• XXI •

311 38 83
                                    

• A Marble Carved Smile •


ⓨⓞⓤⓝⓖⓙⓐⓔ

Gözlerini açtığında siyah mobilyalarla döşenmiş bir yatak odasındaydı. Başı, biri ona balyozla vurmuşcasına ağrıyordu. Ağzında iğrenç bir tat ve sağ üst kolunda baskı vardı. Karnı guruldadı.

Gözlerini kırpıştırarak üzerine eğilmiş Jinyoung'a baktı.

" Kalkabilir misin? " diye sordu Jinyoung.

Youngjae başıyla onayladı ve doğruldu. Bir anda omurgası kırılır gibi hissetmişti.

" Neredeyiz? " diye sordu.

" Çeper. "

Youngjae oranın nere olduğunu bilmiyordu fakat üstelemedi. Şu anda bir şeyleri sorgulayacak durumda değildi.

" Ne kadardır uyuyorum? "

Jinyoung birden ayaklanıp odadan çıkarken, Youngjae de onun peşinden ufak adımlar atıyordu.

" 10 dakikadır. " dedi.

Youngjae baskıyı hissettiği koluna baktı ve iyi bir şekilde sarılmış olduğunu gördü.

" Kolum? "

Yine siyah dekore edilmiş basit mutfağa girdiler.

" Dikip sardım. Kurşun sıyırmış. Damarına denk gelmiş, o yüzden çok kanadı. Sana kan takviyesi ve ağrı kesici enjekte ettim. Başın ağrıyabilir." dedi Jinyoung ve mutfak masasını işaret ederek ekledi.

" Otur. "

Youngjae denileni yaptı. Jinyoung, dolaptan ambalajlı hazır bir sandiviç ve bir şişe meyve suyu çıkardı.

" Teşekkür ederim. " dedi Youngjae koluna bakarak.

Acıyı pek de hissetmiyordu. Ama başı gerçekten de feci ağrıyordu. Jinyoung çıkardığı yiyecekleri Youngjae'in önüne koydu. Yüzündeki ifade korkutucuydu. Gözlerini kısmıştı ve sanki gözbebekleri, tıpkı bir yılanınki gibi, çizgi halindeydi.

" Phill'i nasıl bildin? " diye sordu.

Youngjae, şaşkın bir biçimde ona bakarak gözlerini kırptı. Sonra olan onca şey bir anda zihnine hücum edince boğazı kupkuru oldu.
Tam ağzını açtığı sırada içeri giren Yugyeom konuştu.

" Mark ve Jackson geldi. Kunpimook ve Jaebum hâlâ yok. " dedi.

Jaebum... O iyi miydi?..

Aynı anda eli yüzü kan içindeki Jackson ve hâlâ tertemiz olan Mark hışımla mutfağa girdiler.

" O iyi mi? " diye sordu Jacksom Jinyoung'a, sanki Youngjae orada değilmiş gibi.

Mark Youngjae'i süzdü. Bakışları bir süre yaralı kolunda oyalandı. Daha önceki alaycı ifadesinden uzak, endişeli, görünüyordu.

Jinyoung yanıtladı. " İyi. Kurşun sıyırmış. "

Jackson derin bir nefesi salıp şişkin göğsünü rahatlattı ve dolaptan bir şişe su alıp Youngjae'in yanındaki sandalyeye çöktü.

" Canın yanıyor mu? " diye sordu.

Youngjae başını olumsuz anlamında salladı.

Jackson " Güzel. " dedi ve bir şişe suyu anında bitirdi. Hâlâ nefes nefeseydi.

Üzerindeki kanlar kendine ait gibi görünmüyordu. Youngjae, Jinyoung'ın neler yaptığını hatırladı, ve Yugyeom'un. Birer birer yere serilen adamların dehşete düşmüş ifadeleri, alnına doğrultulan silah ve saniyeler içinde yere yığılan alnından kanlar boşalan adam...
Boğazı iyice kurudu. Onu fark eden Mark, ihtiyacının bu olduğunu düşünürerek, dolaptan kendine yiyecek bir şeyler aldı ve Youngjae'e bir şişe su uzattı. Youngjae sağlam koluyla suyu aldı ve Jackson gibi kafasına dikti.

Seven Deadly Sin' • got7 *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin