30_Noel Sürprizi

87 9 3
                                    

Ve...kapı kulpunu aşağı indirdim.Tatlı bir müzik geldi kulağıma.Bilindik bir melodi...Müziği duyduğumda elim hala kapı kulpundaydi.Kapıyı tam olarak açmamıştım.Aralıklıydı.Gözlerimi kapattım ve hafifçe gülümseyerek müziği dinlemeye başladım,büyük bir nezaketle dokunulan piyano tuşlarını aklımda canlandırabiliyordum.Bir kaç saniye sonra içeri girmek aklıma geldi.Kapıyı geçebileceğim kadar araladım ve müzik eşliğinde içeri girdim.Kocaman ve kapkaranlık bir oda...Bembeyaz bir piyano...Kapıdan piyanonun yanına kadar uzanan,odayı aydınlatan  kırmızılı beyazlı mumlar...En önemlisi de piyanonun başında oturup benim için piyano çalan Kwang Min...Başka hiçbirşeyin olmadığı bu oda  garip bir sekilde içimi ısıttı.Büyülenmiş gibiydim.Mumlarla çevrilmiş yolda yavaşça ilerlemeye başladım.Yanına gidene kadar gözlerimi Kwang Min'den ayırmadım.Ayıramadım.Bu hali gerçekten mükemmeldi.Bir insanın yüzü bu kadar beyaz ve kusursuz olabilir miydi? Yada bu kadar düz bir burun ve kaşlarını örten siyah düz saçları...

Ben piyonun yanında durmuş onu incelerken gözleri notalardan bana kaydı.Hafifçe kaşlarını kaldırdı ve küçük deri koltukta biraz kaydı.Sonra gözlerini benden ayırmayarak elimden tuttu ve demiri bile eritebilecek o sıcak gülümsemesini bana hediye etti.Aynı parçayı tekrar çalmaya başladı.Parmaklarının hafifçe, piyanoyu ezberlemişcesine tuşların üstünde gezmesi çok hoştu.Bana baktı ve

"Bana eşlik eder misin?" dedi.Bunu söylerken hala çalıyordu.Ben gitar çalmayı çok severdim ama bunun yanında piyanoya ayrı bir ilgim vardı.O kadar huzur verici ve insanın ruhuna hitap eden bir sesi vardı ki...Tabi söylemeyi unuttuğum bir şey var.Bu kadar sevmeme rağmen piyano çalmayı bilmiyordum.Küçükken okuldaki piyanoda kendi kendime çocukça eğlenip şarkı söylemişliğim olmuştu ama bunları hep tek başıma yapmıştım.Okul dağıldıktan sonra yada müzik odası boş olduğunda.Böyle yapma sebebim rezil olmamaktı.

"Ben piyano çalmayı bilmem ki " dedim omuzlarımı kaldırarak.Şaşırmadığı yüzünden belli oluyordu.

"Olabilir..." dedi o da omuzlarını kaldırarak ve bilmisce dudaklarını bükerek. "Ben şarkı söyleyemiyorum,sen de piyano çalamıyorsun.Bu durumda eşitiz."

güldüm ve

"Yalancı" dedim."Arabada gayet güzel söylüyordun ama"

Gözlerini benden kaçırarak çocuk gibi

"Yakalandık" dedi.Gülmeye başladım.Cidden çok komikti.Bana bakıp o da gülmeye başladı.Sonra ona döndüm ve

"O zaman sen çal, beraber söyleriz" dedim.

"Emredersiniz bayan!" dedi ve çalmaya başladı.Şarkının sözleri, melodisi sayesinde aklıma geldi.Çok huzur verici ,biraz da hüzünlüydü.Bu şarkı en sevdiklerimdendi.Anlamı gerçek aşkı anlatıyordu.Kwang Min'le şarkı zevkimiz gerçekten uyuşuyordu...

Ilk önce Kwang Min söylemeye başladı.Devamında ben de ona eşlik ettim.
Park Hyo Shin - Snow Flowers

---

*Düşüncelerimi arkamda bırakıp uzayan gölgeleri takip ediyorum

*Ve işte buradayım, seninle beraber alacakaranlıkta yürüyorum

*Ellerin ellerimde

*Sonsuza dek beraber olacağımızı umarak gözyaşları döküyorum

*Rüzgar daha soğuk estikçe kış yaklaşır derler

*Sokakta yavaş yavaş yürürken, ayrıldığımız mevsimi düşünüyorum

*Bu kışın ilk kar çiçeklerini seyrediyorum

*Ve beraber olduğumuz an sana herşeyimi veriyorum

*Seni kollarımın arasında tutuyorum

*Ben güçsüz bir erkek değilim

~ Bazen Sadece Kader ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin