16_Meleğim

165 12 0
                                    

Aslında onları barıştırmaktan korkuyordum.Ama benim yüzümden küsmüşlerdi ve benim sayemde barışmaliydilar...

Aklımda bi fikir vardı aslında ve bunu Ye Eun'a da söyledim.

"Bence gayet iyi düşündün" dedi.

Hemen Kwang Min'i aradım 3. çalışta açtı...

"Efendim Melike" dedi nazikçe

"Bu akşam yemeğe gidecegiz arkadaşlarla, beni yalnız bırakmazsın diye düşünmüştüm." dedim neşeli bi şekilde

"Çok iyi düşünmüşsün Meleğim "

deyince kalbim gözümden çıkacaktı az kalsın...Bana.Meleğim.Dedi. o.0 Ben bu cümleyi algılamaya çalışırken

"O zaman sen bana adresi ve saati söyle,akşam da seni yurttan alırım" dedi.

"Pe-Peki" dedim ve restaurantın adını söyledim tabi bi de saati...

Sonra kapattık ,ben hemen Myung Jun'a da mesaj attım.

"Birkaç kişi daha çağralım yoksa anlarlar" dedi Ye Eun ,Bu yüzden bizim sınıftan ve Ye Eun'ın sınıfından bi kaç kişiyi aradık.Toplamda 12 kişiydik.En azından yalan söylemiş olmayacaktık.

Gönül rahatlığıyla yatagima uzandığımda Ye Eun'ın sesiyle yerimden hopladım.

"Sen manyak mısın? Hazırlanmayi düşünmüyor musun?Bu gecenin baş rolü sensin" dedi.

"Daha 3 saat var ne hazırlanmasi yaaa" diye mızmızlandım.

Ye Eun'la aramızda 2 yaş vardı bu nedenle abla kardeş gibiydik.

"Olmaz böyle" dedi ve kolumdan çekiştirerek beni giysi dolabimin önüne getirdi.

Dolabımı karıştırdıktan sonra umutsuz bi şekilde bana döndü.

"Sen kız değil misin?Bir tane bile gece elbisen yok, Hazırlan.Dışarı çıkıp alışveriş yapacağız" deyince isyan çıkardım

"Yaaa ne alışverişi ,ayrıca Benim beynim patladı sabahtan beri plan yapıyorum,insaf !!!"

"Bak ya giyinip benimle alışverişe gelirsin ya daaa" deyip telefonunu çıkardı ve ekrandaki Kwang Min'in numarasını gösterdi sırıtarak.

"Sana inanmıyorum yaa!! Ben barışmaları için uğraşayım sen de boz..Var mı böyle arkadaşlık" dedim.

"15 dakikan var.Seni aşağıda bekliyorum" deyip gitti.

"İsyeeeaaan" diye bağırıp oflayarak üstümü giyinmeye başladım.Birazdan da Kore sokaklarında arabeske bağlarsam şaşırmayın.

Üstümü giyindim,çantamı da alıp aşağı indim.Tabiki oflamayı da ihmal etmedim.

"Düş önüme,bugün senin hocan benim" dedi.

"Peki Hocacıkım" deyip dil çıkardım.

Bana kızıp hızlı adımlarla yürümeye başladı.Durağa gidip otobüse bindik.Hiç bilmediğim bir yerde indik baya büyüktü burası,mağazalarla doluydu ve heryerde kocaman korece yazılar vardı,ışıklandırılmıştı.Ben ağzım açık gezerken Ye Eun elimden tutup beni bir mağazaya sürükledi.Işıl Işıl elbiseler vardı ki çoğu gece elbisesiydi.

"Bak baştan söyliyeyim ben bi karış etek giymem,o ne ya öyle toz bezi gibi." deyince Ye Eun korkmuş ve pörtlemiş gözlerle bana baktı.Sonra elime 3 tane elbise verip beni kabine soktu zorla.Pudra pembesi elbiseyi giyip çıktım.Bunun modelini begenmeyince beni tekrar kabine gönderdi.Bu sefer mor ve dizimin üstünde biten bi elbise giyip çıktım.Ye Eun kusma hareketi yapınca oflayıp içeri girdim.Kendi kendime Son bir elbise dayan Melike derken onu da giyip çıktım.Aynadaki yansımama ben bile inanmadım.

Üstümde yarım kol, tam dizde biten tüller içinde açık mavi bir elbise vardı.Ye Eun da en az benim kadar şok olmuştu.Biz kadınlar böyleyiz işte sadece bir elbiseyle büyülenebiliyoruz.Bi de kadınları anlamak zor derler.Onu benim külahıma anlatın siz...

"Bunu kesinlikle alıyoruz" dedi.Tabiki hayır demedim ve aldık.Sonra kocaman bir ayakkabıcıya girdik.Beyaz bir topuklu ayakkabı ve aynı renkte bir çanta alıp çıktık.

Ardından kuaföre gidip hafif bir makyaj yaptırdık,o saçını fönletirken ben doğal dalgalı yapmalarını istedim.Artık ikimiz de mutluyduk ve buluşmaya  1,5 saat vardı...

Odamıza girince ikimizde inlemeye başladık.Ayaklarımızı masaya uzatıp dinlendik biraz.

"Ölüyoruuuum"

"Bunu sen istedin" dedim sırıtarak.Delici sandığı bakışlarını üzerime dikince "Boş yere öyle bakma gördüğün gibi hiçbiryerim delinmedi" dedim.Oflaya puflaya yatağına gitti.Tam yatacakken intikam duygum kabardı ve onu dolabının önüne doğru çekistirmeye başladım.Sonra dolabını açtım

"Sen ne biçim kız- " ağzım açık kaldı.Çünkü dolapta 7-8 tane gece elbisesi vardı.Yuh yaa bu kız bu kadar elbiseyi ne zaman ve nerde giyiyor diye düşündüm.Sırıtarak bana baktı.Ama ben onu aldırmadan devam ettim "1 saatimiz var ve sen yatmayı düşünüyorsun" deyip cıkladım.

Sonra da poşeti alıp giysileri giymeye başladım.Tastamam giyinip aynaya baktım,karşımda kumral dalgalı saçlı beyaz tenli,hafif makyajlı ve masmavi peri gibi bir kız gördüm.

"Merhaba güzellik" dedim kendime  salakça gülerek.

Ye Eun kahkaha atınca ona baktım

"Siz de güzelliğin ablası olmalısınız"

deyip güldüm.Ama gerçekten çok güzel olmuştu.Pudra pembesi dizinde biten bir elbise,düz siyah saçları ve bebeksi yüzüyle benden de güzel olmuştu...

Kwang Min "yurdun önündeyim" diye mesaj atınca Ye Eun'la birlikte aşağı indik.Arabaya yaslanıp kollarını önünde birleştirmiş şaşkın bi şekilde bize bakıyordu.Haklıydı çünkü beni daha önce hiç bu kadar bakımlı görmemişti.Ben de kendimi böyle pek görmemiştim o ayrı mesele.Arabaya yaklaşırken Ye Eun'a fısıltıyla teşekkür ettim.Beni çirkin ördek yavrusundan  kuğuya dönüştürmüştü.Kolay değildi tabi. O da bana göz kırptı.Arabanın yanına gelince Ye Eun hemen arka koltuğa oturdu.Ama ben hala dikiyordum.Kwang Min güçlü ama nazik kollarıyla belimden kavrayıp bana sarılmıştı.Çok şükür ki Ye Eun bize bakmıyordu.Eğer baksaydi bir kuyu kazıp içine girmeyi tercih ederdim.

Kwang Min kulağıma eğildi ve

"Beni yanıltmadin.Tıpkı bir melek gibisin.Benim Meleğim..."

Benden ayrıldı ve Ye Eun'ı daha fazla bekletmeden arabaya bindik.Restauranta giderken bir kez daha anladım...

Ben Melek değilim ama Kwang Min'in Melike'siyim...

~ Bazen Sadece Kader ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin