Anneannem böyleydi işte. Annem de uzağa değil dibine düşmüştü. İlk annem almış gelmiş babamı tanıştırmaya. Teyzemler o zaman bekar da sanki Sedef Teyzem de Civan Eniştemle flört ediyormuş öyle hatırlıyorum. Annem şehir dışında okumuş, sonra Antalya'ya dönmüş falan ya böyle kendinden çok emin tanıştırmış babamı. Rahmetli Behçet Dedem sakin adam, alttan almış babama sıcak davranmış.
Ama gel gör ki heyhat anneannem babamın önce tipine laf etmiş. Babam uzun boylu, yapılı diye. Sonra biz seni gurbete git diye mi okuttuk diye tutturmuş. En sonunda rahmetli dedem dayanamamış araya girmiş de susmuş.
Tabii babama hep surat etmiş. Babamda dayanamayıp sormuş;
"Neden beni istemiyorsunuz?" Diye. Anneannem yüzüne bakmış;
"Kızımı alıp benden uzağa götüreceksin." Demiş direk. Babamda bunun üzerine;
"Ama çok mutlu edeceğim" demiş. Anneannem durmuş, susmuş sonrada;
"Siz mutlu olacaksınız ama ben mutsuz" demiş arkasını dönüp mutfağa gitmiş.Zeynep Ablamın kocasına yaptıklarını saymıyorum bile. Harun Ağabey Allah'tan geniş adam hiiç üstüne bile alınmadı. Ama işin enteresan yanı Sedef Teyzemin gelini Ayşin Ablaya gık demedi. Kızın gözünün içine bakar hep. Ben sordum "Neden?" Diye bir keresinde de "Benim de el kapısında kızlarım var. Ne ekersen onu biçersin. Ben ona iyi davranıyorum ki benim kızlarımada iyi davransınlar" dedi kendinden emin.
"Ee ama damatlara kötü davranıyorsun. Erkek torunların var evli ya onlara kötü davranırlarsa" dedim gülümseyerek.
"Adam olsunlar kendilerini saydırsınlar, sevdirsinler. Bizim toplumda kadın olmak zor zanaat. Erkekler kendilerini bir şekilde sevdirir olmadı saydırır ama kadın dediğin gün gelir ağzınla kuş tutsa yaranamaz. Bizim toplumun geçmişten gelen, değiştiremediği yapısı bu" dedi gözleri dolu.
Haklıydı. O yaşına kadar neler görmüş neler geçirmişti kim bilir? Benim dedem onun gözünün içine bakar, ağzından çıkanı emir telakki ederdi ama rahmetli kaynanası az çektirmemiş ona. Annemlerin yanında anlatmazdı pek "Babaannelerine düşman olmasınlar" diye ama yaşlanınca bize bir iki ağzından kaçırmıştı işte.
Tabii bir de çevreden duydukları var. Gördükleri var.
Annem anlatırdı yan komşuları karısını dövermiş. Dedem kaç kere kapısına gitmiş kadını kurtarmış. Adamı çekmiş kenara konuşmuş. Üç gün bilemediniz beş gün sonra adam yine bildiğini okuyormuş. En sonunda dedem dayanamamış anneanneme "Sen konuş hanımıyla boşansın olmuyor böyle, günah" demiş. Annem konuşmuş "Ya öldürecek en sonunda ya da sakat bırakacak. Al çocuklarını git ailenin evine" demiş. Kadında "Ben de isterim ama nereye gideceğim. Anam almaz, babam almaz geriye. İyi kötü başımın üzerinde bir çatı, başımda biri var" demiş. Allah'tan dedemin başı belaya girmeden taşınmışlarda bizimkilerde kurtulmuşlar. Bu bizim bildiğimiz, kim bilir bilmediğimiz neler var geçmişinde.
Şimdi sırada benim kocişim var ifadesi alınacak. Mualla Sultandan kaçış yok maalesef. Ben kuzenleride çağırayım dedim ama kabul etmedi. "Araya kaynatamazsın, herkes payına düşeni aldı sıra onda", dedi. Sustum. Sonuçlara razı geldim.
Sabah kahvaltıdan sonra geldi Bora. Spor bir takım giyinmişti, kravatı yoktu, gömleğinin üstten iki düğmesi açıktı. Gayet havalı küpesini de takmıştı.
Elinde üç tane çiçek ve iki kutu vardı. Bir tane mavi orkide, bir buket fulya ve beyaz papatyalar. Kapıyı ben açınca içinde pasta olduğunu düşündüğüm pastane kutusunu ve fulyaları bana verdi. En sevdiğim. Papatyalar annemindi sanırım, orkideyi de anneanneme almıştı. Gösterişli tam onun sevdiği gibi.
Anneannem bu yaşında hala süslüydü. O gelecek diye akşamdan saçlarını sarmış, sabahleyinde en güzel kıyafetlerini giymişti. Galiba kokoşluğumuz ondan bize yadigardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Zamanı (#Tamamlandı)
Ficción GeneralAylin Öz ünlü moda firması Peralto'da yönetici asistanı olarak çalışmaktadır. Niyazi Varol ilerleyen yaşına rağmen hala işinin başındadır. Biricik kızı şirkette başa geçmeyi reddedince şirketi devretmeyi düşünmeye başlamıştır. Peki Aylin bu durumda...