Usulca kollarından çıktım. Yüzüne baktım;
— Bora biz senin bu kıskançlığını ne yapacağız? Evlendikten sonra da böyle...
— Aylin bak ben haklısın. Yani bir psikologdan randevu aldım. Yani ben de nedenini merak ediyorum. Benim için de yeni bir durum. Amerika'da da arada yokladı kıskançlık. Nedenini öğrenmek istiyorum, dedi ellerini cebine sokarken.
— Ben aslında eve dönsem daha iyi olacak yani...
— Aylin yapma güzelim. Bu kadar sinirin üzerine ancak seninle uyursam toparlanabilirim. Kendimi çok yorgun hissediyorum. Ne olursun yatalım. Hadi canım beni sokaklara dökme gece gece, dedi ve elimden tutup beni yatak odasına götürdü.
Sabaha kadar huzursuz uyudum. Sabah alarm çalmadan kalkıp kendimi duşa attım. Kafamda bir sürü deli soru vardı. Dün gece ve bu gece ile ilgili.
Dün gece ne yaşanmıştı bu gece neler yaşanacaktı? Özellikle annem ve annesi arasında. İki çetin ceviz aralarında ise ben ve Bora kalacaktık. Sadece ve sadece babasına bir de tanımasamda anlatılanlardan yola çıkarak sağ duyulu olduğuna inandığım dedesine güveniyordum. Onlar orta yolu bulurlardı umarım.
Ben böyle düşünceli düşünceli hazırlanırken Bora'da uyanmış her zaman yaptığı gibi dirseğini yatağa koyup başını eline yaslayıp bana bakıyordu.
— Düşünme bu kadar. Her şey olacağına varır. Gel bana bir öpücük ver de günüm aydınlansın, dedi gülümseyerek.
— Asıl sen kalk hem bana öpücüğümü ver hem de hazırlan. Şirkete geç kalacağız. Üstelik ben bugün patrondan izin alacağım. Geç kalmayayım ki izin versin, dedim aynadan ona muzır muzır gülerken.
— Hıım patron yakınım olur rica ederim beni kırmaz. Ben sana izin alırım, dedi kollarını açıp bana bakarak.
— Bora kanıma girme ne olursun. Bak valla çok cazip duruyor yatak. Giripte çıkmayasım var. Beni kötü yola sevketme, dedim yanaklarımı şişirerek.
— Sen gel, ben seni sonra hizaya sokarım merak etme, dedi dayanamadığım gülümsemesi ile.
Yanına gittim sarıldı, sarıldım. Göğsünde öylece yattım.
— Bugün şu yataktan hiç çıkmasak. Akşam ki yemeği onlar kendi kendilerine yeseler. Ben böyle senin kollarında bütün gün yatsam, film izlesek, yemek yesek. Mesela sınırsız abur cubur günü yapsak, dedi kafamı kaldırıp yüzüne bakarken.
— Hiç öyle okulu kırıp kaçma planları yapan öğrenci gibi bakma yüzüme. Bu gece o yemeğe gideceğiz ve büyük aşkımızı onlarada göstereceğiz. Göstereceğiz ki bizi yargılamadan kabullensinler. Haydi bakalım Aylin Hanım şirket bizi bekler, dedi yorganı üzerinden atarken.
— Yani Bora duyanda zanneder ki ben geldim koynuna girdim. Sen çağırdın...
— Aylin periyot zamanı için hatırlat odaya kum torbası alacağım. Yoksa senin bu sinirin ve alınganlığın başka türlü çekilmez, dedi kaşlarını kaldırıp ellerini öne doğru almayayım der gibi uzatırken.
— Valla aşkım paket bu. Bana evlenme teklifi ederken tüm paketi isteyerek ettin. Şimdi...
— Seni bir öpeceğim ama işte hadi aşkım hadi aklımı alıyorsun zaten, dedi ve söylenerek banyoya girdi. Ben de arkasından gülüp makyajımı tamamlamaya giriştim.
Akşama giyecek bir şey aklıma gelmiyordu. Öğlen tatilinde alışverişe çıkmaya karar verdim. Ayakkabılarımı elime alıp salona geçtim. İnstada gezinirken geldi grand tuvalet giyinmiş ama suratı Salvador Dali tuvallerinden fırlamış gibiydi. Sürrealist ama detaylı. Tonlamalarsa inanılmaz derecede orantılıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Zamanı (#Tamamlandı)
General FictionAylin Öz ünlü moda firması Peralto'da yönetici asistanı olarak çalışmaktadır. Niyazi Varol ilerleyen yaşına rağmen hala işinin başındadır. Biricik kızı şirkette başa geçmeyi reddedince şirketi devretmeyi düşünmeye başlamıştır. Peki Aylin bu durumda...