• XXX •

318 41 141
                                    

• Deathly Escape •


Rüzgar kollarının altındaydı. Bedeni ağır bir külçe misali aşağı düşüyordu. Yaralarından fışkıran kan göğe ulaşmak için yukarı uçuryormuş gibiydi. Ufak cam kırıkları her yanına saplanmıştı. Nefes almakta zorlanıyor, sanki bütün hava boğazının üstüne binerek onu boğuyordu. Dağınık bacakları ve kollarını toparlayamıyordu. Yere ulaştığında paramparça olmama olasılığı yoktu.

Jackson, kendini zorlayarak düşündü. Kılıçlarını aşağı attı. Kılıçlar karanlık gecede aşağı düşerken gümüşçe parladılar.  Saniyeler içinde belindeki ince silindiri kaptı. Jackson'ın parmak izini okuyan silindir, katlanarak açıldı ve içerisinden çıkan ince şerit bileğine dolandı. Silindirin kenarından  çıkan kısa kola bastı ve silindirin ucundan dayan-çelik bir kanca çıkıverdi. Jackson kola tekrar bastı ve kanca açıldı. Camdan dışarı öyle hızlı ve kuvvetli atlamıştı ki karşıdaki uzun binaya doğru savruluyordu. Jackson, bütün gücünü toparlayarak katlan-kancalı tabancasını iki eliyle kavrayarak binanın devasa camının yanındaki beton duvara doğrulttu. Eğer isabet ettiremezse kanca camı kıracak, saplanacak bir yer bulamayacak ve Jackson yeri boylayacaktı. Nefesi ciğerlerini eziyordu. Dikkatini toparlayıp nişan aldı ve tetiğe bastı. Kanca son sürat betona saplanırken dayan-halatın taşıdığı Jackson sarsıldı. İsabet ettirmişti.
Vücudu ileri doğru savrulurken duvara yapışmamak için tüm gücüyle kendini geriye doğru kıvırdı ve bacaklarını ileri uzatıp büktü. Kancayı sağlam isabet ettirmişti ve halat Jackson'ı hiç zorlanmadan taşıyordu. Jackson hızla duvara doğru çekildi. Vücudunu kasarak bacaklarının kırılmasını önlemeye çalıştı. Ayakları duvara değdiğinde bileğinde hissettiği acı, umduğundan çok daha azdı. Onca yaraya rağmen, duruşunu sağlamlaştırabilmişti.
Kendine nefes almak için bir saniye tanıdı. Ardından pes etmek üzere olan kollarını zorlayak, dengesini kurduğundan emin olup, kendini yukarı çekti. Kancanın saplandığı yerden molozlar dökülüyordu.
Katlan-kancalı tabancayı saplandığı yerden kola tekrar basarak çıkardı ve feci bir hızla vücudunu tekrar geriye doğru kıvırdı. Kancanın milimler uzaklığındaki cama iki bacağını da kullanarak bir tekme geçirdi. Cam tuzla buz oluverdi. Bütün bunlar yalnızca bir kaç saniye içinde vücut buluyordu.
Jackson, yuvarlanarak içeri daldığında çığlıklar bütün salonu doldurmuştu. Bir takla atarak vücudunun kontrolünü tekrâr ele geçirdi ve sanki ölümcül yaraları yokmuş gibi ayağa fırladı. Etrafına kısa soluklu bir bakış attı.

Bir balo salonuna dalmıştı. Şatafatlı elbiseler içindeki adam ve kadınlar, cehennemden fırlamış bir zebani gibi görünen kanlar içindeki Jackson'a şokla bakıyor ve kaçışıyorlardı. Jackson o anda sırf çığlıkları durdurmak için bile olsa hepsini vurabilirdi.
Çok kan kaybetmişti. Feci şekilde yaralıydı ve bilincini yitirmek üzereydi. Vakit kaybetmeden kancalı tabancayı beline sokup, silahına davrandı ve üç metre yakınındaki herkesi onunla tehdit etti. Dehşet çığlıkları şiddetlemişti ancak artık kimse yolunda durmuyordu. Jackson koşmaya başladı. Salon büyüktü ancak yaşadığı onca şeyin ürettiği adrenalin damarlarına elektrik yayıyordu ve böylece yaralarına rağmen inanılmaz bir hızda hareket etmesini sağlıyordu. Ancak adrenalin kısa sürede tükenecekti, o zaman yere yığılmak kaçınılmaz olacaktı. Kanı hâlâ içinden dışarı dökülüyordu.
Kısa süre içinde kapıya ulaştı ve dışarı fırladı. Uzun koridorları görünce sesli bir küfür savurdu.
Hız kesmeden ilerlediği sırada, önüne güvenliği umursamadan koşmaya devam etti.

" Olduğun yerde kal ve silahını yere bırak!" diye ikaz etti ardında kalan güvenlik. Dehşet içindeydi ve sesi titriyordu.

Jackson derin bir nefes alıp koşmayı bırakı, güvenliğe döndü. Adamın yalnızca işini yaptığının farkındaydı ancak buna ayıracak vakti yoktu. Üstelik öfkesine yenilip herkesi katletmesi an meselesiydi.

Seven Deadly Sin' • got7 *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin