38.BÖLÜM

650 22 25
                                    

Cihan'ın gözlerinin içine bakıp zorlukla nefes aldım.

"Çok yanılıyorsun Gara bey o kalp artık size ait deği" deyip adım atacakken kolumdan sertçe tutup kendine çevirdi. Sinirle soluyordu. Gözlerimi gözlerine diktim. Neydi bu öfkenin sebebi? Yoksa kıskançlık mı? Hiç sanmıyorum. Cihan ve beni kıskanmak imkansız bi şey. Peki ama neden böyle davranıyor?

Gözlerini gözlerimden bir an bile ayırmadan.

"Sana dokunmasına izin verme!" Diye tısladı. Kaşlarımı çatıp

"Neden izin vermeyeyim ki? O benim sevg..." işaret parmağını dudağımın üzerine koyup konuşmamı engelledi. Derin derin nefes alıp veriyordu. Öfkesini dizginlemeye çalışır gibi bi hali vardı.

"Sakın bir daha o kelimeyi söylemeye yeltenme" deyip duraksadı bakışlarını yüzümde gezindirip

"Ve sana dokunmasına izin verme" dedi. Cihan'ın böyle davranması afallamama sebep olurken cevap veremiyordum.

"Sevgilim" Cihat'ın sesini duyduğumda hızla bi kaç adım gerileyip Cihan'dan uzaklaştım bu durum Cihan'ı sinirlendirmiş olacak ki yumruğunu sıkıyordu. Cihat arkadan gelip kolunu belime dolağında tepkisiz kaldım. Kıpırdayamıyordum ya da geri çekilemiyordum. Cihat gülümseyerek dudaklarını yanağıma değdirdiğinde bakışlarım Cihan'ı buldu. Çok sert bakıyordu ellerini yumruk yapmış olağan gücüyle sıkıyordu. Sinirden kas katı kesilmişti. Sadece gözlerinde değişik bi duygu barındıyordu. Bu duygu ne acıydı? Ne de pişmanlık. Çok başkaydı...

Cihat dudaklarını yanağımdan çektiğinde muzipce sırıtırıp

"Gidelim sevgilim" deyip elimi tutmuştu ve Cihan'a çok sert bakarak oradan uzaklaşmıştık.

...

İçimde anlamlandıramadığım bi duygu vardı. Bugün olanlar Cihan'ın sözleri o bakışı kafamı baya karıştırmıştı. Aslında bi nebze pişman olmuştum elimde olsa şimdi bu teklifi reddederdim. Ama iş işten geçmişti. Bi kere bu yola girmiştim şimdi dönemezdim, dönemezdim de bu yolda her geçen gün bende kendimi kaybediyordum. Amacım Cihan'a acı çektirmekken kendim acı çekiyordum. Bakışları altında eziliyordum. Bu durumu katlanacak gücüm yoktu ama bu saatten sonrada bu işten kurtuluşum yoktu. Bir kere kabul etmiştim şimdi böyle birden vazgeçemezdim.

Sanırım çıkardığım ateşin sadece Cihan'ı yakacağını düşünerek aptallık ettim zira o ateşte yanıp kül olan ben oldum...

...

Cihat sakinleşmek için derin derin nefesler alıyordu ama sakinleştiği pek söylenemezdi. Sinirle gözlerimin içine bakıp

"Sen delirdin mi kadın? Karşında küçük bi çocuk yok senin. Öyle kafana göre ben vazgeçtim diyemezsin" diye adeta kükredi. Bir kaç adım gerileyip

"Ben ben yapamıyorum olmuyor yani" dedim. Sesim çok kısık çıkmıştı. Cihat kaşlarını çatıp bana doğru bir kaç adım atıp

"Aptalsın kızım sen" dedi. Sustum bir şey demedim. Tek isteğim bir an önce burdan gitmekti.

"Seni zerre umursamayan bi adamı bu kadar sevmen aptallık. Salaksın" dedi. Hakaretleri şuan umrumda değildi. Umrumda olan tek şey bu lanet oyundan kurtulmaktı.

"Demek verecek cevabın yok" deyince dayanamayıp suskunluğumu bozdum.

"Evet onu çok seviyorum. Bana yaşattığı onca şeye rağmen nefret edemiyorum anladın mı? İntikam almak bana göre değil. Ben bunu yapamam. Artık yokum" deyip arkamı döndüğümde

"Vayy be seni sevmeyen bi adamı bu denli sevmek zor değil mi?" Diye sorunca sertçe yutkundum ve hırsla ona dönüp

"Kendi pisliğinde ne halt yiyorsan ye ama bundan sonra bana bulaşma" deyip arkamı döndüm.

"Kendi isteğinle bana geleceksin" dedi.

Artık özgürdüm. Artık oyun yoktu. Artık acı yoktu. Kalbimde kalan son umutla taksiye bindim ve deponun adresini verdim. Kalbim öyle farklı atıyordu ki günler sonra bu heyecan bana çok fazlaydı. Taksi yavaş yavaş durduğunda parayı cevip taksiden indim. Depoya doğru attığım her adımda kalbim daha da hızlı atıyordu. Derin bi nefes alıp bir kaç adım daha attıktan sonra deponun aralık olan kapısından içeri baktım ve kalbimin atışı daha da hızlandı. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Canım hiç olmadığı kadar acıyordu. Cihan kızın boynuna kafasını gömmüş kokusunu içine çekiyordu. Ben ona bakmaya kıyarken o başkasının kokusunu ciğerlerine dolduruyordu. Ben onu affetmeye hazırken her şeyi geride bırakmışken o burda bi kızla.  Zorla yutkundum. Cihan başını hafif kaldırdığında gözlerinin beni bulmasıyla gülümsedi ve kafasını kızın boynuna daha çok gömdü. Kalbim bin parçaya bölünürken bu olanlara anlam veremiyordum. Bu olanlar çok fazlaydı. Cihat haklıydı bana zerre değer vermiyordu. Peki ya şimdi ne yapacaktım? Nasıl bu durumla başa çıkacaktım? Gözümden usulca bi damla akarken Cihan tekrar başını kaldırıp bana baktı. Kaşları çatılmıştı ve kızdan geri çekildi. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken belime dolanan kollarla kendime geldim. Bakışlarımı yan tarafa çevirdiğimde Cihat'ı görmemle gözlerim umutla parıldadı. Hiç düşünmeden bi anda hızla Cihat'a sarıldım. Cihat başta şok olsada hemen kendine gelip kollarını belime doladı. Bırakmamıştı işte ne olursa olsun gelmişti. O Cihan gibi değildi o daha farklıydı o bambaşkaydı.

Kısık bi sesle

"Benden başka bi yolunun olmadığını umarım anlamışsındır sevgilim"...

Sizce Cihat mı Cihan mı

Cihan bunları neden yapıyor?

Peki ya Cihat'ı sevdiniz mi?

Soğuk Tehlike!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin