Bora Tekelioğlu'ndan
Sinem sabahın köründe malzeme alacağım diye tutturdu. Normal şartlarda benim bu işlerle alakam olmaz. Bu işler Amerika'da Richard ile burada da Aylin ile hal edebileceği şeylerdi ama firma ile anlaşma imzalamak ve kendi çizdiği bir takım aksesuarları yaptırmak istiyordu. Beni zorla çeke çeke götürdü.
Şirkete geldiğimizde Aylin yoktu. Yerinde, şirketin herhangi bir biriminde, üretimde, pazarlamada, muhasebede yoktu. Cebi kapalıydı ki sonradan ona verdiğim cep telefonunu masamda buldum.
Delirmek üzereydim. Sonra bilgisayarına iliştirilmiş notu buldum.
"Annenin beni istememesi bana dokundu...ELVEDA"
Bu neydi şimdi? Daha dün akşam konuşmadık mı biz bunu? Annemin istememesi bizi bağlamaz, demedik mi? Üstelik sırra kadem basıp gitmişti.
Önce aşağı indim. Sinirle bankoya yaklaştım.
— Hanımlar Aylin'i gördünüz mü? Diye sesimi kontrol etmeye çalışarak sordum. Ama sanırım başarılı olmadım çünkü iki kızda birden oldukları yerde zıpladılar. Üstelik betleri, benizleri attı. İsimlerini tam olarak hatırlamıyorum birisi başını yukarı aşağı salladı.
— Eee nerede peki? Diye bir daha sordum. Bu sefer diğeri;
— Anneniz sizi ziyarete geldi. Yaklaşık on dakika sonra beraber aşağı indiler ve Aylin Hanım bize bir şey demeden anneniz ile gitti, dedi. Beynim yandı. O an anneme telefon açmak istemedim çünkü kırmak istemiyordum. Ama annemin bundan haberi olmadığı için günün ilerleyen saatlerinde bana telefon açtı;
— Oğlum canım benim ne yapıyorsun? Diye sordu.
— Çalışıyorum anne işteyim. Ne vardı? Diye sordum bende buz gibi bir sesle. Umurunda bile olmadı o ses. Sormadı bile neden soğuksun? Diye.
— Akşama bize yemeğe gel çok özledim. Babaannene gittiğimizden beri şöyle uzun uzun görüşemedik, dedi. Zaten akşam ben gidecektim iyi oldu.
— Tamam gelirim. Babam nasıl? Diye sordum merakla.
— Aman iyi iyi. Arkadaşlarıyla briçe gitti. Akşam evde olur merek etme, dedi annem.
Nasıl merak etmem bana o ve Sinem arka çıkacak ki sen tek kalasın ve ne halt ettin itiraf edesin.
Bu arada tüm gün ne aradı ne de sordu vicdansız Aylin. Ne inat varmış şu kızda ne inat. Bu kadar sevmesem çekilecek dert değil kardeşim...
Gece bir şişe şarap aldım ve yemeğe gittim annemlere. Kapıyı görevli biri açınca anladım ki misafir var. Çünkü eğer misafir varsa evde annem gündüz gelen yardımcıları bırakmaz. Gece de yardıma kalırlar. Gece babamın şoförü eve bırakır onları.
Sinem otuz iki diş kasılmış vaziyette beni karşılamaya geldi. Fısıltıyla;
— Nerede kaldın be abicik yalandan sırıtmaktan çene kası yaptım halime baksana. Ruh hastası karı anneme şirin gözükmek için "Ben Sily'le tanıştım. Beni çok seviyor. Mutlaka Amerika'ya geldiğinizde sizi de tanıştıracağım" dedi. Annem de "Sağ ol kızım Bora beni tanıştırmıyor bir türlü" diye seni şikayet etti. Ben bu k.lt.ğı tanımıyorum, dedi sırıtmasını yüzüne daha çok yayarak.
— Hangi ruh hastası karı Sinem? Ne saçmalıyorsun? Dedim öper gibi yapıp kulağına fısıldarken.
— Aman yok mu senin şu Amerika'da ki kırığın. Hani seni bırakıp gitmişti de peşini bırakamamıştı. Obsesif hatun, dedi dişlerini sıkıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Zamanı (#Tamamlandı)
Genel KurguAylin Öz ünlü moda firması Peralto'da yönetici asistanı olarak çalışmaktadır. Niyazi Varol ilerleyen yaşına rağmen hala işinin başındadır. Biricik kızı şirkette başa geçmeyi reddedince şirketi devretmeyi düşünmeye başlamıştır. Peki Aylin bu durumda...