Herkes onu alkışlarken ben şaşkınlıktan hiçbir şey yapamadım.Sadece onun sahnede dimdik duruşunu izlemekle yetindim.Sonra Ye Eun'a döndüm ve
"Ne bu şimdi?? Şaka mı?? Hani nerde o ünlü Cerrah?? " diye sordum kaşlarımı çatarak.Sırıttı ve sahneden gözünü ayırmayarak cevap verdi.
" Sence ünlü olmasa bu kadar çok kişiyi bir araya toplayabilir mi??"
dedi, haklıydı aslında... ve bana dönüp ekledi.
"O gerçekten bu okulun en popüler çocuğu... kıymetini bil" deyip göz kırptı.Bu kız cidden manyak diye düşündüm o an.Sanki onun bana yaptığı ihaneti bilmiyordu.Kim kimin kıymetini bilmeliydi acaba... Sabır dilenerek, sinirle önüme döndüm.En iyisi ağzımı açmamaktı.Çünkü ağzımı bir defa açarsam bir daha kapatamamaktan korkuyordum.Ye Eun'ın kalbini çok kötü kırmaktan korkuyordum.
"Bugün herkesi burada toplama sebebim sadece bir yanlış anlaşılma ..."
diye Kwang Min söze başladığında tüm salon ölü gibi sessizdi.
Onun yüzünü daha iyi görebilmek için gözlerimi kıstım.Kapkaranlık kocaman salonda tek bir ışık vardı, oval şeklindeki o ışık demeti sadece Kwang Min'i aydınlatıyordu.
Dik duruşu, bembeyaz bebeksi teni, uzun boyu ve mükemmel olduğunu haykıran kahkül kesimli bordoya çalan saçları...Bir an dalıp gittiğimi anladım ve kendimi rüyadan uyandırdım.Onun ne kadar yalancı, sahtekar olduğunu kendime hatırlattım.Içimdeki kin artık daha da büyümüştü.Ondan nefret ettiğimi kabullenmeye çalışıyordum.Ama bir tarafım da şöyle diyordu "Onun gibi melek yüzlü birine yalancı, sahtekar sıfatını nasıl yakıştırırsın...Belki de gerçekten bir yanlis anlaşılmalıdır."
Arafta kalmıştım.Duygularım birbirine savaş açmıştı adeta.Kafamı iki yana sallayarak tüm düşüncelerden arınmaya ve dikkatimi sahnedeki Kwang Min'in sözlerine vermeye çalıştım...
"...Yanlış anlaşılma deyip geçmemek gerek. Çünkü ben bugün küçücük bir yanlış anlaşılmadan dolayı kendimi boşluğa düşmüş gibi hissettim.Gerçekten bir hata yapmış gibi..." dediğinde yerimden dogruldum ve onu pür dikkat dinlemeye başladım.Neyden bahsediyordu.Bir yanlış anlaşılma mı?? Ne yanlışı??Kimin hatası?? Ve bu yanlış anlaşılma nasıl ortaya çıkmıştı???Kim kimi neyden dolayı yanlış anlamıştı?? En önemlisi de, bunları kime söylüyordu??
"...Bugün hayattan aldığım en büyük ders şu oldu : Bu dünyada en sevdiğiniz kişi size bir hiç uğruna dahi olsa arkasını dönüp giderse, sizin hayatınız da orada biter!
Neden mi?? Çünkü kalbiniz o kişinin ellerindedir.Ve o kişi kalbinizi de beraberinde götürür.Ama o kişinin bundan haberi bile yoktur..."dediğinde beni kastettiğini anladım ve şaşkınlıktan kulaklarıma inanamadım.Onu yanlış anlayan kişi ben miydim yani?? Peki o sarıldığı, el ele tutuştuğu kız kimdi??
"Melike !!...O gün gördüklerine sen kendi yorumunu kattın ve beni kendine göre yargıladın ama aslı öyle değil... " diye seslendiginde bir ışık demeti de benim üstüme çevrildi.Söylediklerinde haklı mıydı gerçekten??Keşke haklı olsa dedim kalbimden.Sanki Işıktan ve insanlardan saklanan bir uzaylıymış gibi olduğum yere sindim.Ama ne kadar saklansam da boştu.Çünkü kabak gibi ortadaydım.Daha onun söylediklerini sindirememişken o sözlerine devam etti.
"Kalbim sana emanet...Lütfen arkanı dönüp gitme!!!"
Tam gözlerimin içine bakmıştı ve ben de oracıkta erimiştim...
Neden bu kadar masum bakıyordu ki?? Hangi insan bu kadar masum, saf ve temiz olabilirdi??
Ya ben yanılıyordum ya da o gerçekti?? Tamamen ona inanmak istiyordum?? Ama nasıl!! Söyledikleri şeyler o kadar şifreliydi ki onu anlayamıyordum.Yine de zaten onun olan kalbim tekrar onun Aşkıyla beslenmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ Bazen Sadece Kader ~
RomanceBazen aklımızın dahi eremeyecegi şeyler gelir başımıza.... Bazen sadece Hayalden ibarettir Dünya ... Ama sonuç değildir önemli olan O an Hayallerdir bizi mutlu eden Ve Hayallerimize can veren umutlar ... Bir karışıklık sonucu üniversite sınavına...