48.BÖLÜM

43.7K 2K 279
                                    

Kahveyi içer içmez izin istedi. Anne ve babası bir şey diyemediler. Arabaya bindik;

— Bora ne olacak senin bu öfke problemin? Diye sordum hırsla.

— Ya Aylin o video ne Allah aşkına. Yani yeni yetme ergenler gibi artist artist...

— Bora üstüne bindiğim motor pek çok arabadan pahalı bir motor. Yol söyledim ya kaymak gibi ortam ve hava şartları müsait olunca kendimi tutamadım. Ne var bunda? Bu senin toplum içinde bana bağırmanı gerektirmez, dedim sinirle.

— Ya Aylin sen beni hiç dinlemiyorsun ama...

— Ben seni bundan sonra bağırdığın hiçbir konuda dinlemeyeceğim. Ya insan gibi sakin sakin söylersin ya da ben kulaklarımı tıkar seni duymamazlıktan gelirim, dedim kollarımı göğüsümde çapraz yaparken.

— Aylin bak haklısın haksızsın demiyorum kabul yani yaptığım hata kavga da etsek annemlerin yanı da olmaz da seni öyle ön tekerleği havada motorun tepesinde görünce kendimi kaybettim, dedi çaresizce.

— Bora kaybetmeyeceksin. Sen nasıl bir iş adamısın ya her şeye herkese hödö hödö. Olmaz, dedim kollarımı çözüp iki yana açarken.

— Aylin benimkisi etkiye tepki canım. Sen bana böyle etkiler yapma ben de böyle tepkiler vermeyeyim. Maşallah sen benim tepkilerimi çeken paratoner gibisin, dedi sinirle.

— Yok yok sen öfkeni yönlendirecek bir Aylin bulmuşsun bana bağırıp çağırıp rahatlıyorsun. Acaba senin sevgi zannettiğin bu rahatlama hissi mi? Hani sıkılınca atıyorsun geçiyor, dedim sinirle.

— Aylin bak bence sen ciddi ciddi abartıyorsun ama. Şimdi her şey bitti sevgimden de mi şüphe ediyorsun. Özür dilerim oldu mu? Yaptığım tüm saçmalıklar için özür dilerim. Ben ilk defa birini bu kadar seviyorum ve sanırım ilk defa gerçekten koşulsuz sevildiğimi hissediyorum. Anladığım kadarıyla kaybetme korkusu bana böylesi saçmalıklar yaptırıyor. Ben çok özür dilerim, dedi elimi alıp öperken.

-- Bora ben de hayatımda ilk defa aşık oldum. Ben de yıllar sonra ilk defa bu duyguları yaşıyorum ama senin gibi bağırıp çağırmıyorum, kıskançlık krizlerine girmiyorum. Ne yapmak istediğini anlamıyorum, dedim sert bir dille.

-- Aylin benimle Amerika'ya gelir misin? Diye sordu bunca lafın üzerine. Anlayamadım. Amerika'ya gitmek neyi değiştirecekti ki?

-- Neden? Diye sordum. Yani Amerika'ya gidince her şey faklı mı olacaktı?

-- Bak aslında bu ne zamandır aklımda olan bir fikir. Beraber gidelim ve orada ki Bora ile tanış istiyorum sadece. Orada daha iyi bildiğim ortamda beni tanı, dedi gülümseyerek. O kadar içten gülümsüyordu ki "Saçma" diyemedim.

— Benim pasaportum bile yok biliyor musun? Dedim onun yerine. Hani boşver gibisine. Ama o;

— Hallederiz merak etme, dedi ve elimi daha bir sıkı tuttu. İtiraz etmedim. Akışına bıraktım.

Ertesi gün ben daha uyurken kalkıp gün almış pasaport için. Gerekli evrakları bastırmış. O gün bütün gün onlarla uğraştım. Pasaport başvurusu yapıldı. Sanki daha bir rahatlamıştı. Böyle nasıl desem sinirleri alınmış gibi dolaşıyordu ortada.

Pasaport ve vize işlemleri hallolur olmaz biletimizi aldı. Anneme telefon ettim. Amerika'ya gideceğimiz söyledim iş için gittiğimizi belirttim ama pek inandığını söyleyemem. En kötüsüde telefonda vedalaşmak oldu. Üç gün içersinde Amerika'ya gittik.

Tabii söylemesi kolay siz gelin bana sorun o gitme safhasını. Yaklaşık 12 saatlik bir uçuş bütün uçuş boyunca uçağın tüm camları kapalıydı. Hem korkudan (kolay değil okyanus geçiyoruz) hem de camların kapalı olmasından dolayı bütün uçuş boyunca uyudum. Aslında iyi de oldu uçaktan indiğimiz zaman oldukça dinçtim.

Sevmek Zamanı (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin