Hayal dahi edemeyeceğim bir hediye vermişti bana Kwang Min.Ve Şuan elimde onun verdiği hediyeleri yani biletleri tutuyordum.Mutluluktan içim içime sığmıyordu.Sanki içimde hafif bir bahar meltemi esiyordu müzik eşliğinde.Daha önce aldığım hiçbir hediyede böylesine sevinmemiştim.
Elimde tuttuğum biletlerin maddiyatında değildim.Benim için önemli olan kısmı maneviyatıydı.Türkiye'ye...Kwang Min'le...beraber...gitmek.
Kulağa ne kadar inanılmaz derecede müthiş geliyor değil mi???
Onu ailemle tanıştırıp ,burnumda tüten memleketimi gezdirecektim.
"O yüz ifadesi de ne öyle! Yine ne düşünüyorsun bakalım"
Ye Eun'ın sesiyle kendime gelip kafamı iki tarafa salladım. yüzümdeki sırıtmayı silmeye çalıştım.Elindeki kahve fincanıyla karşıdaki koltuğa geçip oturan Ye Eun'ı izledim.Yerde bağdaş kurup oturunca her tarafım uyuşmuştu.Bu yüzden hızlıca ayağa kalkıp kendimi oflayip puflayarak Ye Eun'ın oturduğu koltuğa attım.Uyuşukluk geçtikten sonra ona dönüp "Hani sana bahsettiğim biletler var yaaa" diye söze başladım.Ye Eun'ın gözleri kocaman açıldı. "Eee" dedi merakla.
"Bir hafta sonraaaa..."dedim sırıtarak.Onu meraklandirmak çok eğlenceliydi.
"Eeee" diye ekledi.Hipnoz olmuş gibi bakıyordu bana.
"Türkiye'yeeee" diye uzatırken Ye Eun bir tane kafama vurdu.Sonra kaşları çatıldı.
"Uzatma da doğru düzgün anlat şunu"
"Ahh acıdı. Yaaa niye vuruyorsun.Senin yüzünden 1235262 tane hücremi kaybettim." dedim yanaklarımı şişirip.
"Hmm senin hücren de mi vardı."
dedi kaşlarını kaldırıp alaylı bir şekilde.
"Ufff anlatmıyorum işte.Çatla." dedikten sonra ayağa kalktım.Bu sefer ben de sinirlenmiştim.Hücrelerimin suçu günahı neydi haa.Kendimi geçtim onlara neden laf söylüyordu.Tam yatağama gidecekken kolumdan tutup beni tekrar kanepeye oturttu.Hiç birşey demeden ona baktım.Derin bir nefes aldı
"Pekii..." dedi ve muzipçe sırıttı.Ilk başta anlamamış olsam da parmakları hareketlenip karnıma gittiğinde niyetini tam olarak anladım.Ama maalesef çok geçti.Kahkahalarla gülerken bir yandan da ondan kurtulmaya çalışıyordum.
Tikim olduğunu nerden anlamıştı bu.Gıdıklanmaktan ve gülmekten gözlerim yaşarmıştı.
"Tamam mı devam mı? ??"diye sordu gülerek.Ben de dayanamayıp
"Tamam tamam tamam" dedim.Yavaşça geri çekildi.Sanki az önce beni gıdıklayan o değilmiş gibi ciddi bir hale büründü.
"Seni dinliyorum" dedi.
Bu defa ben derin bir nefes alıp anlatmaya başladım.
"Biz Kwang Min'le bir hafta sonra Türkiye'ye gidiyoruz.Hani yılbaşında bana iki bilet hediye etmişti yaa işte onlarla." dedim bir çırpıda.
"Ayy ne güzel.Hem ailenle de tanışmış olurlar." dedi Ye Eun.Yine eski haline bürünmüştü.Abla- kardeş haline...
"Bu yüzden çok heyecanlıyım.Acaba bizimkilerin tepkisi ne olacak??Ya da Kwang Min Istanbul'u sevecek mi??En önemlisi de ailemin benim Istanbul'a gideceğimden haberi yok.Yani sürpriz olacak onlara.Nasıl özledim bilemezsin." Gerçekten çok özlemiştim.Bu dünyada en güzel koku anne kokusu derlerdi de inanmazdım.Onları görmeme 1 hafta kalmıştı.Ama sanki 1 yıl gibiydi benim için.Ye Eun'la dertleşirken telefonuma mesaj geldi.Kim olabilirdi ki.Herhalde Kwang Min'dir diye tahminde bulundum.Sonra açıp baktım.
Bu anı kaçırmak istemiyorsan Hemen Purple caffee'ye gel
Gizli numara
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ Bazen Sadece Kader ~
RomanceBazen aklımızın dahi eremeyecegi şeyler gelir başımıza.... Bazen sadece Hayalden ibarettir Dünya ... Ama sonuç değildir önemli olan O an Hayallerdir bizi mutlu eden Ve Hayallerimize can veren umutlar ... Bir karışıklık sonucu üniversite sınavına...