27_Çiftlik

110 9 0
                                    

Yüzüme vuran güneş ışıklarıyla gözümü açtığımda başımın ne kadar ağrıdığını fark edip kaldırdığım kafamı tekrar yastığa gömdüm.

Başımın bu kadar ağrımasının sebebi dün gece ağlayarak uyumamdı.Ve tüm bedenim yorgundu.Kwang Min beni evine götürmeyi teklif etse de ben yurda dönmek istedim.Onu iyi olduğuma ikna ettikten sonra beni yurda bıraktı.Ama beni götürmeden önce birşey farketti Kwang Min.Benim unuttuğum şeyi.Valizim...Bıraktığım yerdeydi.Beklediğim kadar kötü durumda değildi.Ama o sarhoş pislikler valizimi karıştırmıştı.Valizimi açıp özel eşyalarımı almışlar mı diye baktım.Kıyafetlerim karıştırılmıştı ama tahminimce para aradıkları için amaçlarına ulaşamayıp gitmişlerdi...Dün gece tam bir enkazdım.Uçağı kaçırıp ailemin yanına gidememem ve o sarhoşların bana yaşattığı korku.Tamamen berbattı.

Yatağımdan yavaşça indim ve valizimin yanına gittim.Yere çömeldim,kapağını açtım.Aileme aldığım rengarenk, desenli çubukları elime aldım.Yüzümde acı ve özlem dolu bir gülümseme oluştu.Ardından ıslanan gözler.Onları gerçekten çok özlemiştim.Görüntüyü buğulandıran gözyaşlarımı geri göndermek için gözlerimi kırpıştırdım.Sonra o anda bana en iyi gelecek şeyi düşündüm.Onları aramak.Seslerini duymak...Hızlı bir şekilde kalkıp komodinin üstünden telefonumu aldım.Rehbere girdim.Tam arayacakken zaman farkı aklıma geldi.Türkiye Kore'den 7 saat geriydi.Onların uyumuş olduklarını düşündüm.Omuzlarım düştü ister istemez.Duraklarım ise yer çekimine yenik düşerek aşağı doğru büküldü.Yatağın yanına gidip kendimi sırt üstü yatağa attım.Tavana baktım.Sanki tavanda bir film vardı da onu izliyordum.Tavanda izlediğim film duygusaldi.Ailemi ve ülkemi görüyordum bu filmde.Iç geçirdim.Arkadaşlarımı, Ailemi,Ülkemi, Türk yemeklerini ve Türkçe konuşmayı çok özlemiştim.

Telefonun titreyişiyle dikkatim dağıldı.Ekran kilidini açıp baktım.Mesaj gelmişti.Hem de Kwang Min'den

15 dakikaya ordayım.Hazırlan ve aşağı in.

Şaşırmıştım.Ne yapacaktık ki??Neden dışarı çıkıyorduk?? Açıkçası hiç dışarı çıkacak halim yoktu.Hasta değildim.Fakat dünki olaylar beni fazlasıyla sarsmıştı.Cevap yazdım hemen

Kwang Min eğer dışarı çıkacaksak bugün olmaz.

Bir kaç saniye sonra gelen mesaja baktım.

Nedenmiş o ??

düşünmeden hemen cevap yazdım

Dün olanları biliyorsun.Yorgunum.Ayrıca saat daha 11.30, bu saatte ne yapacağız??

Bahane değildi bu söylediklerim.Sadece gerçekler.Az sonra gelen mesaja baktım.

Bugün hiçbir bahane kabul etmiyorum.Çünkü bugün Noel.Ve bugünü birlikte geçirmek istediğim tek bir kişi var.Bence sen o kişiyi çok iyi tanıyorsun!!

Bu iltifatı beni gülümsetmeye yetmişti.

Peki, geliyorum...

yazdıktan sonra dolabımdan siyah dar paça bir kot ve üstüme de krem rengi bir kazak seçtim.Bordo renk kaşe montumu da giydikten sonra, aynı renk çantamı da aldım.Içine telefonumu ve cüzdanımı koyup kapıyı çekip çıktım.Kulaklarım üşümesin diye saçlarımı açık bırakmıştım.Yurdun kapısından çıktığımda ellerimi montumun cebime sokup Kwang Min'e doğru yürümeye başladım.Arabasına yaslanmış beni bekliyordu.Gözlerinin içine kadar gülüyordu resmen.O kadar anlamlı bakıyor ve gülümsüyordu ki daha demin mutsuz ve halsiz olan ben, onu gördüğüm an,gülüşünü gördüğüm an kendime gelmiştim.'Elektrik alma' olayına hep gülmüşümdür.Ama o an acaba elektrik alma olayı gerçekten var mı? diye düşünmeden edemedim.Aramızda yaklaşık bir metre kaldığında bana doğru iki adım attı ve tam dibimde durdu.Gözlerini gözlerimden ayırmadan, parmaklarıyla saçlarımı kulağımın arkasında topladı ve kulağıma doğru eğildi.Ne yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.

~ Bazen Sadece Kader ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin