54

4.9K 354 164
                                    

Okuldan eve geldiğimde hızlıca okul formamı çıkarttım. Bahar ayı yerini yaza bırakmaya hazırlanırken birkaç ay öncesini özlediğimi farkettim. Soğuğu her zaman daha fazla sevmiştim. Beni rahatsız etmiyordu fakat bu sıcaklık için aynısını söyleyemezdim.

Geçen aylarda Denizle aramı düzeltmiştim. Her ne kadar bunun benim açımdan bir oyun olduğunu bilsem de o, benim ona alıştığımı, nefretimin öldüğünü düşünüyordu. Böyle düşünmesi işime geliyordu. Kalbini kırabilecek güçte olmam gerekiyordu ve yavaş yavaş istediklerime ulaşıyordum. Bazı geceler olacakları düşünmekten uykusuz kalsam da bu zamana kadar çıktığım yoldan dönmemiştim. İçimde ona karşı sakladığım tüm sevgi kırıntılarını yok etmiştim. Aslında o kırıntıların yok olmasına yardım eden annem ve arkadaşlarımdı. Her seferinde Deniz'in iyiliği için adım atan insanlar...

Üniversite sınavına neredeyse iki hafta kaldığı için başımızı dersten pek kaldıramıyorduk. Ailem, Deniz'in İngiltere'de okuması için yaptığı baskılara son hızla devam ediyordu ama hiçbiri benim hayallerim veya isteklerim hakkında konuşmuyordu. Bazen Deniz'e yapacağım şeyin büyük bir haksızlık olduğunu düşündüğüm zamanlar gözümün önüne sevgili ailemin bana karşı ilgisiz ve sevgisizliği düşüyordu. Nefretim daha da alevleniyor, kalbimi yakıyordu. Bu olanları ben istememiştim. Lakin, kalbimin yavaş yavaş taşa döndüğünü biliyordum. Deniz'den nefret ediyordum. Bu gerçeği zihnimin en ulaşılmaz köşesinde taşıyordum.

Güneş ile fazla samimi olmamaya karar vermiştim. En başında ona hislerimi anlatmaya karar verdiğim de beni anlayabileceğini ve yanımda olacağını düşünmüştüm. Fakat o tarafını seçmiş, oyunu Deniz'e kullanmıştı. Herkes gibi o da yanımdan ayrılmıştı. Kuzey ise kalbinin kırıklığından başka bir şey düşünemiyordu. Onunla her konuştuğumda bana acı acı bakıyor, yolumdan dönmemi istiyordu. Her şey için çok geçti. Sadece bana yardım edecek kişinin babam olduğunu biliyordum. Onunla, annemden daha iyi bir ilişkimiz vardı. En azından bana yardım edeceğini biliyordum.

Sıcak odamın camını hava girmesi için biraz açtım ve yatağımın üzerinde duran dizüstü bilgisayarımın başına geçtim. Tekrar aylar önce aldığım uçak biletimi kontrol ettim. Babama sormadan her şeyi ayarlamıştım. Eğer bana yardım etmeyi reddederse sadece Deniz'i değil ailemi de  arkamda bırakmak zorunda kalacaktım.

Düşüncelerimi çalan zille kapı dışarı ettim. Annemler bu saatte işte olduğu için kimin geleceğini tam olarak bilmiyordum. Hızlıca yataktan kalkıp kapının önüne geldim. Kapının üstünde duran küçük delikten kimin geldiğine baktım. Gördüğüm kişiyi daha fazla bekletmeden kapıyı açtım.

"Deniz?"

Onunla okul çıkışı ayrılmıştık. Bana biraz işi olduğunu bu yüzden eve geç gideceğini söylemişti. Ben de sorgulamadan kabul etmiştim. Fakat şimdi üstünü değiştirmiş bir şekilde karşımda duruyordu.

"Zamansız mı oldu?"

Ellerini kıvırcık saçlarını üzerinde dolaştırdı. Bakışları küçük bir çocuk kadar masumdu. Bu görüntü kalbimin teklemesine neden oldu. Her zaman olduğu gibi...

Gülümseyerek kafamı iyi yana salladım.

"Hayır, tabii ki. Sadece işin var sanıyordum?"

 Sadece işin var sanıyordum?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hallettim. Beni içeri almayacak mısın?" dedi eliyle arkamı göstererek.

"Özür dilerim. Geçebilirsin."

Karşısında dikilmeyi bırakıp girmesi için ona yer açtım. Ayakkabılarını çıkartıp içeri geçtiğinde ardından kapıyı kapattım.

"Aslında böyle çat kapı gelmek istememiştim ama beraber film izleriz diye düşündüm," dedi ve kapısı açık odama doğru yürümeye başladı. Geçenlerde salonda bulunan film koleksiyonunu kendi odama taşımıştım. Bir an aklıma yatağın üzerinde açık kalan bilgisayarım geldi ve uçak bileti sayfası...

"Deniz!"

Adımlarını durdurdu ve yüzünü bana döndü. Hızlıca yanına gittim ve koluna girdim.

"Şey, odam biraz dağınık da, o yüzden sen salona geç ben filmleri getireyim," dedim ve onu salona doğru çekiştirdim.

"Sen odanı kolay kolay dağıtmazsın ki."

Bakışlarını yüzümde gezdirdi. Gergin olduğumu anlamaması için kaşlarımı çattım. Çatılan kaşlarımı gördüğünde salonda bulunan geniş koltuğa oturdu. Ellerini suçlu gibi havaya kaldırdı ve "Tamam o zaman, ben buradayım," dedi. Başımı onaylarcasına salladım ve hızlıca odama girdim. Açık bilgisayarımın kapağını hızlıca kapattım ve kitaplığa dizdiğim CD'lerin alabildiğim kadarını aldım. Odadan çıkarken kapıyı kapatmayı unutmadım. Tedbiri elden bırakmamak gerekiyordu.

Salona girdiğimde Deniz'in perdeleri çektiğini gördüm. Oda karanlık olmuştu. Elimde ki CD'leri sehpanın üzerine bıraktım. Deniz son perdeyi çektikten sonra bakışlarını sehpada ki filmlerde dolaştırdı.

"Sence ne izlemeliyiz."

Omuz silkip getirdiğim bir kaç filmi elime aldım. Biri romantik komediydi diğerleri ise bilim kurgudan oluşuyordu.

"Benim için farketmez," dedim ve televizyonu açtım.

"Peki o zaman, elime gelen ilk filmi takıyorum."

Deniz filmle uğraşırken mutfağa uğrayıp abur cubur kutusundan bir kaç cips çıkarttım. Dolapta duran meyve suyunu bardaklara boşalttım tepsiye yerleştirdim.

"Film hazır!"

Deniz'in sesi kulaklarıma dolduğunda hatırladığım tepsiyle beraber salona girdim. Tepsiyi koltuğun önünde duran sehpanın üzerine bıraktım ve yanına oturdum.

Filmi başlattığında bir süre ikimizde filme odaklandık. Daha sonra aklıma beraber sinemaya gittiğimiz gün geldi. O gün kabul etmek istemesem de çok eğlenmiştim. Deniz doğduğumdan beri hayatımda olan tek kişiydi. Beraber sayamayacağım kadar anımız vardı. Bebekliğim, çocukluğum onunla beraber geçmişti. Ondan nefret etmediğim zamanlar o, benim gerçek kahramanımdı. Her düştüğümde yanımda olan ve beni ayağa kaldıran kişiydi. İlk defa gerçek anlamda hoşlandığım kişiydi. Küçükken hayatın bizi buraya kadar zorlukla taşıyabileceğini hiç hayal etmemiştim. Lakin, gerçekler yüzüme bir tokat gibi vurduğu gün toz pembe bulutların arasından düştüm. Kalbim, nefret ve intikamla kaplanmıştı. Eski günleri yerine getiremezdim. Aramızda geçen kötü anıları bir anda silemezdim. Onun kalbini benim gibi parçalamadan bu acıdan kurtulamazdım. Yanımda oturan çocuğa bakışlarımı çevirdim. Yüzü olacak her şeyden habersiz gülüyordu. Elim pürüzsüz yanağına dokundu. Bakışlarını bana çevirdiğinde uzak olan bedenimi ona daha yakın hâle getirdim. Her şey bittiğinde bu yakınlığı bir daha bulamayacağımı biliyordum. Kalbim hızla atmaya devam ediyordu. Gözlerimi kapattım ve dudaklarımı onun yumuşak ve sıcak dudaklarına değdirdim. Ondan nefret ediyordum. Fakat aslında ben onu çok seviyordum.

YN/ Bir kalp nasıl kırılır? Bunu yakın zamanda öğreneceğiz...

*Britney Spears- Everytime

YOSUN |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin