11.BÖLÜM

1.1K 50 2
                                    

Kutay beni fark edince ciddi bir şekilde yüzüme bakıp

"İkra umarım sana anlattıklarımı Cihan'a anlatmamışsındır" dedi. Sertçe yutkunup gözlerinin içine baktım.

"Hayır anlatmadım" dedim. İlk defa yalan söylüyordum ama mecburdum. Belkide kendimi mecbue hissediyordum. Ama bir keren söylemiştim artıkın bu yolun geri dönüşü yoktu.

Kutay tebessüm edip

"Buna sevindim. Zira söylemiş olsaydın canını yakmak zorunda kalabilirdim ve inan bana bu benimde canımı yakardı." Dedi. Gözlerimi devirdim. Beni resmen tehtid ediyordu.

Kutay gülümseyerek devam etti.

"Yani senin gibi masum bir insanın canını yakmak asla istemem" dedi. Sinirle dişlerimi sıktım. Hiç düşünmeden masum bir insanın  canını yakmak için plan yapan adam benim canımı yakmak istemediğini söylüyordu. Gerçekten inanılacak gibi değildi.

Kutay gülerek

"Ben gideyim artık" dedi ve hızla yanımdan uzaklaştı. Bende koşarak apartmana girdim ve evime gittim. Odama girip kendimi yatağıma bıraktım.

Kutay sandığım kadar iyi birisi değildi. Hem masum bir insanın canını yakmak isteyen birisi nasıl iyi olabilirdi? Gerçekten aptaldım. Onun iyi birisi olduğunu düşünmekle aptallık etmiştim.

Cihan kadar olmasada o da kötü birisiydi. Hem zaten eskiden Cihan'ın en yakın arkadaşı ve ortağı değil miydi?

İyi birisi olması imkansızdı.
Elbette iyi birisi değildi. Sonuçta o da pis işlere bulaşmış birisiydi.

Başımı iki yana sallayıp uyumaya karar verdim. Uyursam olanları unuturdum. Uyumak en güzeliydi. Uyumalıydım.

Kapının çalmasıyla gözlerimi açıp yatağımdan kalktım. Hızla kapıyı açtığımda Mira ve Cemal'i görmemle duraksadım. Mira içeri geçerken Cemal bana gülümseyip

"Yarına görüşürüz" dedi ve gitti. Bende kapıyı kapatıp salona geçtiğimde Mira

"Saat geç olduğu için tek gelmemi istemedi o da benimle geldi. Seni rahatsız etmemek için eve girmedi ve arkadaşlarının yanına gitti" dedi. Başımı aşağı yukarı sallayıp. Kendimi koltuğa bıraktım.

Mira heyecanla

"Eee konuştun mu Cihan'la?" Diye sordu. Omuz silkip

"Hayır konuşamadım" dedim. Mira göz devirip telefonunu eline aldı.

Biraz zaman geçtikten sonra Mira ayağa kalkıp gülerek zıplamaya başladı.

Şaşkınca Mira'ya bakıp

"Ne oldu?" Diye sordum. Mira kahkaha atarak

"Mert takip isteğimi kabul etmiş ve beni takip etmeye başladı" dedi. Şaşkınca zıplamasını izlerken istemsizce gülümsedim.

Ufak bir şey bile Mira'yı böylesine mutlu ediyorsa Mert'in onu sevmesi onu dünyanın en mutlu kadını yapar.

Umarım Mira'nın Mert'i çok sevdiği gibi Mert'te Mira'yı seviyorduk. Aksi taktirde dostumun üzülmesini istemiyorum. Şu an kendini baya kaptırmış durumda. Eğer Mert onu sevmiyorsa bu durum Mira'yı yıkar. Belkide bir daha aşık olmaz ve kalbini kapatır. Bunun olmasından gerçekten çok korkuyorum.

Bir an hüzünle Mira'ya baktım. Umarım her şey istediği gibi olur. Umarım Mert'te onu seviyordur.

...

Sabah erkenden kalkıp okulun bahçesinde buluştuk.

Otobüse binip kamp alanına gitmeye başladık.

İki gün tatilimiz vardı ve bu kamp olayı iyi olmuştu. Umarım sorunsuz bir hafta sonu olur.

Yanımda oturan Mira'ya baktığımda telefonunda Mert'in resimlerine bakıp gülümsüyordu. Onu mutlu görmek beni mutlu etsede Mert'in onu sevmeme ihtimali beni üzüyordu. Eğer öyle bir şey olursa Mira yıkılırdı. Umarım öyle bir şey olmazdı.

İki saatlik yolculuktan sonra mola vermiştik. Herkes yavaş yavaş otobüste indiğinde biz indik.

Temiz havayı içime çekip gülümsedim.

Biraz dinlendikten sonra otobüse geri bindim. Mira Mert'in yanına oturmuştu. Kaşlarımı çatarak yerime oturdum. Gözlerimi kapatacağım sırada Cihan yanıma oturdu. Şaşkınca ona baktım.

Cihan

"Eee arkadaşın benim yerime oturmuş bende mecburen onun yerine oturdum" dedi. Bıkkınca oflayıf kulaklığımı kulağıma takıp başımı cama yasladım.

Biraz zaman geçtikten sonra kulaklığım kulağımdan çekilde başımı camdan çekip Cihan'a çevirdiğimde kulaklığımı kulağına takmış sırıtarak bana baktı

"Reymen ha güzelmiş" dedi. İstemsiz sırıttım.

Cihan sırıtarak kısık bi sesle

"Derdim olsun kadehler dolsun ben kaybederken azrail seyre dursun" dedi ve içten bir gülümsemeyle güldü.

Cihan'ı ilk defa içten gülerken görüyordum. Ve gülüşü çok güzeldi. İnsanı istemsizce gülümsetiyordu.

Gülerek başımı tekrardan cama yasladım.

Biraz zaman geçtikten sonra omzumdaki ağırlık ile bakışlarımı Cihan'a çevirdim. Başını omzuma koymuştu.

Masumca uyuyordu. Uyurken asla o soğuk ve sert Cihan'a benzemiyordu. Çok masum görünüyordu sanki kalbinde hiç kötülük yoktu sanki dünyanın en iyi adamı gibiydi. Ama aslında kötü duygusuz ve sertti.

Ama uyurken bambaşka birisiydi.

Acaba Cihan'da özünde iyi birisi miydi?

Hayat şartlarımı onu kötü olmaya zorlamıştı.

Belkide o da bu durumdan memnun değildir.

Belkide o da kötü olmak istemiyordur ama zorundadır.

Tebessüm ederek yüzünü inceledim. Kısık bi sesle

"Gerçek Cihan hangisi? Şu an masumca uyuyan dünyanın en iyi adamı gibi duran Cihan mı? Yoksa. Sert acımasız ve kötü olan Cihan mı? Gerçek Cihan kim?" Diye sordum. Tabikide cevap vermedi.

Ama beynimde bu sorular dönüp duruyordu. Ve bir karar verdim. Eğer düşündüklerim doğruysa ben o masum Cihan'ı ortaya çıkartacaktım. Kötülükren arınıp iyi birisi olmasını sağlayacaktım.

Yine kısık bir sesle

"Sana söz veriyorum. Kalbindeki iyi adamı ortaya çıkartıp seni o kötü dünyadan kurtacağım" dedim ve gözlerimi yumdum....

Lütfen bu bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorum olarak yazın.

Soğuk Tehlike!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin