Güneşışığı: Akşam Şeker'i biraz dolaştırmaya çıkacağım (18.00)
Güneşışığı: Müsaitsen sana da uğrayalım
Çakıltaşı: Akşam Denizleyim.
Güneşışığı: NE?
Güneşışığı: NASIL?
Çakıltaşı: Sinemaya gitmeyi teklif etti. Bende kabul ettim.
Güneşışığı: İnanamıyorum!
Güneşışığı: Sonunda dualarım kabul oluyor.
Güneşışığı: Bu sizin ilk randevunuz
Güneşışığı: Hoş giyin!
Çakıltaşı: Ne?
Çakıltaşı: Randevu falan değil bu Güneş!
Çakıltaşı: Benim için bir anlam ifade etmiyor.
Çakıltaşı: Sadece teklif etti bende parası boşa gitmesin diye kabul ettim.
Güneşışığı: Şu kendini kandırma zırvalığı ne zaman bitecek?
Güneşışığı: Hayır yani ne zaman sizi aşk böcekleri gibi göreceğim merak ediyorum.
Çakıltaşı: Hiçbir zaman desem :)
Güneşışığı: Göreceğiz!
●Görüldü.------
Gardropun karşısında dikelmiştim. Denizle buluşmama henüz yarım saatten fazla zaman vardı ama ben saçma bir şekilde ne giyeceğimi düşünüyordum. Güneş'in yazdıklarına takılmamam gerekiyordu ama aptal beynim buna izin vermiyordu. Neden hoş giyinmek zorundaydım? Bir kot pantolon ve kazak giymelisin, Yosun. Herhangi bir tanesini geçir üstüne. Tek yapman gereken bu.
Sıkıntıyla nefes aldım. Zihnime kazıdığım şeyleri gerçekleştirip dolaptan elime geçen koyu renk bir pantolon ve beyaz bir kazak aldım. Özen göstermeme gerek yoktu. Bir film izleyecektik ve bu görüşme bitecekti. Niye ona kendimi beğendirme çabasına girmeliydim? Bu anlamsızdı. Güneş, aptal beynime daha da aptal düşünceler yerleştirmeye çalışıyordu. Ah, o harika bir arkadaştı!
Üzerimi değiştirdikten sonra dağılmış saçlarımı elimle tekrar şekillendirdim. Okula gider gibi yüzüme sadece belirgin olmayacak şekilde fondöten, rimel ve hafif bir dudak koruyucusu sürdüm. Bu kadardı işte. Yeterince hazır olduğumu düşünüyordum. Kaygı yoktu. Sadece zihnim hâlâ Deniz'in beni beğenip beğenmeyeceğini düşünüyordu. Bu da gerek olmasa bile dakikalarca ayna karşısında kendimi incelememe sebep oldu.
Kendimi asla dünya güzeli olarak görmemiştim. Sıradan, herkes gibiydim. Hiçbir özelliğim yoktu. Güzel gözlerim, etkileyici gülüşlerim yoktu. Fakat bunlara ihtiyacım da yoktu. Kendimi seviyordum. Şuan olduğum kişi, yüzüm, saçlarım bana aitti. Yapmacık değildi, sahte değildi. Deniz'in veya herhangi bir insanın beni beğenmesine ihtiyacım yoktu ve onlar beni beğensin diye çabalamamın... Ben sonsuza kadar kendimi beğeniyordum. Bu sıradanlığımı seviyordum. Kendimi seviyordum.