Kendime gelmistim ve başımın hala ağrıdığını hissediyordum.Alnımda ıslak bez vardı. Yanımda oturan Kwang Min'i gördüm.Elimi tutmuştu ve sıcaklığı tüm vücuduma yayılıyordu.Bana baktı ve gülümsedi,sanki yüzündeki gülümseme güneşle yarışıyordu.
"Aramıza tekrar hoşgeldin" dedi
"Hoşbuldum" dedim...
"En son yanımda Ye Eun vardı o nerde ?" deyince
"Ye Eun yurda gitti hasta olduğunu bildirmek için...arayıp uyandığını ona haber vereyim de boşuna gelmesin zaten yorgun görünüyordu.Bu gece yanında ben varım " dedi
Ye Eun'ı aramak için diğer odaya gitti.O gittiğinde hemen yatakta doğruldum etrafıma bakarken içeri Kwang Min girdi.
"Burası neresi ve ben neden buradayım? " dedim.Gayet düz bi soruydu bence zaten bu yüzden şaşırdı ve kaşlarını kaldırdı
"Evim !!! " düz bi soruya da düz bi cevap yakışırdı.
Rahatsız olmuştum biraz... bari alıştirarak söyleseydi "e- ev -evi -evim " gibi...
Ne saçmaliyorum ben galiba ateşim düşmemiş hala.Ben saçma sapan şeyler düşünürken yanıma geldi ve yere oturdu,tam karşıma "Bir erkeğin evinde olmak korkutabilir belki ama sence ben herhangi bir erkekmiyim??" dedi.
Evet o da bir erkekti ama doğru söylüyordu o herhangi bi erkek değildi hayatıma pat diye giren ve bana AŞK kelimesinin anlamını yavaş yavaş öğreten bir öğretmendi.
"Hayır" dedim suçlu bir çocuk gibi ve başımı öne eğdim gözlerimi görmemeliydi çünkü duygularım kalbimden gözlerime yansımıştı.
" Sana söz veriyorum,bana güvenebilirsin,bu gece burda kalmalisin daha tam iyileşmedin " dedi.
Bağdaş kurup oturuyordum koltukta ve o da halıda oturuyordu.Birbirimize dönüktük ,fazlasıyla yakındık bence Şuan hiç olmadığımız kadar yakındık kalbimin sesini ordan duyabilirdi hatta.
"Sana güveniyorum" dedim.
Neden bu kadar kızarmıştim ki sanki.Bana güldüğünü görür gibiydim.Sonra ayağa kalktı ve
"Artık yatmalısın" deyip battaniyeyi üzerime örttü."Iyi geceler" dedi gülümseyerek.Sonra tam arkasını döndü ve ben "Lütfen bu gece bu odada kalır mısın,gerçekten korkuyorum ve bu ev bana yabancı ???" dedim yalvarırcasina.
Sabahki saygısız ve terbiyesiz Myung Jun'un yüzünü görmek istemiyordum kabuslarımda.
"Tamam eğer rahatsız hissetmeyeceksen..." dedi şaşırmış bi şekilde ve içeri gitti...
Elinde iki battaniye ve bir yastıkla dönmüştü.
bir Battaniyeyi yere, benim yattığım kanepenin yanina sermişti.Yastığını koyup diğer battaniyeyi de üstüne örttü."Iyi geceler" dedik birbirimize ve gözlerimizi kapattık...
Sabah uyandığımda gözlerim fal taşı gibi açılmıştı...
Kwang Min'in eli elimi kavramıştı ama o mışıl mışıl uyuyordu.Ben onun yüzüne dik dik ve şaşkın şaşkın bakarken kıpırdandi,gözleri yavaşça açıldı.
Gözlerimiz birbirine değdiğinde ve Kendine geldiğinde hemen elini çekip ,açıklama yapma gereği duydu.Zaten yapmalıydı da...
Hızlıça doğruldu. "Gece sayıklıyordun ,kabus gördüğünü anlayınca ben de elini tuttum ve çoktan sayıklamayı bırakmıştin."
Teşekkür mü etmeliydim yoksa kızmalı mıydım ??? kararsızdım.
Ben düşünürken konuyu değiştirdi ve "Güzel bi Kahvaltıya ne dersin ?" dedi gülümseyip.
"Peki...sonra da bi kahve içer okula gideriz,kahveler benden" Deminki konuyu çoktan unutmuştum,yüzümde kocaman bi gülümseme vardı.
Giysilerim zaten üstümdeydi hemen kalkıp kırışıklıkları düzelttim daha doğrusu düzeltmeye çalıştım.Kwang Min de giyinmisti zaten.
"Çıkalım mı? " dedi. Çantamı aldım ve "Peki çıkalım" dedim.Ben dışarda beklerken o da kapıyı kitledi.
Arabaya bindik.O emniyet kemerini bağliyordu, ben dünde takılı kalmıştım hala,düşüncelere dalmıştim karşıdaki bir noktaya odaklanarak "geldiğin ilk günden beri sana ilgi duyuyorum" bu cümle kafamda çınlayip duruyordu.Duyduğum en itici cümleydi bu çünkü o Kwang Min'in arkadaşıydı ve arkadaşına ihanet etmiş bir adamdan farksızdı benim gözümde.
Kwang Min'in nefesini yüzümde hissettim bir an ve kendime geldim.
Bana doğru egilmisti, neden bu kadar yakınız şimdi biz diye düşünürken elini arkama uzatıp emniyet kemerimi aldı ve taktı.
"Benim bildiğim bir yer var istersen oraya gidebiliriz,kahvaltıları çok güzeldir" dedi.
Bu konuda ve her konuda ona güveniyordum.Benim için güven sevgiden önce gelir.
"Tamam" deyip başımı salladim o da sürmeye başlamıştı zaten.
Bahçeli bir mekanın önündeydik
Çok güzel bir yerdi güllerle dolu bir bahçe ve taştan yapılmış bir yol.
O yoldan geçip içeri girdik.Bize 2. kata çıkmamız için yol gösterdiler.
Pencere kenarında bahçeye bakan bir masaya oturduk.
Sonra siparişleri verdik...
Kwang Min'in birden yüzü güldü.Birine el sallıyordu.Arkam dönük olduğu için görmedim.
"Hey Myung Jun!!! " dedi. Ve ben oraya yığıldım kaldım.Onun burda ne işi var dedim içimden.
Yanımıza geldi o müthiş (!) sırıtışıyla beraber ve masanın tam önünde durdu.Kwang Min herşeyden habersiz bi şekilde güldü ve tokalaştılar.Myung Jun'a yanındaki sandalyeyi gösterdi oturması için.O da oturunca Kwang Min bizi tanıştırdı.Sanki önceden tanışmamışız gibi.Eğer dün gece onun yüzünden ateşlendigimi bilse yüzüne bakar mıydı o en yakın arkadaşının ??? Tam çarprazimda oturan Myung Jun'a iğreti bi gülümseme atarak ayağa kalktım ve
"Ben bi lavaboya gideyim" dedim. Maalesef bu samimi ortam beni fazlasıyla sıkmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ Bazen Sadece Kader ~
RomansaBazen aklımızın dahi eremeyecegi şeyler gelir başımıza.... Bazen sadece Hayalden ibarettir Dünya ... Ama sonuç değildir önemli olan O an Hayallerdir bizi mutlu eden Ve Hayallerimize can veren umutlar ... Bir karışıklık sonucu üniversite sınavına...