• XXXIV •

309 41 190
                                    

• Honey & Coffee •

Taehyung sorgu odasında tek başına oturuyordu. Gördüğü hiçbir şey tanıdık değildi. Ne onunla ilgilenen yüzler, ne gözünü açtığı oda ne de kapatıldığı bu yer. Mark'ı yeniden görmemişti. Canı yanıyordu. Mark, hem kolunu kırmış hem de bacağına kurşun sıkmıştı. Çenesine yediği yumrukları saymıyordu bile. Aslında daha kötüsünü beklemişti.
Haeyun, Youngjae'e her ne yaptıysa o türden bir şey...
Ancak öyle olmamıştı. Yaralarını tedavi etmiş, kolunu ve bacağını sarmış, yemek ve ağrı kesici vermişlerdi. Bütün bunlara çok şaşırsa da düz ifadesini bozmadı. Korkuyordu, köpek gibi korkuyordu ancak belli etmeyeceğine yemin etmişti. Çığlıklarla ağlamak istiyordu fakat gözleri daha önce hiç bu kadar kuru olmamıştı. İçinde bir şey hissetti. Bütün fiziksel acılarından çok başka bir şey, içeriden bir şey, kırık bir şey...

Jaebum tek taraflı camın ötesinden adının Taehyung olduğunu öğrendiği çocuğa baktı.

○ Jaebum, onu bulduğunda Mark kendi banyosunda sızmış bir halde duruyordu. Felaket haldeydi ve rezalet kokuyordu. Kusmuştu.

" Bu çocuğu neden kaçırdın Mark?" diye sormuştu Jaebum.

Mark, Jaebum'u çok şaşırtarak her şeyi anlatmıştı. Anlattıkları yüzeysel de olsa Jaebum tüm resmi rahatça görebiliyordu. Mark anlatırken, sesli bir şekilde bir çuval küfür saydı fakat suçlayıcı herhangi bir imada bulunmadı. Mark, pek belli edemese de Jaebum onu suçlamadığı için minnettardı. Zaten yeterince suçlu hissediyordu. Jaebum, onun bir an olsun ağlayacağını sanmıştı. Ancak Mark ağlamamıştı. Yine de beter görünüyordu.

" Bilmiyorum Jaebum. " demişti."Sanırım ona karşı bir şeyler hissetmiştim."

Jaebum şaşkınlıktan hiçbir şey diyememiş, yalnızca sırtını sıvazlamıştı. Bazen onun bile elinden bir şey gelmiyordu. ○

Taehyung'ın yüzünde umarsız bir ifade vardı. Canı sıkılmış gibi görünüyordu. Bu, Jaebum'u hem sinir etti hem de rahatlattı. Panikle uğraşacak durumda değildi ancak Taehyung'ın bu rahatlığı konuşmaya istekli olmayacağı anlamına da gelebilirdi.

" Jaebum?" dedi yanında dikilen Yugyeom.

Jaebum bakışlarını Taehyung'dan ayırıp ona baktı.

" Mark da gelmek istiyor. "

Jaebum itiraz edemeden, Mark sorgu odasına dalıverdi.

◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑

Bambam, kendini odaya tıktıktan sonra tekrar duşa girmişti. Üzerine bir şeyler çökmüştü.
Su vücudundan aşağı tekrâr ve tekrâr akarken kendini bir türlü arınmış hissedemiyordu. Sanki anılar katran olup tenine sıvanmıştı ve suyla beraber incelip bütün vücuduna iyice yayılıyordu. Koyu katran, ne kadar yıkarsa yıkasın silinmiyordu.
Tırnaklarıyla etini yırtmamak için duvara tutundu. Başını aşağı eğdi. Su ensesine çarpıyordu, dudaklarından aşağı çenesine süzülüyor, çenesinden gövdesine uzanıyordu. Ama katran çıkmıyordu. Bambam bir türlü temizlenemiyordu.

Duştayken ağladı.

Katran hâlâ oradaydı.

◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑†◐†◑

Taehyung karşısına dikilmiş iki adama baktı.

" Sen kimsin? " diye sordu Jaebum, Taehyung'ın karşısındaki sandalyeye bacaklarını açarak rahatça oturmuştu. Yüzü yorgun ama otoriterdi.

Seven Deadly Sin' • got7 *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin