30- Mart-2015
Uzun süredir sessizlik içinde geldikleri ıssız yoldan sağa saptılar. Ters oturduğu için hiçbir tabelayı okuyamıyordu. 'Limonsuyu yaylası' demişti, adını duymuştu ama nerede olduğunu bilmiyordu. Arabanın içinde sarsılmaya başlamalarından girdikleri yolun patika olduğunu anladı. Dediği gibi yapmış, genç kızı 'sakin' diye nitelediği ıssız bir yere götürmüştü. Yine yolun üzerinde her hangi bir ışık yoktu. Yol o kadar bozuktu ki araba yavaşlamak zorunda kalmıştı. Bu şekilde epeyce gittiler. Karanlıktan hiçbir şey göremese de etrafa pür dikkat bakarak ilerlerken genç adamın bakışlarını üzerinde hissediyordu. Bu his o kadar fazlaydı ki genç kızın yolu keşfetmekteki dikkatini dağıtıyordu.
Birden araba durdu. Orhan oturduğu yerden kalkarak minibüsün kapısını açtı. Aşağı inip genç kızın inmesine yardımcı olmak için elini uzattı. Zeynep bu eli de her zamanki gibi görmezden gelerek minibüsten indi ve yeni hapishanesine baktı.
Arabanın farlarının aydınlığı, etrafı görmeye yeterli değildi. Ortalık yine o zamanki gibi zifiri karanlıktı. Orhan yanına gelmesini bekledi ve genç kız beraberinde yürüyünce evin üç dört basamaklı merdivenlerini çıktılar. Elindeki anahtarla kapıyı açıp içeri girdiler. Işıklar yanınca eski bir yayla evinin yeniden düzenlenmiş hali genç kızı karşıladı. Çantaları almak için tekrar dışarı çıkıp gelen genç adam kapıyı örtüp evin diğer ışıklarını da yaktı. Sağ tarafta büyük bir mutfağı içine alan, sedirle çevrili oturma alanı vardı. Sol tarafta ise tek kişilik divan olan küçük bir oda bulunuyordu. Odanın hemen yanından yukarı yükselen dar ahşap merdiven muhtemelen çatı arasınaçıkıyordu. Merdivenden yaklaşık bir metre uzakta taştan yapılmış kocaman eski köy ocağı yanacak odun parçaları ile doluydu. Sağ tarafta ise iki duvara köşeli yerleştirilmiş sedirlerden oluşan oturma bölümüne geçiliyordu. Yenilenmiş bu eski köy evini böyle bir durumda gelmese genç kız çok huzur verici bile bulabilirdi. Sedirli tarafa geçip bıkkın bir şekilde kol çantasını bıraktı. Pencere önündeki sedire dışarı bakacak şekilde yan oturdu. Mutfak tarafındaki Orhan'ın telefonla konuştuğunu camdaki aksinden gördü.
" Dolaplarda hiçbir şey yok. Bize sabah için bir şeyler ve su getir. Sonrasını sonra konuşuruz. Sen gidebilirsin! Telefonun açık kalsın. İyi geceler! He... Bir dakika..."
Genç kıza dönerek;
" Telefonunu alabilir miyim?" Dedi.
Aklın yolu birdi. O da kendisi gibi yakalanmak istemiyordu. Telefonu varsa onu genç kızdan uzaklaştırmak amacındaydı. Meseleyi uzatmadan hemen cevap verdi.
" Yanıma telefon almadım!"
" Bir dakika bekle!" Diyerek telefonu kapattı genç adam.
Genç kızın yanına gelerek;
" Sana güvenmediğim için haksız sayılmam değil mi?" Diye sordu.
" O duyguyu çok iyi bilirim."
Ayağa kaldırdığı genç kızın üzerini hafifçe el yordamıyla yokladı bir şey bulamayınca çantasına bakmak için;
" Müsaade var mı?" Diye tekrar formaliteden sordu.
Sıkkın bir şekilde genç adamı cevapladı.
" Hıh! Gören de izinsiz hiçbir şey yapmadığını düşünecek!"
Hem genç kızın çantasını yokluyor hem de verdiği cevaba gülümsüyordu. Aradığı şeyi bulamayınca dışarıdaki adamı tekrar aradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UKDE (Raflarda)
RomansaBu adamın, ikisini de mahvedecek olan bu intikam planını anlamaya çalışarak; "Nasıl bir sebep; seni sevmeyen ve sevmeyecek olan bir eşe bağlayacak kadar seçeneksiz olabilir ki?" "Benim derdim ne sevmek ne de sevilmek?" "Ya, bu benim derdimse?" Genç...