42. BÖLÜM

597 17 13
                                    

Derin bi nefes alıp gözlerimi yumdum.

"Bu şehir sensiz çok sessiz" duyduğum sesle gözlerimi açıp Cihan'a baktım. Cihan yanıma oturup

"Senin olmadığın gecelerde bile ben sana sığındım" dedi. Anlamsızca gözlerine baktım. Cihan gülümseyerek

"Sen benim en büyük belam ve en büyük korkumdun. Ben aşktan ne kadar kaçmak istesemde sana teslim oluyordum. Biz sevgiliyken sen benim aklımı karıştırıyordun ve bu durum benim sinirlerimi bozuyordu. O yüzden kaçmak istedim. Sen beni değiştiriyordun. İçimde benim bile bilmediğim bi Cihan'ın ortaya çıkmasını sağlıyordun. Bu yüzden nefret ettim senden." Deyip gözlerimin içine baktı.

"Neden?" Diye sorabildim sadece. Dün olanlardan bahsediyordum ve Cihan'da bunu anlamıştı.

"Dayanamadım dayanamazdım" deyip sustu bende sustum. Dün ve bugün ki Cihan hiç tanımadığım bi Cihan'dı.

"İkra ben senin bir türlü kurtulamadığın bi tehlikeyim sende benim kaçamadığım belamsın" dedi. Alaycı bi gülüşle

"O sert tehlike olmasın?" Dedim. Cihan gülerek başını salladı ve

"O zaman o da tatlı bela olsun" dedi bu sefer ben gülümsedim. Bu tatlı belanın ve sert tehlikenin hikayesiydi. Yer mekan belirtmezsizin acı ve nefretle doluydu.

Cihan gözlerimin içine bakıp

"İkra ben seni gerçekten seviyorum" dediğinde kalbim duracak gibi hissettim. Onca zaman bu sözleri duymak için bekleyip hiç ummadığım bi anda duymam tuhaf hissettirmişti.

"Bi şey demeyecek misin?" Diye sorduğunda kaşlarımı çatıp

"Ne dememi istersin" dedim. Cihan muzipce sırıtırıp

"Valla şöyle bende seni seviyorum olur. Sana deliler gibi aşığım olur. Valla olur yani" deyince gülmemek için kendimi zor tutup sert bi ifadeyle

"Kaçtı o tren Cihan bey şimdi el salla ardından" deyip ayağa kalktım. Cihan kolumdan tutup kalktığım yere geri oturtup kulağıma eğilerek

"O tren kaçtıysa geri döndürmesini biliriz. Malum bize el sallamak yakışmaz" deyip kalktığında öylece arkasından bakakaldım...

...

"Senin gibi odundan başka bi şey beklenmezdi zaten" deyip sandalyeye oturdum.

"Ya ekmekler yandıysa benim suçum ne?" Dediğinde omuz silktim. Bi ekmeği kızartmayı bile becerememişti. El mecbur önümde duran çayla kahvaltımı yapacaktım. Çaydan bi yudum aldığımda Cihan konuşmaya başladı.

"Çok güzelsin" dediğinde istifimi bozmadan.

"Güzel felan değilim" dedim. Cihan başını iki yana sallayıp

"Hayır güzelsin" dedi. Kaşlarımı çatıp

"Sende..." deyip durdum. Cihan hevesle

"Bende..." dediğinde umursamaz bi tavırla

"Ayısın" dedim. Cihan gülümseyerek

"Olsun senin ayın olayım koymaz bana" dediğinde zorla yutkundum. Derin bi nefes alıp

"Benim ayım felan değilsin" dedim. Cihan umursamaz bi tavırla

"Olsun sen benim güzelimsin" dedi. Derin bi nefes alıp çayımı içmeye devam ettim.

Cihat'tan Devam...

Sinirle bakışlarımı kamera kayıtlarına çevirdim. Gözümün önünden İkra'yı alıp gitmişti ve ben hiç bi şey yapamamıştım. Sinirle bilgisayarı kapatıp masanın üzerinde duran İkra'nın resmini elime aldım. Öyle kolay değildi onu benden almak. Çocukluğumdan beri neyi seversem onu benden almıştı ama bu sefer buna izin vermeyeceğim. İkra'yı benden almaya gücü yetmeyecek. Benim adım Cihat'sa İkra'yı ona yar etmem.

...

Gece midir insanı hüzünlendiren? Yoksa insan mıdır hüzünlenmek için geceyi bekleyen?

Bu hayatta kimse masum değildir. Herkesin bi günahı vardır ve onlarında bir çok günahları var. Cihan için sevmek en büyük günahken İkra için sevmek en büyük ilaç Cihat için sevmek ise ölmektir.

Cihat gözlerini resimden çekip sinsice gülümsedi. O bu sefer kaybeden değil kazanan olacaktı Cihan ilk ve son kez yenilgiyi tadacaktı.


Ne yazacağımı pek bilmediğim için uzun bi süredir yazamadım ama sonunda yazacak bi şeyler bulup hemen yazdım. Umarım beğenirsiniz. Bu arada yeni hikayem olan Oyunun Parcaşı adlı hikayeme bakarsanız sevinirim.


Soğuk Tehlike!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin