Koşarak şirketten çıktık arabaya bindik. Yolu hatırladığım kadarıyla tarif ettim. Deli gibi gidiyordu. Kim bilir kafasında ne senaryolar yazıyordu? Ondan farkım var mıydı acaba?
Ya çocuklardan biri saldırdıysa? Ya düştüyse kafası gözü yarıldı baygın yatıyorsa? Ya da daha kötüsü olduysa? "Allahım onu bize bağışla" diye dualar ederek evin olduğu sokağı buldum.
Görünürde arabası yoktu. Bu iyiye işaretti. Islık çalmaya çalıştım. O stresle bile Bora güldü. Çaldığım ıslık attığım taşla ürküttüğüm kargaya değmiyordu çünkü. Bebek çığlığı gibi bir şey çıkıyordu.
Bora ıslık çaldı. Evden çocuklar çıktı. Bora onları görünce çok şaşırdı. Tıpkı benim ilk gün baktığım gibi hepsine uzaylı gibi bakıyordu. Ben araya girdim;
— Çocuklar Sily kayıp buraya geldim mi acaba? Diye sordum lafı uzatmadan.
— Hayır iki gündür gelmiyor. Biraz işi varmış öyle dedi, diye açıkladı grubun lideri gibi duran on beş on altı yaşında ki çocuk.
— Tamam çocuklar uğrarsa Aylin geldi merak ediyormuş der misiniz? Dedim yüzlerine bakarak. Kafalarını salladılar.
Arabaya bindik. Bora resmen şoktaydı.
— Aylin bunlar kim? Burası neresi? Ben hiçbir şey anlamadım, dedi çenesini sıvazlarken.
— Bunları bir şekilde bulmuş. Bakmış kurtaramayacak bu evi almış. Şimdi geliyorlar kalıyorlar kalanlar kalıyor gidenler gidiyor. Yani bir çeşit sokak çocuklarına ev yapmış Sinem, dedim elini tutarken.
O sırada telefonu çaldı. Stresle açtı telefonu. Kulaklıktan konuşuyordu.
— Neredesin sen? Diye kükredi. Ay bana böyle bir rahatlama geldi. Hem Sinem bulunmuştu hem de tek bağırındığı ben değildim. Adamın genel tavrı böyleydi.
—...
— Bir yere ayrılma yoldayız geliyoruz, dedi sert ve yüksek bir sesle.
Ben elimi tutar diye bekledim ama yok bana da tavırlıydı.
— O evi biliyordun ve bana söylemedin öyle mi Aylin? Diye sitem etti önce.
— Sinem sıkı sıkı sana ve Tolga'ya söylememem için tembih etti ve söz verdirdi. Zaten beni oraya götürdüğünde biz seninle birlikte değildik üstelik sen Amerika'daydın, dedim kırgın bir sesle.
— Aylin özür dilerim hayatım ama aklım uçtu. Tamam düşüncesi çok güzel, iyi niyetli ama onların içinde madde bağımlıları olabilir, çocuklardan birinin başına bir şey gelebilir ve bu Sinem'in üzerine kalabilir. Bir şekilde o eve kurallar konulmalı. Yani eski polis arkadaşım var onunla bir konuşayım ne yapabiliriz? Nasıl bir düzen kurabiliriz ? Bir düzenleme yapılmalı mutlaka. Yani kaş yapayım derken göz çıkmasın, dedi sonra yol boyu çenesini kaşıdı, düşündü durdu.
Şirkete geldik. Arabayı park etti. Çıktığımız hızla şirkete girdik. Yukarı çıktık. Sinem onun odasında oturmuş bizi bekliyordu. Önce bana kötü kötü baktı;
— Sağ ol çekirge ilk fırsatta beni gammazladın ha! Diye sitem etti. Bora hemen araya girdi;
— Orada dur bakalım Sinem Hanım. Bütün gece yok oluyorsun. Hepimizin aklını alıyorsun ondan sonra Aylin'e sitem ediyorsun. Önce sorduğum soruya cevap ver bütün gece neredeydin? Diye hırsla sordu.
-- Ağabey bak ben akşam sizden önce çıktım. Mobilya falan aldım. Onlar üç gün sonra gelecekmiş. Bu arada bir kaç parça ıvır zıvır aldım. Onları odaya getirip bırakayım, dedim. Sonra bir şişe şarap aldım arabadan da yer örtümü. Yukarı çıktım. Niyetim aldıklarımı bırakıp bir bardak şarap içip çıkmaktı. Sonra işte oranın ambiyansı beni büyüledi. Senin odandan kalemlerimi, kağıtlarımı aldım. Yere oturdum sonra uyuyup kalmışım. Muhtemelen bir ara telefonumun şarjı bitmiş çünkü hiç bakmadım. Sabah uyandım telefonumu buldum şarja taktım sizin aramalarınızı gördüm. Tolga birazdan gelip alacak zaten bir tonda ona laf anlatacağım tamam mı? Oldu mu? Dedi sinirle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Zamanı (#Tamamlandı)
Ficción GeneralAylin Öz ünlü moda firması Peralto'da yönetici asistanı olarak çalışmaktadır. Niyazi Varol ilerleyen yaşına rağmen hala işinin başındadır. Biricik kızı şirkette başa geçmeyi reddedince şirketi devretmeyi düşünmeye başlamıştır. Peki Aylin bu durumda...