28.BÖLÜM

67.1K 2.9K 277
                                    

Ben lale, kafa hülyalar içinde, rüyalar aleminde eve geldim. Bulutların üzerinde geziyordum. İyi tamam güzel ama aniden yere çakılı verdim. Ben ne giyeceğim? İşte bir terazinin en can alıcı sorusu. Ben ne giyeceğim? Şimdi biz nereye gideceğiz. İlk randevuda ne giyilir?

Sonra aklıma geldi Siineem. Önce onu aradım.

— Efendim yengeciğim, dedi.

Ne diyecektim? Ben sessiz kalırken o gülmeye başladı;

—Hahahahah kaldın galiba. Aaa sen sitem etmeye mi aramıştın yoksa? Avucunu yala. İkinizde aşkla yanarken seyirci kalamazdım. Hem ağabeyime senden iyisini mi bulacağım? O mankenler tamam içlerinde iyiler de var Allah için ama bizim ki gidip en iyi peynirleri buluyordu. Amerika dahil. Şimdi bulmuş...

— Bir dakika bir dakika sen kafana ne zaman koydun bu işi? Diye sordum araya girip.

— İlk günden aklımdaydı. Ağabeyim seninle ilk karşılaştığı gün bize yemeğe geldi masada Aylin kustuk. O derece anlattı. Sonra bana muhtelif kereler telefon açıp anlattı. Artık seni görmeden tanıyordum. Ama en önemlisi ağabeyimi çok iyi tanıyordum o sana aşık olmuştu. Sonra şirkette seni görünce olur bu iş dedim. Şimdi söyle bakalım nasıl gidiyor? Diye sordu.

— Valla beni eve yolladı gömleğim rahatsız etti. Bir şey soracağım hep böyle kıskanç ve agresif midir kendileri? Yoksa bana mı denk geldi? Diye sordum.

— Ben ilk defa görüyorum bu yönünü. Yanında ki mankenler varla yok arası kıyafetlerle yanında arz-ı endam ederlerdi adam gururla taşırdı yanında. Ama bej elbiseyi bana yedirmeye kalktı siz Aydın'la gittikten sonra. Richard ile Tolga beni zor aldılar elinden, dedi gülerek.

— Ya biz bu akşam yemeğe çıkacakmışızda ben ne giysem? Diye sordum Sinem'e.

— Ya bak şimdi benim aklıma bir p.çlik geldi. Sabrını sınayalım şu ağabeyimin, dedi kirkirdeyerek.

— Yahu sen manyak mısın acaba? Beni niye okka altına atıyorsun acaba söyler misin? Dedim sesimi yükselterek.

— Ay dur bağırma kulağımın dibinde. Tövbe. Bak şimdi çok mini olmayan yırtmaçlı bir etek dolabında vardır.

— Evet vaar, dedim

— Hah şimdi onu giyi üzerine de böyle renkli bir kazak giyi ama kazak dediysem kazak gibi değil biraz frapan olsun dekolteli falan. Hah şimdi üzerine uzun bir manto giyin ki görmesin kıyafeti. O manto çıkınca bakalım yüzü ne şekil alacak. Ha bir de ne olur ona sinir oluyormuş ağzıyla yakalandı uzun topuklu bir şeyler giyi ne olursun, dedi yalvarırcasına.

— He he, dedim telefonu kapattım. Bu kızın benim nefes almamla ilgili sorunları vardı herhalde. Ben o dediklerini giyinsem adam oracıkta mantoyu üzerime giydirir beni gerisin geriye eve getirir o potansiyel var onda.

Nilgün'ü aradım. Buz gibi bir ses;

— Efendim, dedi.

— Canım arkadaşım, yoldaşım, akıl hocam...

— Yağcılarda inecek var. Gıcık. Sanki verdiğim akılları çok sallıyor da.

— Ya bak bildiğin gibi değil. Bak ben kabul ettim tamam mı. Bu akşam da beraber yemeğe çıkıyoruz. Ama ben ne giyeceğime karar veremedim.

— Diyosun. Sözümü dinleyecek misin peki? Diye sordu bu sefer de.

— Evet evet ne olursun yardım et, dedim yalvarırcasına.

— Benim nişanıma aldığın siyah mini elbise var ya. (Sanki görecekmiş gibi kafa mı salladım.)Hah onu giyi. Altına uzun çizmelerini giydin miydi her ortama uyarsın. Üzerine Niyazi Amcanın sana hediye ettiği mantoyu da giyersin süper.  Makyajını abartma saçlarını kabart, dedi sonra da ekledi.
Ama önce neler oldu bana onu anlat...

Sevmek Zamanı (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin