22_Yanlış Anlaşılma

126 10 0
                                    

Kwang Min beni odama bıraktığında ona teşekkür ettim ve ayrıldık.Odama girince Ye Eun

"Akşam sana bir sürprizim var" dedi.

"Yaa ben meraktan çatlarim,şimdi söyle ışte..."

"Olmaz sabret" dedi.Yanaklarımı şişirip yatağıma atladım sırt üstü.O kadar yumuşaktı ki beni gülümsetmeye yetti.Saat 3'ü geçiyordu ama akşama kadar beklemeliydim.Beklerken yapılacak en eğlenceli şey uyumaktır benim için...

Gözlerimi açtığımda perdeler kapalı olduğu saati tahmin edemedim.Ve komodinin ustunden telefonumu alıp saate bakınca gözlerim yerinden fırlamasın diye gözlerimi kapattım.Saat 7...inanamadım.4 saat mi uyumuştum ben şimdi...Iç sesim: Yuh kızım yaaa.Kış uykusundaki ayılarla yarışa mı girdin dese de onu aldırmayıp hemen yerimden kalktım.Odada kimse yoktu ben de uykum açılsın diye dışarı yani sahile gitmeyi düşündüm.Sahile geldiğimde ciğerlerimi patlatacak kadar derin nefes aldım.Sonra gidip sabah oturduğumuz kayalardan birine oturdum.Hava soğuk olsa da müthişti.Ben de manzaranın tadına varmaya kararlıydım.Kollarımı kavuşturdum.Gözlerimi uzaklara diktim.Kendimi müziğe kaptırdım.Hyorin- Hello goodbye ...Kızın sesi cidden harikaydı ve huzur verici.Çıkarken kulaklığımı ve telefonumu aldığım için şükrediyordum.Gözlerimi kapatmış müziği dinlerken telefonum titredi.Bu müzik düşmanı da kim diye düşündüm.Mesajı açınca Ye Eun'dan geldiğini gördüm.Gözlerimi kısıp mesajı okumaya başladım.

"Odaya gel"

Bu ne şimdi!! Uşağın vardı canım.Hemen cevap yazdım.

"Huzurumun içine ettin canım teşekkürler.Haa bu arada Hyorinin de sana selamı var" yazdım ve kayalıkdan inip ayaklarımı sürüyerek yürümeye başladım.Telefon titreyince açtım.Mesaj gelmişti.

"Benden de Hyorin'e selamlar :P "

yazmıştı.Ye Eun'la uğraşmayı çok seviyordum.Tabi o benle daha çok uğraşıyordu.Odanın kapısının önünde durup kapının kilidini açtım.Ben girer girmez Ye Eun kolumdan çekiştirerek beni tekrar dışarı çıkardı.

"Hadi gidelim"

"Nereye? "

"Sahile"

"Niye? "

"Eğlence var kızım,çok soru sorma.Ağzın çalışacagına ayakların çalışsın."

itiraz etmeden kendi istegimle yürümeye başladım.Ilerde kocaman bir ateş gördüm ve ateşin etrafını saran gençler.Okyanus dalgalarının sesi eşliğinde şarkı söylüyorlardi.Ye Eun beni tam yuvarlakın ortasına getirince şaşırdım.Herkes bana bakıyordu.Utanınca Ye Eun'ı çimdikleyip" "burada ne işimiz var bi köşeye geçip otursaydık yaa" dedim.Dikkat çekmeyi asla sevmezdim.Benim yerim oldum olası köşelerdı.Içime kapanık olduğumdan değil Gözlerden uzak olmak rahattı.Ortada bir sandalye vardı ve anladığım kadarıyla baş köşeydi orası.Ye Eun tekrar kolumdan cekistirip oraya oturttu,dondum kaldım.Ne yapacaktım burda.Ders mi anlatacaktım yani??Ben mi ?? Yok artık!!! diye düşünüyorken Ye Eun siyah gitar çantasının içinden Çakılımı-gitarımı- çıkartıp elime verince dünyalar benim oldu.Tabii yaaa Sürpriz...Nasıl düşünemedim.

"Sen ne ara getirdin bunu yaa" deyip boynuna atladım.

"Ben getiririm kuzu...yeter ki sen çal " dedi gülerek.

"Sen getirirsin de ben çalmaz mıyım kuzu !!" dedim onu taklit ederek.Kahkahalarla güldük.Sonra Ye Eun beni omuzlarımdan tutup sandalyeye oturttu.

"Başlayalım artık, herkes seni bekliyor" deyince çalmaya başladım.Içimden deminki dinlediğim parçayı çalmak geldi.

"Hyorin- Hello goodbye" diye duyurdum herkese.Sessizlik kaplayınca her yeri, tellere dokunmaya başladım.Ses adeta yankılanıyordu.Notaları duydukca daha çok kendimi kaptırdım.Şarkıya giriş yaptığımda gözlerimi kapattım.Neredeyse tüm şarkıyı gözü kapalı söylemiştim.Tek başıma söyler gibi...Şarkı bittiğinde gözlerimi açtım ve birkaç metre ötemde oturan,bana anlamlı gözlerle bakan bir adet Kwang Min gördüm.Gülümsedim.O da gülümsedi.Sonra telefonunu çıkardığını gördüm.Birkaç sn sonra telefonum titredi.Açtım ve Kwang Min'den bir mesaj...

"Sana yakışır derecede harikaydın"

telefonumdan gözlerimi ayırıp ona baktım ki o zaten bana bakıyordu.Bana Göz kırptı ve bu hali çok sekerdi.Sonra ona cevap yazmaya başladım.

"Ilham perim tam karşımda durunca söylemek zor olmadı" yazıp gönderdim ve güldüm.

Birazcık Yalan söylemiştim çünkü şarkı boyunca onu hiç görmedim.Son anda gözlerimi açtığımda görmüştüm.Ama onun burda olması bile güzeldi.Yani tamamen yalan değildi.

Mesaj geldiginde ona baktım.Dudaklarını büzmüş ve gözlerini kısmış bana bakıyordu.Mesajı merak edip açtım.

"Ben az önce burda değildim pinokyo.Şarkının sonuna yetiştim,Dikkat et de burnun uzamasın"

Inanmıyorum.Içimi falan mı okudu.Cidden rezil olmuştum ona.

Mesajı okuduktan sonra ona bakıp dil çıkardım.Sırıttı.Sonra ben de sırıttım.Sonra o da sırıttı.Sonra ben de...neyse yaa bu sıkmaya başladı.

Şarkı bitince herkes tekrar söylemem için ısrar etti.Ama ben yorgundum ve dalgaların sesinden dolayı cidden uykum geliyordu.Bunu Ye Eun'a söyledim onlara söylemesi için sonra da gitar çantamın kulpunu omzuma takıp ordan ayrıldım.Sanki ben ünlüydüm Ye Eun da menajerim.Böyle düşününce aklıma Man from the stars' taki " Do menajer" gelince sırıttım.Ben odamın yolunu tutmuşken arkamdan bir kişi kolumu tuttu.Etraf ıssız olduğu için korktum ilk önce sonra o kişinin yüzünü gördüm.Bu Myung Jun'du.Şaşkın ördek gibi ona bakarken konuşmaya başladı.

"Neden gözün ondan başkasını görmüyor??Neden benimle o geceden beri hiç konuşmuyorsun?!?Arkadaş olduğumuzu sanıyordum."

Daha rahat konuşmak için- laf sokmak da denebilir- gitarımı ordaki bir ağaca yasladım.

"Ben de öyle sanıyordum taaki gerçekleri öğrenene kadar" dedim sus pus oldu ve yüzünü yere eğdi.Benimle değil de daha çok yerle konuşuyor gibi bir havası vardı.Yer ve Myung Jun'u yalnız bırakmak istesem de bunu yapmadım.Sonra yere bakarak devam etti

"Ben Kwang Min'e ihanet etmedim tamam mı! " bir anda bana baktı.

"Hee Jung'la çıkma olayı neydi peki.Ya onun hastalığını Kwang Min'e söylememek!! Kwang Min'den onun ölümünü saklamak hiç mi içini acıtmadı haa söylesene!!!"

diye bağırdım.Kwang Min'ın içinde tuttuğu tüm öfkeyi şimdi ben Myung Jun'a püskürtüyordum.Kwang Min'in içine kapanmasında,kendini dünyadan soyutlamasında en büyük katkısı olan kişi Myung Jun'du.Bunda Ye Eun'ın da parmağı vardı ama sonuçta Hee Jung'la çıkıp Kwang Min'e suçsuz olduğu halde acı çektiren kişi Myung Jun'du.Ve ben artık onu bir yabancı gibi görüyordum.

"Hee Jung'u ben de seviyordum.Kwang Min'e söyleme dedigi için söylemedim"

"Ne yani senin dostluğun bu kadar mı???" ona iğreti bir bakış attım.

"Benim için Aşk dostluktan önce gelir Melike.O zaman da aşkı seçtim.Şimdi de aşkı seçiyorum...Ben Hee Jung'dan sonra kimseyi sevmedim.Taaki sen gelene kadar" deyince içim ürperdi.Bunlar Kwang Min'ın cümleleriydı çünkü.Sonra bir kahkaha attım.Daha doğrusu atmaya çalıştım.

"Aşkmış !!! Birini severken dostunu sırtından bıçaklamak...Bu mu senin Aşk anlayışın??? Sen..Aşkı...Çok yanlış tanımışsın." deyip arkamı döndüm.Tam gidecekken beni tekrar kendine döndürdü.Gözlerim yerinden fırlayacaktı.Çünkü Şuanda Myung Jun'un kolları arasındaydım ve bu iğrençti.Bana sarılmıştı.

"Eğer ben aşkı bilmiyorsam bana aşkın tanımını yap" bunu söylerken hala sıkıca sarılıyordu.Ne kadar kollarının arasından sıyrılmaya çalışsam da olmadı.

"Aşkın tanımı kişiden kişiye değişir..Ve Benim için Aşkın tanımı : Kwang Min" dediğimde çok uzakta bir karartı gördüm.O kişi karanlıktan ay ışığına  çıkınca bir şok daha yaşadım...Kwang Min gözlerini kısmış bize bakıyordu.O bize bakarken Myung Jun hala bana sarılıyordu.Sonra arkasını dönüp hızlı adımlarla ordan uzaklaştı..

Myung Jun kollarını gevşetmişti.Onu ittirdiğimde acı dolu yüzünü gördüm.Umutsuzdu.Ama bu benim umrumda bile değildi.Telaşla Kwang Min'ın gittiği yere koşmaya başladım.Kwang Min bizi yanlış anlamıştı.Ben Myung Jun'a karşı onu savunurken,o beni yanlış anlamıştı.Gözlerimdeki yaşlar etrafı buğulu görmeme sebep oluyordu ve ben de akmalarina izin verdim.Tahminimce yarım saat boyunca bu şekilde koşarak Kwang Min'i aradım.Ama yoktu.En sonunda umudumu yitirip ordaki bir banka oturdum.Hala ağlıyordum.Berbat bi durumdu.Yanlış anlaşılmak berbattı gerçekten...

~ Bazen Sadece Kader ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin