Kirli, motoruna doğru yürürken üzerine dayanmış birini gördü. Biraz daha yaklaştığında Don Juan'ın kollarını göğsünde birleştirmiş ve sırıtarak kendisini beklediğini fark etmişti.
" Sivas he. Çok yaratıcı. "
" Biz de yedik teyzemin evladı "
Sahra ise garajdaki kolona aynı şekilde yaslanmış gülümsüyordu.
" Nenem işte. Biliyorsunuz dedemle sürekli didişiyorlar."
Sahra pozisyonunu hiç bozmadan
" Hı hııı" dedi. Sondaki ı'yı imali bir şekilde uzatmıştı." Neyse gençler uçağı kaçırmak istemiyorum. Vedalaşmaya geldiniz öpüyorum ikinizi de "
Don Juan Çetin yerdeki çantayı omzuna aldı. Kirli'nin yanına gelip kulağına " Tek başına o p.çi tekmelemeye izin veremem. Baykuş benim de ailem. Ve biz ailemizi kollarız adamın " diye fısıldadı.
Kirli'nin yüzü allak bullak olmuştu. Nereden anlamıştı ki Don Juan?
Motoru çalıştıran Don Juan Çetin, Sahra'ya baş parmağıyla onay işareti verdikten sonra " Atla" diye bağırdı Kirli'ye.
" Ya bir dur sen nereye? Nenem beni bekliyor seni değil."
" Yav he he. Atla hadi dış hatlara geç kalacaz. "
Sahra' nın gülümsemesi daha da yayılmıştı yüzüne. Kirli'ye sıkıca sarılıp " Bizim kız yalnız kalabilecek olsa ben de gelirdim Neneni görmeye. " dedi. Omzuna sıkı bir yumruk atıp " Benim içinde çakın ağzına " diyerek tekrar yaslandığı kolona geri döndü.
Yer: Atatürk Hava Limanı/Yeşilköy
Mevcut konum: Tuvalet
Kirli ve Don Juan Çetin ellerindeki kimliklere uygun bir şekilde hazırlandılar. Çetin her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüp hazırlıklı gelmişti. Ikisi için de kusursuz bir şekilde kimlik ve pasaportlar ayarlamıştı.
En Büyük şansları John'un tatil amaclı şu an Avrupa'da olmasıydı. Aksi takdirde bu kadar hazırlıksız bir şekilde Amerika'ya gitmeleri mümkün değildi.
Gri Baykuş'un açık olan bilgisayarından John'un paylaşımlarını takip etmişler ve Hırvatistan'da olduğunu görmüşlerdi. Şimdiki hedefleri Zagrep'te turistik gezi yapan John danasını tatil ayarladığı güne lanet okutmak olacaktı..
Tuvalete girerken karşılaştıkları temizlik görevlisiyle çıkışta yeniden karşılaştılar. Tabii o kadar ustaca kılık değiştirmişlerdi ki adam bu karşılaşmanın ilk karşılaşma olduğunu sanıyordu. Ikisi de Don Juan Çetin'in ayarladığı Alman kimliğine kusursuz bir şekilde bürünmüştü.
Cepli pantolonları, arazi botları ve sırt çantalarını kırmızı bandanalarla tamamlamış, elbette tipik Alman sarı saçlarını ihmal etmemislerdi. Kirli bu durumdan pek memnun değildi. Rastali ve uzun sarı saçların arasına serpiştirilmiş boncuklar onun pek tarzı değildi.
" Neden italyan ya da ispanyol olmadık ki? Hayır yani tüm Almanlar hippi gibi mı dolaşıyor? Bu saç ne deyzemin evlâdı? Bu saç nedir Allahın aşkına?"
" Çekiştirme lan! Kopup elimizde kalacak şimdi. Ayrıca unutma biz Türk değiliz. Ne diye Türkçe bağırınıyorsun?"
Kirli sesini biraz daha alçaltarak " Sanki Almanca konuş deseler konuşabilecem! Türkçe dışında lisan mı biliyorum? Ben ne güzel adam gibi gidip halledecektim. Takıldın peşime b.k var sanki" diye sitemine devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKİB-İ ŞAHANE
FantasyEski masalların modern uyarlamalarını sever misiniz? Bu hikâyede Kendini Robin Hood diye tanıtan gizemli bir liderin İstanbul ekibinin hem komik hem de aksiyon dolu maceralarını okuyacaksınız. Aslında kendileri bile birbirini tam tanımayan 4 kişi...