• XIII •

317 40 12
                                    

• Incubus •

ⓚⓤⓝⓟⓘⓜⓞⓞⓚ



" Kunpimook. "

Jaeyan adımı söylüyor. Saçlarımı okşuyor. Kusmak istiyorum. Saçlarımı yakmak.

" Efendim. " diyorum nezaketle. Bana öğretildiği gibi.

" Bu gece seni bekliyorum. " diyor.

Midem tekrar ağzıma geliyor. İtiraz edemem. Başımla onaylıyorum. İğrenç yüzündeki iğrenç gülümseme boğazıma oturuyor. Elimden gelse oracıkta şahdamarını keserim.

İyice yaklaşıyor ve upuzun saçlarımı geriye iterek, ensemi öpüyor. Ellerimle öptüğü yeri tırmalamak istiyorum, derimden kurtulmak istiyorum.

Ölmek istiyorum.

Büyük bir krampla gözlerini açtı. Hava aydınlanmış, mide asidi yine ağzına yükselmişti.
Sırtını yatak başlığına dayayarak acının gitmesini bekledi. Başı ağrıyordu. Bütün gece kusmuştu ve midesi hâlâ bulanıyordu. Avuçlarını gözkapaklarına bastırdı. Koyu mavi irisleri yuvalarından çıkacak gibi zonkluyordu. Öyle yorgun ve ölü hissediyordu ki kusmayacak olsa yatağından kalkmazdı. Banyosuna koştu ve midesinde kalmış hiçbir şeyi de kustu.

Neden böyle oluyordu? Choi Malikanesi'ndeki atliamı görmemişti bile. Neden bu denli etkilenmişti? Neden yeniden Jaeyan'la ilgili rüyalar görüyordu? Onu bilinçaltından hiçbir zaman sökemeyeceğini biliyordu. Ama su yüzüne çıkmaması için çok uğraşmıştı. Onun iğrenç dokunuşlarını, iğrenç kelimelerini, iğrenç yüzünü unutmak için hafızasını kaybetmeye dahi hazırdı. Rüyalarına dadanmasın diye tonla ilaç, terapi ve telkine maruz kalmıştı. İyileşememişti. İyileşemezdi. Uykuları bir saatten fazla uzun sürmüyordu. Hep kabus görürdü. Her gece Jaeyan'ın onu almaya geleceği korkusuyla, bir faydası olmayacağını bile bile kapısını kilitlerdi. Onun yüzünü uykularında bile görmeyeli çok olmuştu. Yaptığı tüm zulmler rüyasına konu oluyor, bazen ellerini, ayaklarını, omuzlarını görüyordu fakat yüzünü çok uzun zamandır görmemişti. Ama dün gece aldığı haberlerle zaten harabe olmuş dünyası tekrar alt üst olmuştu. Onu içeri sokmamışlardı. Yine de o çocuğun kanlı bedenini görmüştü. Ne olduğunu biliyordu. Bunu kimin yaptığını biliyordu.

Aynısını yaşamıştı. Bhuwakullar ailesini gözlerinin önünde katlettiklerinde, on yaşındaydı. Annesi ve babası kurşunlarla birer birer düşerken, ona izletmişlerdi.

" Senin bir geçmişin yok. Artık bundan ibaretsin. "  demişlerdi.

Onu ise öldürmek için fazla güzel bulmuşlardı. Jaeyan'ın işine yarayabilirdi.

Keşke, öldürselerdi.

Kunpimook yüzüne defalarca kez soğuk su çarptıktan sonra musluğu kapadı. Aynadaki görüntüsü bir lanetti. Keşke, diye düşündü, keşke adını değiştirdiği gibi yüzünü de değiştirebilseydi. Kendinden iğrenmekten vazgeçmesi için saçlarından kurtulmak yeterli olmamıştı. Beline dek uzanan, dümdüz kara  saçlarını hatırlıyordu. Jaeyan'ın yüzlerce kez avuçlayıp çekerek onu yerde sürüklediği saçlarını.
Haeyun'un iğrenç yumruğuna doladığı saçlarını.

Seven Deadly Sin' • got7 *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin