• XXXIII •

318 44 107
                                    

• Recovering •

Yol oldukça stresli geçmişti ancak takip edilmediklerinden emin oldukları için, telaşdan bir nebze olsun kurtulmuşlardı. Jackson ve Youngjae'in durumu iyiye gitmese de kötüye de gitmemişti. Bulundukları durumu, Merkez'e varana dek sabit tutabilmişlerdi ki bu hiç yoktan, fazlasıyla iyiydi. Youngjae konuşabileceğini söylese de Jaebum, ona kendini zorlamamasını ve her şeyin henüz çok taze olduğunu söylemişti. Youngjae ısrar etmedi. Gözlerindeki teşekkür parıltısı, Jaebum için yeterliydi.

Yolda Taehyung uyanmıştı. Acıdan dolayı inleyerek, doğrulmaya çalıştığında Mark çenesine sağlam bir yumruk geçirip onu tekrar bayıltmıştı. Üyeler ve Youngjae, Mark'ın bu oğlanı neden kaçırdığını hâlâ bilmiyorlardı.
Yine de kimse bir şey sormamıştı. Kimse, bir süre için, hiçbir şeye kafa yormak istemiyordu.
Jackson'ın nefes aldığını ve uyanık olduğu gören Jinyoung, ondan olabildiğince uzağa oturmuştu. Sanki onu uyandırmak için attığı çığlıklar, hiç atılmamış gibiydi.

Bambam felaket haldeydi; göz ucuyla Youngjae'i dikizliyor, kusmamak ya da ağlamamak için uğraşıyordu. Yugyeom, uçağı bırakıp onun yanına gitmek istiyordu. Bu karşıkonulmaz dürtü, öyle güçlüydü ki neredeyse harekete geçecekti. Ama yapamadı. Bir anda her şeyi bırakıp gidemedi.

Mark ise, Taehyung'un baygın vücudunun yanında oturuyor; ensesini ovuşturuyordu. Bir şeyler çözmeye çalışıyor ama beceremiyordu, anlamlandıramıyordu.
Jaebum, onu daha önce hiç böylesine dağılmış görmemişti.

Kore'ye dönmek riskli olsa da şu an için başka seçenekleri yoktu. Üstelik Bhuwakullar, SDS'e kendi alanlarında alenen bir saldırıda bulunmayı göze alamazlardı.
İniş yaptılar ve hızla Merkez'e vardılar. Jinyoung annesiyle ilgilenmesi gerektiğini söyleyerek, Jaebum'un bütün itirazlarına rağmen, malikanesine gitti. Annemi yalnız bırakamam Jaebum, birini daha kaybedemem tekrar olmaz, demişti. Jaebum, şu süreç içinde ayrılmamaları gerektiğini düşünse de daha fazla karşı çıkmamıştı. Ona da bir yönden hak veriyordu. Yine de böyle kaçar gibi gidişini idrak edememişti.
Jackson ve Youngjae'e ,hızla, odalar hazırlanmış; özel sağlık ekipleri çağırılmıştı.

" Lütfen beni o aynı odaya kapatma." demişti Youngjae.

Odanın her şeyi Lucas'ı hatırlatacaktı. Bu evin her şeyi, Lucas'ı hatırlatıyordu.

Jaebum anlayışla başını sallayıp
" Tamam. Başka bir oda hazırlarız." diye yanıtlamıştı.

Youngjae zar zor yutkunarak dolu gözlerle ona bakmıştı.
" Hayır. Ben. Başka bir oda istemiyorum."

Jaebum bütün dikkatini ona odaklamıştı. Rahatça konuşmasını istiyordu.

" Ben, ben yalnız kalmak istemiyorum Jaebum."

Jaebum boğazından kızgın bir bilye atılmış gibi yutkunduğunda Youngjae, onun itiraz edeceğini sanmıştı.

" Benim odamda kalmak ister misin?"

Dolu gözler ve minnettar bir baş sallama hareketi...

◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑

Jinyoung hariç, diğer bütün üyeler Merkez'deydi. Hepsinin yaralarına bakılmış, yoğun ve hızlı iyileştirici tedaviler uygulanmıştı.
Bir kaç saat içinde,Youngjae ve Jackson dışında, herkes toparlanabilmişti. Bu bir kaç saat içerisinde yoğun iyileştirici tedavi ve duş aldıktan sonra Bambam ve Yugyeom odalarından, Mark da mutfaktan çıkmamıştı. Mark, Taehyung'un yaralarına bakıldığından ve hayatını riske atmayacak ölçüde uyku hapı aldığından emin olup yemek yemeye oturmuştu. Bir orduyu doyuracak kadar yemiş, ardından hepsini klozete çıkarmıştı. Rezalet haldeydi. Agatha, ona mide bulantısını geçirecek bir içecek hazırladığında kadını alnından öpmek istemişti. Ancak içeceğin faydası olmamıştı. Hiçbir şeyin faydası olmayacaktı.

Seven Deadly Sin' • got7 *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin