

ⓜⓐⓡⓚ

Bar taburesinde, bacak bacak üzerine atmış olan ince bedeni süzdü. Hoş kızdı, hatta tatlı yüzü olmasa seksi bile sayılırdı. Gerçi, Mark'ı ilgilendiren yüzü değil vücuduydu. Kızın şehvet dolu bakışları, dudaklarını yalayışı, saçıyla oynayışı... Hepsi, Mark'ın altında olma arzusunun bir kanıtıydı. Mark, üzerine atlayacak gibi duran kızı, hantal bir sırıtışla süzdü. Kızın üzerinde nasıl bir etki bıraktığını biliyordu ve başka bir çok göz tarafından aynı bakışlara maruz bırakıldığının farkındaydı. 'Ne yazık' diye geçirdi içinden. Hiç biri, Mark için yeterince lezzetli değildi. Kadınlar, onun açlığını dindirmekte yetersiz kalıyorlardı.

Mark, kızın yırtıcı bakışlarına, küçümseyen bal rengindeki gözleriyle karşılık verdi.  Karşısında arzudan kıvranan vücut, önce kasıldı sonra da büyük bir utanç içerisinde arkasını döndü. Mark, dudaklarından alaycı bir kahkaha kaçmasına engel olamadı. Eğleniyordu. Kadınlar, her zaman onun kızıl saçlarına, bal gözlerine ve vişne dudaklarına tav olurdu. O ise küçümsemek ve alay etmekle yetinirdi. Elinde değildi, kadınlar ilgisini çekmiyordu. Özellikle de kendine çok güvenenlerle alay etmeyi seviyordu. Zalim yönünü dilediği zaman gölgeliyor, ya da açığa çıkarıyordu. Bu zamana kadar hiç birini fiziksel açıdan incitmemişti. Ama kışkırtılırsa, incitmekten de çekinmezdi. Düşüncelere dalmışken, aşığının ona seslendiğini duydu. Yüzünde büyük bir sırıtışla sese doğru döndü.

" Taehyung. " dedi.

Kahverengi saçlı, narin oğlan usulca gülümsedi. Mark bu gülümsemeye bayılıyordu.

" Beni neden çağırdın? " diye sordu genç olan. Mark aç bakışlarla, gece yemeğini süzdü. Ağzından tek bir kelime çıktı.

" Acıktım. "

Taehyung gözlerini devirdi. Mark, bu ufak koyu kahve gözleri, böyle görmekten hiç hoşlanmazdı. Kaşlarını çattı.

" Sorun ne? " dedi ve sağ elini, kahvelerle bezenmiş, beyaz çocuğun saçlarına daldırdı. Oldukça sabırlıydı.

Taehyung kafasını geriye iterek, saçlarını, bal gözlü katilin elinden kurtardı. Mark boşta kalan elini yumruk haline getirerek, kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.

" Sorun yok. " dedi Taehyung.

Sesindeki sıkıntı, Mark'ı germeye yetti. Narin oğlan dilinin ucundaki zehirden kurtulamıyor, boğazını tıkayan kelimeleri telaffuz edemiyordu. Bembeyaz yanaklarının üzerinde hafif bir kızıllık belirdi. Canı sıkkındı, her halinden belli oluyordu.

Mark biraz daha düz bir ses tonuyla " Konuş benimle. " diye emretti. Taehyung zar zor yutkunup, bir süre sonra konuştu.

" Sorun biziz Mark. " dedi sıkıntıyla.

Bir ağız dolusu sıkıntıyı, Mark'ın kucağına bırakıvermişti. Mark, kanının fokurdamaya başladığını hissetti.

" Ne demek istiyorsun? "

Sesi, gittikçe sertleşiyordu.

Taehyung, hafifçe titredi fakat dik durmaya çalışarak, gözlerindeki korkuya bir perde çekti.

" Artık seninle görüşmek istemiyorum. " dedi.

Mark'ın zehirli bal gözlerinde, şimşekler çaktı. Taehyung ufak kahverengilerini kaçırdı.

Seven Deadly Sin' • got7 *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin