Şirkete gittiğimde yine erken kalmıştım. Havalar yeni yıla günler kala iyice soğumuştu. Her yerde yılbaşı süsleri, hediye paketleri vardı.
Yılbaşını Antalya'da annemler ile geçirebilmek için Bora Beyden izin istemeye bir anda karar verdim. Nasıl bir gaza geldiysem artık bana kıl olan patronumdan izin almayı bile göze almıştım o derece yani...
Benden yaklaşık on dakika sonra geldi. Sanki teklifini reddetmeme nazire yapar gibi çok şık giyinmişti. Hani kendini gözüme sokar gibi bir hali vardı. Derin bir nefes aldım. Titreyen ellerimi fark etmesin diye arkamda birleştirdim. Sesim biraz titrer gibi olsada çabuk toparladım.
— Hoş geldiniz Bora Bey, dedim gülümsemeye çalışarak. Baştan aşağı süzdü ama o süzüşte neler neler gizliydi.
— Hoş bulduk.... mu hayır bulmadık. Bana kahve getirir misin? Dedi ve odasına gitti.
Ayy ama ay yani. Ben şimdi bu adamdan Antalya için izin alacaktım öyle mi? Yürek yedim kesin. Bu adam bana gıcıklığına hayatta izin vermez, diye kendi kendime söylene söylene kahvesini yaptım günlük defterim ile birlikte yanına gittim. Kahvesini verdim programını anlatırken normalde masaya bakan adam gözlerini gözüme dikti baş parmağını çenesinin altına işaret parmağınıda dudağına dayadı öyle dinlemeye başladı.
Hani hayatımda ilk defa popişimden ter indi deyimini bire bir yaşadım. Konuşmamı tamamladım ama gelin bir de bana sorun. Arada umarım öpücük, dudak, alev falan dememişimdir.
Gözümün içine ısrarla baktına göre, yüzünde o meşhur p.ç gülümsemesi olmadığına göre yasaklı o kelimeleri söylemedim demektir. Kendimi tebrik ediyorum.
— Bitti mi? Diye sordu kahvesinden bir yudum alırken.
— Evet de şey ben bir şey soracaktım, dedim cesaretimi toplayıp.
— Hıım! (Ama hıım'ın altında neler neler gizliydi. Satır aralarını oku. Dün akşam benim sorduğuma hayır dedin cevabı belli bence hiç zahmet edip sorma. Şu anda bu soracağın soruyu kız arkadaşım olarak sorabilirdin. O zaman cevap daha esnek olabilirdi ama sen yine de sor bakalım) dinliyorum, dedi sadece.
— Şey annem biliyorsunuz Antalya'da. Şey ben izniniz olursa Pazartesi izin kullanmak istiyorum. Yeni yıla hiç ayrı girmedik de daha önce, dedim gözlerim hafif nemli.
— Ben de hoşlandığım kızla dağ başında karlar altında bir kulübede yanan şöminenin önünde baş başa girmek isterdim yeni yıla ama işte insanın her istediği olmuyor maalesef, dedi ve sadece "Çıkabilirsin" diye ekledi.
Cevap dahi veremeden başımı sallayabildim sadece. Hayalini anlatırken ki hayal kırıklığı içimde ki direncin bir telini kırmıştı ama direnecektim.
Öğlene kadar sesi çıkmadan çalıştı. Öğlen yemek saati Sinem yanında güzel bir kız arkadaşı ile geldi.
— Nasılsın baş mankenim görüşemedik, diye sarıldı bana. Güldüm;
— Zorla, ajitasyonla vicdanımı kullandın, dedim gülümseyerek.
— İyi ki de yapmışım. Ne güzel oldu. Yer yerinden oynadı. Hala daha bizim defile ve sen konuşuluyorsun sosyal medyada, dedi. Sonra yanında ki kıza döndü.
Ben sizi tanıştırmayı unuttum. Oya liseden arkadaşım, Aylin de ağabeyimin sekreteri ama aynı zamanda bizim defilede baş mankendi, dedi. Kız beni böyle bir burun bükerek süzdü hani "Bu mu baş manken?" Der gibi bir hali vardı.Nezaketen;
— Hoş geldiniz. Memnun oldum, dedim elimi uzatarak. Bir elime bir yüzüme baktı "Hı hı hoş bulduk" dedi ve Sinem'e dönüp;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Zamanı (#Tamamlandı)
General FictionAylin Öz ünlü moda firması Peralto'da yönetici asistanı olarak çalışmaktadır. Niyazi Varol ilerleyen yaşına rağmen hala işinin başındadır. Biricik kızı şirkette başa geçmeyi reddedince şirketi devretmeyi düşünmeye başlamıştır. Peki Aylin bu durumda...