FİNAL

8K 404 347
                                    

Ozan Deniz: Sınav nasıl geçti? (12.50)

Çakıl: Beni boşver

Çakıl: Senin nasıldı?

Ozan Deniz: Bilmiyorum ki.

Ozan Deniz: Anlamadım hiç

Ozan Deniz: Ama sanırım iyiydi.

Ozan Deniz: Yani öyle umuyorum.

Ozan Deniz: İkimiz beraber aynı okulda okuyacağımız için çok heyecanlıyım.

Çakıl: Bu akşam balo var...

Ozan Deniz: Akşam tam 8'de sevgili beyaz atlı prensiniz sizi almaya gelecekler, efendim!

Çakıl: Onur duyarım :)

Ozan Deniz: Seni seviyorum.

Çakıl: :)
Görüldü.

-----

Makyaj masamın önüne bıraktığım beyaz küçük küpelerimi elime aldım. Hızlıca kulağıma taktığımda geriye kalan tek şey hafif topuklu ayakkabılarımı giymek olacaktı. Bugünün gelmesini aylarca belki de yıllarca beklemiştim. Bugün ruhumun derin acısının biteceği ve sonsuz özgürlüğe kavuşacağım o gündü. Nefretim artık kalbimi azlediyordu. Her şey hazırdı. Uçak biletim, okuyacağım okul, kalacağım yer... Babam'ın yardımıyla sessiz sedasız, aslında fazla gürültülü olacak bir gidiş...

Krem rengi ayakkabılarımı ayaklarıma geçirirken tıklatılan kapımla irkildim. Kapı açıldı ve annem içeriye gülümseyen bir yüzle girdi.

"Hazırlanmışsın."

Hafifçe başımı salladım. Beni baştan aşağı süzdükten sonra eski gülümsemesinden eser kalmadığını gördüm.

"Sana aldığım elbiseyi giymiş olmalıydın."

Bana aldığı elbise kırmızı ve benim taşıyamayacağım kadar asil bir elbiseydi. Annem, kıyafetlerime karışmayı çok severdi. Onun zevkleri benim zevklerimin yanına bile yaklaşamazdı.  Giydiğim hiçbir şeyi beğenmezdi. Sadece uyurken giydiğim pijamalarım da dahil...

Omuz silktim ve boy aynasının karşısında kendimi süzdüm.

"O elbisenin bana yakışmayacağını sen söylemiştin, anne," dedim ve bakışlarımı aynadan çekip onun kızgın yüzüne döndürdüm.

"Böyle bir günde bile bana karşı çıktığına inanamıyorum." Sert sesi kulaklarımı doldurdu. Kelimeleri her zaman kalbime saplanır ve orada büyük bir yara açardı. Lakin bugün, böyle olmadı. Kalbim taşlaşmış ve yaralanmaz bir hâle gelmişti. Onun sayesin de...

Annem cevap vermeyeceğimi anladığın da yanımdan ayrılmıştı. Bende son kez kendime baktıktan sonra siyah küçük çantamın içine dün gece yazdığım mektubu, telefonumu ve cüzdanımı koydum. Odadan çıktığımda annem ve babamın, dış kapının önünde biriyle konuştuğunu gördüm. O tarafa doğru yürüdüğümde varlığımı ilk farkeden babam olmuştu. Bakışlarında derin bir kırgınlık vardı fakat etkilenmemiştim. Kararımdan dönmeyecektim. Ona burukça gülümsedikten sonra bakışlarım gelen kişiyle buluştu.

Onunla...

Ozan Deniz Eren'le...

Siyah takım elbisesi, geniş gülümsemesi ve biraz şekil verdiği kıvırcık saçlarıyla evimin kapısında duruyordu. Gözleri gözlerime değdiğinde bedenimin karıncalandığını hissettim. Umursamadım. Bununla başa çıkmayı çoktan öğrenmiştim. Zaten artık gerek kalmayacaktı. Oynadığımız tüm oyunlar bu gece son bulacaktı.

YOSUN |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin