• XXIII •

297 38 119
                                    

• Wild Mustang •


ⓨⓞⓤⓝⓖⓙⓐⓔ

Omurgası tam ortadan kırılmış, ciğerleri göğsünden çekilip alınmış, kollarının ve bacaklarının her eklemi özenle parçalanmış olsa; ancak bu kadar acı hissedebilirdi. Bu tanıdık his, katlanarak tüm yıkıcılığıyla üzerine yeniden çullanmıştı. Bedeni kamyonun demirden sert zeminine çakılmıştı. Etrafını silahlı adamlar çevrelemişti. Ağzı kan doluydu ve gözleri yaşlardan dolayı buğuluydu. Araç hızla hareket ediyordu.

" Hepiniz öldüreceğim! Sizi piçler! " diye haykırdı.

Ayağa zar zor fırladığında, adamlardan biri ona bir tokat patlattı. Acıyla tekrar yere yığılırken iğrenç kahkahalar kulaklarını doldurdu. Adamlar bir gurup karga gibi ciyaklıyorlardı. Tokatla beraber, zaten patlamış olan dudağına dişleri girince kan daha büyük bir hevesle çenesine doğru akmaya başladı. Tad rezaletti.
Her şeye rağmen tekrar ayağa kalktı. Lucas'ı düşündü. Kırılan boynunu, yere yığılan vücudunu...

Bir haykırışla ona tokadı patlatan adamın üzerine sıçradı. Adamla beraber zemine düştüler. Youngjae bütün mantığından sıyrılarak peş peşe yumruklar geçirdi adamın iğrenç suratına.

" Şu sikik veledi alın üzerimden! "

Diğerleri onu üzerinden alana dek adamın siması kıpkızıldı.
Başka biri, Youngjae'in kollarını arkasından tutarak onu zaptetti. Youngjae çırpındı, haykırdı fakat adam fazla güçlüydü. Youngjae, kafasını olduğunca geriye doğru bir şekilde adamın çenesine gömdü. Geriye doğru sendeleyen adamın karnına, dirseğiyle bir darbe indirdi. Adam bu sefer öne doğru bükülmüştü. Youngjae, kıvranan adamın önce ayağına tüm gücüyle bastı; sonra hızla yüzünü ona dönerek kasıklarına bir tekme geçirdi. Adam acı bir çığlıkla yere yığılmıştı. Youngjae'in etrafında, hâlâ hiç yoktan beş adam daha sapasağlam dikiliyordu. Biri dışında hepsi de şaşkın ifadelerle onu süzüyordu. İçlerinden bir tanesi kenarda oturuyor ve Youngjae'i dikkatle süzüyordu, sanki olanlar umrunda değildi. Youngjae bu şaşkınlıktan yararlanarak, yüzünü kan içinde bıraktığı adama bir tekme geçirdikten sonra belindeki silahı kaptı.

" Geri çekilin! " diye bağırdı.

" Sakın bir adım dahi atmayın! Yoksa hepinizi vururum şerefsizler! "

Adamlardan biri bir kahkaha koyverdi.

" Sağlam çocukmuşsun. " dedi.
Yuvarlak gözleri ve çizgi gibi dudakları vardı. Başı keldi ve vücudu en az Jackson kadar kaslı, Jaebum kadar uzundu. Köşede oturan adam buydu.

" Diyelim ki birimizi vurdun. " diye ekledi. " Sence geri kalan dördümüzün sana şu üç metrelik mesafede ulaşması ne kadar sürer? "

Gülümsedi. " Ve. "
" Onları biraz hırpalamış olmanı hoşgörebiliriz fakat. Arkadaşlarımızdan birini daha öldürürsen inan çok üzülürüz. Ve bunu hemencecik sana ödetiriz. "

Youngjae bir adım daha geriledi.
Bana daha ne yapabilirsiniz ki, diye haykırmak istedi. Adrenalin damarlarını tir tir titretiyordu.

" Hadi güzelim bırak o silahı. Sana senin rızan olmadan bir şeyler yapmak istemem. Ama zorunda kalırsam yaparım ve emin ol ki zevk de alırım. " dedi iğrenç bir şekilde gülümseyerek.

Youngjae tekrar gerilediğinde sırtı soğuk metale çarptı. Gidecek yeri kalmamıştı. Korkuyla soludu.

" Hadi ama. " diye ısrar etti kel olan ve bir adım ileri attı.

Seven Deadly Sin' • got7 *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin