59.BÖLÜM

34.6K 1.9K 282
                                    

Bora Tekelioğlu'ndan

O yüzüğü masaya koydu ya kalbime bıçak saplayıp çevirseydi o kadar canım yanmazdı. Kalbim parçalanırcasına atarken sessizce yüzüğü alıp cebime koydum.

Kırılmıştım, kıskanmıştım en önemlisi kendimi değersiz hissetmiştim. Akşam psikolog randevum vardı. Onunla konuştuk biraz. Anlattım dinledi, çeşitli notlar aldı. En son bu olayı anlatınca durdu;

— Seviyorsunuz öyle değil mi? Diye sordu gayet sakin.

— Evet, dedim kendimden emin.

— Bence ikinizde haklısınız ama Aylin Hanımı bağlayan bir de sözleşme var. Yani o kadar emekle hazırlanmış film ve resimler sizin desteğinizle değişebilecek bir tarih için çöpe mi gitsin? Dedi kaldım.

Kıskançlığım gözümü kör etmiş ve ben gerçekleri görememiştim. Eğer Aylin bu lansmana katılmazsa kolunu bir hiç için burkmuş olacaktı. O çektiği acılar bir çöp için olacaktı. Hata etmiştim ama nasıl geri dönecektim.

— Bence lansmana gidin. Yanında olduğunuzu ona belli edin. Onun buna ihtiyacı mutlaka vardır, dedi başını sallarken. Başka bir şey konuşmadık çünkü saatim dolmuştu. Bir sonraki seans için randevu oluşturduk ve ben çıktım.

Deniz kenarına çektim arabayı. İndim ve düşünürken yürümeye başladım. Çok çabuk gelişmişti olaylar. Bir anda sevgili olmuştuk. Aynı hızla da evlenme teklif etmiştim. Bunların hepsinin altında aynı sebep yatıyordu. "Onu deli gibi kıskanmam" şuanki durumun sebebi de aynıydı. "Onu deli gibi kıskanmam" kendime sordum onsuz olabilir miyim diye? Yokladım kalbimi. Yok olmazdım. O şimdi o s.çt.ğımın lansmanında tek başına olursa...

Hayatımda ilk defa kravatım parçalandı. Sokak ortasında yırtık bir kravatla öylece kaldım. Başka çarem yoktu o lansmana ben de gidecektim. Arabama geri döndüm ve basıp eve gittim.

Ertesi gün annemleri arayıp haber verdim. Aylin'in dediği gibi gayette normal karşılamışlardı. Hatta annem bizde lansmana gelelim diye tutturdu. Motorsiklet lansmanında ne işiniz var anne, diye ikna edene kadar canım çıktı.

Lansmanın yapılacağı gün daha bir özenle hazırlandım. Takım elbiseden çok spor giyinmeyi tercih ettim. Çünkü tahminim ona o deri tulumu giydireceklerdi.

Türkiye'ye gelirken nedensizce çıkarttığım halka küpemi taktım. Ve yakalı kazağımdan sol göğsümdeki dövmememin ucu gözüküyordu. Üzerime yakası kürklü deri montumu giydim hazırdım.

Spor arabama atlayıp lansmanın yapılacağı otele gittim. Kokteylden sonra büyük balo salonuna alındık. Arkalara geçtim beni görmesin diye.

Biraz sonra motorla içeri girdi. O kaskı kafasından çıkarınca salonda ki erkeklerin üzerine atlamamak için kendimi zor tuttum.

Firma sahibi ile Almanca konuştu. Kimse de çevirmedi. Ne dedi bu dümbük kıza lan şimdi. Gidip ağzını yüzünü dağıtmak vardı ama Aylin bu sefer kesin beni gebertirdi.

Adam konuşma yaptı bizim her işe lazım hatun çevirmenliğini de yaptı. Kızım sussana sana ne! Allah'ın Almanın çevirmenliğini yapmak sana mı kaldı. Onun çevirmeni vardır hem o nerde hoop, diye içimden saydırırken basın toplantısı bitti ve millet motorun başına toplanmaya başladı. İşte ne olduysa bundan sonra oldu.

Kel bir lavuk yani işte kafayı kazıtmış tam tabiri ile kafasını da traş etmiş vatandaş Aylin'in dibine girdi. Sohbet etmeye başladılar. Adam gittikçe Aylin'e yavşıyordu. En sonunda dayanamadım ve yanlarına doğru ilerlemeye başladım.

— Aa tabii senin haberin yok biz Pelin ile üç ay önce boşandık. Olmadı yürütemedik, dedi adam omuzlarını silkerek.

Ulan resmen kıza yürüyor bu. Adi şerefsiz. Aylin kapat şunun ağzını...

Sevmek Zamanı (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin