29.BÖLÜM

841 27 0
                                    

Sabah uyandığımda gülümseyerek telefonuma baktım. Tahmin ettiğim gibi günaydın mesajı yazmıştı. Hızla mesajına cevap verip yatağımdan kalktım. Üzerimi değişip çantamı alıp evden çıktım. Merdivenleri hızla inip apartmandan çıktım.

Kulaklığımı takıp en sevdiğim müziği açtım. Derin bi nefes alıp gülümseyerek yürümeye başladım.

Bi anda belime dolanan eller kollar ile irkildim.

Sıcak nefesini tenime üfleyip

"Bensiz nereye gidiyorsun sevgilim?" Diye sordu. Gülümseyerek cevap verdim.

"Sensiz olan her yol bana çıkmaz." Dedim. Cihan gülümseyip geri çekildi. Yüzümü ona döndüğümde sıkıca bana sarıldı bende karşılık verdim.

Geri çekildiğimde

Cihan

"Gidelim mi?" Diye sordu. Başımı olumlu anlamda salladım. Cihan ellerimizi birleştirip gülerek yürümeye başladı. Bende onun gibi yaptım.

Şu kısacık zamanda ani bi şekilde hayatıma girip kalbime taht kurmuştu. Bir gün böyle el ele olacağımızı hiş düşünmemiştim. Hayatımın anlamı olacağını onsuz mutsuz olacağımı onu bu kadar çok seveceğimi hiç düşünmemiştim.
Oysa bizim aramızdaki tek şey nefretti ama şimdi ikimizde birbirimizi çok seviyoruz.

Bi anda durdum. Cihan merakla gözlerime bakıp

"Ne oldu?" Diye sordu. Derin bi nefes verip

"Okula gitmeyelim" dedim. Cihan şaşkınca yüzüme bakıp

"Neden?" Diye sordu. Gülümseyerek cevap verdim.

"Seninle vakit geçirmek istiyorum" dedim.

Cihan sırıtarak sıkıca bana sarıldı

"Bana böyle şeylerle gel sevgilim." Deyip geri çekildi. Gülümsedim gülümsedi.

Tekrardan ellerimizi birleştirip

"Sen yeter ki iste ben her zaman her an senin yanında olurum" dedi. Tebessüm ettim.

Onu sevdiğim için asla ama asla pişman değilim. O sevilmeyi gerçekten hakediyor.

...

Cihan elindeki taşı denize fırlatıp

"Seni sevmek hiç istemedim" dedi.

Zorla yutkunup

"Neden?" Diye sordum. Cihan ellerini saçlarından geçirip

"Benim dünyam karanlık benim hayatım acımasız. Sen benim dünyamda yapamazsın. Bu yüzden seni sevmek istemedim çünkü sen çok masumsun benim dünyam kirletir seni" dedi. Burukça gülümsedim.

Cihan kolunu omzuma atıp beni kendine çekti başımı göğsüne yaslayıp derin bi nefes aldım.

"Peki ne değişti?" Diye sordum.

"Seni kaybetmekten korktum. İleride keşke dememek için hislerimi sana söyledim."

"Peki beni ne kadar seviyorsun?"

"Sevgimin bi ölçüsü yok. Ben ölçüsüz severim. Zaten dengesizin tekiyim. Aşkta da öyleyim. Ya çok severim ölümüne yada hiç sevmem. Ben seni çok seviyorum ölümüne senin için canımı verecek kadar. Belki şu an bana inanmıyorsun. Süslü laflar söyleyerek seni kandırmaya çalıştığımı düşünüyorsun. Ama inan bana öyle değil dediklerimde çok samimiyim. Ben seni her şeyden çok seviyorum." Dedi.

Derin bi nefes alıp

"Mesela benim için bu kötü işleri bırakır mısın?" Diye sordum.

Cihan derin bi nefes verip

"Bırakamam. Dedemin intikamını almadan bırakamam. Ama sana söz dedemin intikamını alayım bırakacağım. Çünkü gelecek senin ve çocuklarımın sıkıntı çekmesini istemiyorum" dedi. Gülümsedim.

"Cihan ben seninle her şeye varım." Dedim.

Cihan gözlerimin içine bakarak

"Ölüme de var mısın?" Diye sordu. Tereddüt etmeden

"Varım" dedim.

Cihan derin bi nefes alıp verdi.

"İkra eğer bir gün bana bir şey olursa sakın ağlayıp kendini mafetme güçlü ol her zaman olduğun gibi" dedi. Kaşlarımı çatıp

"Cihan böyle şeyler söyleme sana bir şey olmayacak" dedim. Cihan başını iki yana sallayıp

"Ben öylesine diyorum zaten ama sen bana söz ver. Hayatıma kaldığın yerden devam edeceksin sanki beni hiç tanımamış gibi beni sevmemiş gibi" dedi. Başımı iki yana salladım. Bu saçmalıktı. Benden bunu istemesi koca bi saçmalıktı. Onu çok severken nasıl sevmemiş gibi hayatıma devam ederdim.

Hem ortada bir şey yokken neden böyle konuşuyor ki?

"Cihan bir şey yok değil mi?" Diye sordum. Cihan gülümseyerek

"Elbette yok ben öylesine dedim" dedi. Derin bi nefes verdim.

Ben onsuz yaşayamazdım. Bu kısa sürede ona çok bağlandım.

...

Ölüyorum desem kılını kıbırdatmayacak bi dostum var. Böyle dost kimseye nasip olmaz. Dünyada tek maşAllah

Sinirle

"Mira beni oraya getirtme ver kumandayı" diye cırladım. Mira göz devirip

"Kulaklarım kanadı" dedi. Omuz silkip

"Benimde anam ağladı" dedim. Mira bi kaşını kaldırıp

"Ne alaka?" Diye sordu. Biraz düşündükten sonra

"Öylesine dedim takma kafana" dedim. Mira göz devirip 1001'inci kez kanalları baştan gezmeye başladı. Daha fazla bu işkenceye dayanamayıp ayağa kalktım.

Salondan çıkarken

Mira

"Bana su getirsene" dedi. Hızla ona dönüp

"Az yede kendine mahalcı tut" dedim ve salondan çıktım. Hızla kolidoru yürüyüp odamın kapısına geldim.

Tam kapıyı açacakken zil çaldı. Derin bi nefes alıp kapıyı açmak için hızla koştum. Çünkü Mira'ya devam kırk yılda kalkar o koltuktan onun için kendim açayım daha iyidir.

Zil susmak bilmeyince bıkkınca nefes verip kapıyı açtım

"Ne var ne? Patladın mı?" Diye bağırdım.

"Ben hep sabırsızdım." Dedi. Bakışlarımı yüzüne çevirdim. Yüzümde tebessüm belirdi gelmişti. Yıllar sonra karşımdaydı.

Sizce kim geldi?

Sizinde sizi deli edip sinirlendiren bi dostunuz var mı?

Hangi karakteri kendinize daha yakın hissediyorsunuz?

Hadi yoruma

Yeni bölümde görüşmek üzere öpüldünüz 😙😙😙😙

Soğuk Tehlike!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin