28. Bölüm

349 11 3
                                    


            Dün akşam aldığı telefon yüzünden bu gece Orhan hiç uyumamıştı. Reşat Karlının izlerini bulması an meselesiydi. Bütün gece düşünüp bulduğu yol şimdilik tek doğru yol gibi görünüyordu. Kalktı. Arka odaya doğru yürüdü. Zeynep sahurdan sonra yatmıştı, uyuyup uyumadığını bilmiyordu. Odanın kapısına geldiğinde kapıyı tıkladı. Ses gelmesini bekledi ama cevap gelmedi. Ses çıkarmamaya özen göstererek usulca içeri girdi. Zeynep uyuyordu. Ona doğru ilerledi ve yatağında uyuyan genç kızın yanan başucu lambasını söndürdü. Büyümüş olmasına rağmen hâlâ karanlıktan korkuyor olması genç adamı gülümsetti. Elindeki kitap yere düşmüştü. Onu kaldırıp komodinin üzerine koyacaktı ki arka kapak yazısı dikkatini çekti ve okudu. Eski zamanlarda yaşanmış bir aşk hikâyesiydi.

Yüzünün hizasında genç kızın yanına çömeldi. Uzun kirpiklerinin örttüğü gözleri kapalıydı. Aldığı yavaş soluklardan uyuyor olduğunu anlıyordu. Uykuya teslim olmuş bu asi güzel şimdi nasıl da sakindi. 'Sevmek ve sevilmek' derdin olmasın demişti. Demekle olmuyordu belli ki. Genç kız haklı olarak 'sevmek ve sevilmek'istiyordu. Aklına ona verdiği söz geldi. Niye öyle bir söz vermişti ki? Ona nefretle bakan o mavi bakışlar aklından hiç çıkmıyordu. Belki bu söz, o bakışları yumuşatır diye mi ümit etmişti? Yaklaşık sekiz senedir hep hayatında olan bu genç kızın aylar sonra gitmesine izin verecekti. Onu öylece bırakabilecek miydi? Arkasını dönüp gitmesine izin verebilecek miydi? Nedense bu düşünce canını sıkıyordu. Ötelemeye çalışsa da aklının bir köşesinde kırmızı ışıkla durmadan yanıp sönüyordu. Hayatının büyük bir bölümünü işgal eden bu mavi gözlü güzel kıza istediği 'sevmek ve sevilmeyi'verebilir miydi? Verse de bu kız bunu kendisinden ister miydi?

Onu ilk sekiz sene önce babasının mağazasında görmüştü. Reşat Karlıya babasına attığı iftirayı geri alması için aman dilemeye gitmişti. O zaman daha yirmisine yeni girmişti. Babası Mahmut Çarmıklı, ortağı Reşat Karlının attığı iftira yüzünden bir senedir hapisteydi. Bu durum yüzünden zaten hasta olan annesinin hastalığı iyice ilerlemiş, yataklara düşmüştü. Küçük kız kardeşi bakımsızlıktan sık sık hastalanır olmuştu. Felçli dedesine bakan babaannesi, Almanya'da çalışan gurbetçi amcası anca kendilerine yetebiliyordu. Ailesinin babasına her zamankinden daha çok ihtiyacı vardı. Doktorlar annesine bulunan ilikle yaşama şansının yüksek olduğunu söylediğinde babasını oradan çıkaracak formüller üzerine uğraşmaktaydı. Çok gençti ve okuduğu mühendislik fakültesini çalışamadığı ve devamsızlığı yüzünden dondurmuştu. Her şeye yetemiyordu. İşte böyle sıkışık bir zamanda gururunu gözetmeksizin bu adamdan çaresizlik içinde medet dilemişti. Ne dediyse bu adam delikanlıyı hiç umursamamış ve iftirasından vazgeçmemişti. Tam bu esnada Reşat Karlı; okuldan çıkmış, yanına gelen kızını sevgiyle kucakladığında kanı donmuştu. Evde babasına hasret küçük kız kardeşi gözünün önüne gelmişti. O da bu kızın yaşadığı mutluluğu hak ediyordu ve bu saadete engel olan bu adam hiç utanmadan yanında, kendi kızını kucaklayabiliyordu. O an bu adama olan nefreti daha da büyüdü. Bu adamın canını acıtmak, kendi yaşadıkları çaresizliği bu adama da yaşatmak istedi. O zaman kendisine ve ailesine merhamet etmeyen Reşat Karlıdan intikam almaya yemin etmişti. O gece ve ondan sonraki bütün geceler defalarca düşündüğü bu sahnenin içinde, nefretini büyütmüştü. O sene sonunda hem babasını hem de annesini kaybetmenin acısıyla Orhan bu planı yapmış, onun kıymetli varlıklarını elinden alan bu adamın kıymetli varlığını elinden almaya karar vermiş, ince ince yaptığı hesapları tekrar tekrar gözden geçirmiş, genç kızın biraz daha büyümesini beklemiş ve yaklaşık iki sene sonra bu planı uygulayarak, Zeynep on altı yaşındayken onu kaçırmıştı.

Şimdi o günlerden bugünlere gelmişlerdi ve genç kız, babası yüzünden yaşadığı bu hayattan kendisini mesul tutuyordu. Ondan kurtulacağı bir sene için gün sayıyordu. Zeynep öyle veya böyle gün gün yaşadığı ömrün içindeydi. Yanında değilken bile ne yaptığını resmettirmiş, her gün onu seyretmişti. Ona duyduğu his neydi bilmiyordu. Belki aşinalık, belki de alışkanlıktı. Ama zaman içinde öyle veya böyle Zeynep onun bir parçası olmuştu. Onun yaptığı her şey, yaşadığı her olay uzaktan da olsa takibindeydi. Sekiz senedir bu kızı kadim dostu, kardeşi ve en yakın sırdaşı sayesinde avucunun içinde tutmuştu. Zeynep yaşadığı her ânının içindeydi ve genç kızın haberi olmasa da kendisi Zeynep'in yaşadığı her ânının içindeydi. Onun sayesinde aldığı ve alacağı intikamı her an aklındaydı. Aylar sonra bu kız hayatından koşarak çıktığında yaşayacağı boşluğu tahmin bile edemiyordu. Yaşayacakları hakkında hiç bir şey bilmiyordu. Ama söz vermişti ve o sözünde her zaman dururdu. Bilmediği birçok şey vardı ama bildiği tek şey istese de istemese de Zeynep gitmek istediğinde ona engel olmayacağıydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UKDE (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin