37. BÖLÜM

49.2K 2.3K 371
                                    

Nilgün'e baktım tip tip Bora'yı gösterip;

— Şirkete mi geldim ne iş? Diye sordum.

— Valla hemşire bilmiyorum şimdi öğreneceğiz bakalım ne iş? Dedi Faruk'a dönüp.

— Tanıştırayım Nilgün liseden sıra arkadaşım, kankam, can dostum Bora. Sen onu Ayı Bora diye bildiğin için Tekelioğlu ile bağdaştıramamışsındır, dedi tek kaşı havada.

Bulduğum ilk koltuğa havadan indirme birliği şeklinde kendimi attım.

Ayı Bora ve maceralarını muhtelif kereler dinleyip gülmekten yarılmıştık. Ama ben yani iki metre boyunda yüz kilo ağırlığında bir hayvancık bekliyordum.

Çünkü basket oynarken pota deviren, kavgada arkadaşının ön dişini kıran, futbol maçında çamura yatıp milleti döven, yan okulun kızları ile mektuplaşıp telefon numarası alan yarı Don Juan yarı Hulk bir şey bekliyorduk biz. Hatta MSN de sohbet odalarında kız avı yaparmış bu Ayı Bora. Ben de ki şansa da çıka çıka müstakbel nişanlım, patronum Ayı Bora çıkmıştı. Hay ben böyle şansın içine tüküreyim.

— Ne o kal geldi Aylin, dedi yandan yandan sırıtarak Bora. Varya şeytan dedi kalk yüzünde morarmayan yerlere sen patlat iki tane de resim tamamlansın.

— Gelir tabii. Tabii gelir. Ben Faruk'u tanıdığımdan beri Ayı Bora'yı da tanırım yani hepimiz tanırız. Yan okulun genç öğretmeninin MSN adresini bulup çakma hesapla kızcağızı, tavladığını bilmeyen yok, dedim hırsla.

— Ooo en masumları. Lisede tam bir ... neyse işte baş belasıydım diyelim. Üç tane özel okuldan atılmıştım son şansım Farukların okuldu. Zaten beni kurtaran Faruk oldu. Dedemin baskılarından dolayı delirmiştim beni o dizginledi. İşte bu hikayeler dizginlenebildiğimden arta kalanların hikayesi. Hele üç kıza aynı anda aynı kafede randevu vermem vardı ki akıllara zarar. İddiayı ben kazanmıştım. Üçünün ruhu duymadan üçü ile de öpüşmüştüm deyince tuvalete gidip ağzımı çamaşır suyu ile yıkayasım hatta üstüne kusasım geldi.

— Yuh bir de bunu marifet gibi anlatıyor musun? Gerçekten lakabını bileğinin hakkı ile almışsın. Gerçekten. Peki Nilgün ile beni ne ara çözdünüz, dedim kollarımı göğsümde çapraz yapıp kaşımı havaya dikerken.

— Zor olmadı ki, dedi Bora gülerek. Faruk devam etti.

— Türkiye'ye dönünce beni aradı. Bizde o sıra Ankara'daydık biliyorsun. Nilgün'ü sordu ne yapıyor? Diye ben de iyi gel de tanışalım bir dedim. Sonra Peralto'yu devraldığını söyleyince ben de seni söyledim... Bora devam etti;

— Ne de olsa patronunum karizmam çizilsin istemedim. Bugün de kaçınca zor olmadı Nilgün'e gideceğini anlamak, dedi sırıtarak. Aman da aman çen atomumu parçaladın çen...

— Ben de seyahati iptal ettim sizden önce geldik, dedi Faruk kaşları havada.

Aman iyi b.k yediniz sanki size gelin diyen oldu Ayının arkadaşı Panda ne olacak sanki... diye için için söyleniyordum. Faruk;

— Ne o baldız hoşuna gitmedi sürpriz galiba, dedi.

— Yahu Faruk ben bu heriften...

— Hop hop o herif dediğin bugüne bugün senin nişanlın, dedi tek kaşını kaldırıp Bora.

— Yapma ya sahimi? Ben yüzük falan görmüyorum parmağımda. Üstelik daha sizinkiler beni anamdan istemediler yani sadece evlenme teklif ettiğin kızım, dedim gayet ukala bir şekilde.

— Bana bak Aylin bu çocuk oyuncağı değil öyle kafana göre...

— Sen benim yanımda kafana göre adam döverken iyi mi oluyordu ha? Diye bağırdım ayağa fırlarken ve hızımı alamayıp;
Yahu şirkette kimse bilmiyor daha. Öğrenmesinler kurallara ters diyen sen değil miydin? Şimdi ne değişti? Diye bağırdım tekrardan.

Sevmek Zamanı (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin