Biz geldikkk . Aslında daha geç yazacaktım fakat artık sizi bölümsüz bırakmak istemedim . Ayrıca bölümün sonunda önemli bir duyuru olacak . Neysem hadi okuyun bakalım. İyi okumalar . 🌹
Bölüm şarkısı ; Her şey sensin
*******
Bir hayatta başınıza en fazla ne gelebilir ki ? En fazla aldatılır ya da terk edilirsiniz ve bunun acısını çekersiniz. Ama ben şuan bu örnek verdiğim olayların on mislini yaşıyorum. Kendime bile itiraf edemiyorum ama sanırım şuan yaşıyor olmayı istemezdim . Yürüyemeyen , sevdiği adamın şefkatine ihtiyacı olan aciz bir kızdım . Ama büyük bir sorun vardı ki o da Ateş'in benim ona ihtiyacımın oluşundan daha da bana ihtiyacı oluşuydu . Ne yazık ki geldiğimden beri onu hiç görememiştim ve de onu çok özlemiştim. Birtek özlemek değil, nasıl olduğunu da çok merak ediyordum.
Dün hastaneye gelmiştim ve pek çok ameliyat olmuştum. Ameliyatlardan sonra uyandığımda ise hayatımın şokunu yaşamıştım. Bugün ise boş boş yatıyordum. Daha 2 hafta daha buradaydım. Gözetim altında tutulmam gerektiğini söylemişlerdi .
Ateş komadaydı. Öylece yatıyordu. Sadece yatıyordu. Nefes almaktan başka yapabileceği hiçbir şey yoktu . Peki ben ? Ben ne yapabiliyordum ? Bende sadece nefes alıp veriyordum. Artık yürüyemiyordum. Konuşmaktan nefret ediyordum diyebilirdik . İnsanlar bana soru soruyordu sürekli. Konuşmak istemiyordum . Cevap vermeyi elbette bende isterdim ama ağzımı açtığım anda içimden ağlamak geliyordu. Bağırmak ve ağlamak.
Ben artık bom boştum . Yürüyemeyen, konuşamayan , yemek yemekten bile aciz bir insandım. Ağzımı açmak içimden gelmiyordu ve bunun yüzünden yemek de yiyemiyordum . Bunu asla istemezdim ama olmuyordu . Bu olanların hiçbiri olsun istemezdim ama benim yüzümden olmuştu. Önce Doruk'la yakın arkadaş olmuştum, daha doğrusu ben öyle sanıyordum. O benim tanıdığım Doruk değildi. O , eskiden böyle birisi değildi. Şimdi bambaşka ve iğrenç bir insana dönüşmüştü.
Ben böyle içimde kendim ile kavga ederken hastane odamın kapısı açıldı. Içeriye giren kişi ile gözümden bir damla yaş aktı. Pis Doruk odama kadar gelmiş iğrenç iğrenç gülüyordu. Bu kabul edilemezdi . Onu kimseye söylemezsem o bize daha çok zarar verecekti. Şimdilik susmak zorundaydım. Çünkü şuan tek başımaydım. Ateş yoktu. Ayrıca da savunmasızdı . Zeynep ise bir defile de mankenlik yapacağı için İstanbul'daydı . Şimdilik susacaktım. Ama sadece şimdilik.
"Ah Begüm. O gün sizi orada bırakıp gittiğim için özür dilerim. Beş dakika geç gitseydim yanınızda olabilecektim. Kendimden nefret ediyorum. Seni koruyamadım, affet beni Begüm!" Dedi Doruk ve bana doğru yaklaşmaya başladı. O bana yaklaştıkça aklıma olanlar geliyordu. Ben şuan onun yüzünden yürüyemiyordum. O bana yaklaştıkça ben daha da çok ağlıyordum. Babama baktım ve kafamı sağa sola salladım. Babam anlamış olacak ki Doruk a seslendi.
"Begüm zor şeyler yaşadı Doruk. Ona şimdilik kimse yaklaşmasa iyi olur. Gel biz ikimiz konuşalım dışarıda. " dedi babam ve Doruk 'la dışarı çıktı. Tam o sırada ablam odaya girdi. Benim kahve aşkımı bildiği için kahve almaya kafeteryaya inmişti. Belki kahve içerim düşüncesi ile gitmişti ama ben ne kadar seversem seveyim içmeyecektim. Kahve içmeyi elbette reddetmezdim fakat şuan canım hiçbir şey istemiyordu.
"Hadi bakalım hanımefendi. Hemen iç şu kahveyi . İçmezsen kafandan aşağıya dökerim !" Diye tehditler savurdu ablam . Ona baktım ve kafamı sağa sola salladım.
"Beni delirtme Begüm! Eğer iyileşmek istiyorsan bir şeyler yemen içmen lazım. Senin Ateş 'e destek olman gerekmez mi ? " dedi . Daha sonrada dediğinden pişman olmuş gibi kendi kendine konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN
Mystery / Thriller******* "Siz hiç bu hayatta en güvendiğiniz insan tarafından öylece sokağa atıldınız mı? Hayır hayır, bu öyle ortada bırakılmak gibi bir şey değil. Hiç, kendi evinizin balkonundan aşağıya atıldınız mı? Peki hastane odasında uyandığınızda size başka...