Günler ilerliyordu. Her şey güzeldi. Yalın ile iyi anlaşıyordum. Evdekiler henüz bir şey bilmiyordu. Sınava da yaklaştıkça stres oluyordum. Ama, Yalın destek oluyordu.
Peki ama bu kadar güzel şey olurken, neden ben bir kilo almıştım?
Sıçarım ortalığa.
Ne demek bir kilo lan?!
Ne demek bir kilo?!
Ağlamaklı bir şekilde çantamı aldım ve odadan çıktım. Kursa gidecektim yine. Gözde salonda oturmuş, film izliyordu. Ve, önünde tonlarca abur cubur vardı.
Ben bunları yesem, iki ay diyet yapmalıydım.
Şerefsiz Gözde.
Yiyip yiyip kilo almıyordu.
Beni gördüğünde güldü.
"Çıktın mı tartıya?" Gözlerimi devirdim.
"Sana ne?"
"Kilo mu aldın, ablacığım?" Kaşlarımı çattım.
"Gözde!" Sırıttı.
"Yine kilo almışsın, değil mi?" Sinirlerim bozulurken nefesimi dışarı verip sakin kalmaya çalıştım.
"Sana ne kızım! Sana dert mi?!" Güldü.
"Elime malzeme veriyorsun."
"Salaksın, Gözde," dedim bıkkınca.
"Şişko patates seni!"
"Aptal!" diye bağırdım ama sesim titremeye başlamıştı. Beni kırdığının farkında değil miydi?
Kapıya doğru ilerleyip ayakkabımı giydim hemen. Kapıyı çarparak kapattım ve merdivenleri indim. Dışarı çıktığımda parka doğru koştum. Gözlerim yanıyordu. Dayanamayıp hıçkırdığımda, göz yaşlarımı serbest bıraktım.
Nefes nefese parka girip kendi ağacımın altındaki banka oturdum. Sinirle göz yaşlarımı sildim.
"Gerizekalı! Her seferinde canımı sıkacak laflar söylüyorsun!" Kendi kendime sinirle konuşuyordum. Çantamı banka koydum. Fırlattım da denebilir.
"Zaten stresliyim, zaten doluyum. İyi oldu bu be!"
Evet, deliydim.
Ağlamak iyi geliyordu.
Kimse bana alıngan diyemezdi.
Sulugöz de diyemezdi.
Çünkü kimse ne hissettiğimi bilemezdi.
Karşı taraftan bakmak kolaydı.
Ama yaşadıklarım yüzünden, en ufak bir lafı bile kaldıramıyordum. Kilolu olmak bir suç da değildi. Dalga geçilecek bir şey de değildi.
Kardeşim olduğu hâlde dalga geçip benle uğraşıyordu. Bazen daha da kırıcı konuşuyordu ama umrunda da olmuyordu.
Telefonum çalmaya başlayınca göz yaşlarımı sildim ve montumun cebinden telefonumu çıkardım. Arayan, Yalın'dı.
Cevap vermezsem üst üste arayacaktı. Boğazımı temizledim. Sesimin normal çıkması gerekiyordu. Telefonu açtım.
"Günaydın, aslan parçası!" Neşeli sesine burukça gülümsedim.
"Günaydın." Sesim kırık çıkınca yutkundum.
"Mehir? Sen ağlıyor musun? Sesin çok kötü." Burnumu çektim.
"Hayır, iyiyim."
"Aslan parçası," dedi homurdanarak. "Bana yalan söyleme. Sesin bok gibi." Kıkırdadım. Sonra hemen gözlerim doldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çekirdek | Texting ✔
HumorÇekirdek ile kolanın tadı, 1.55'lerin yeri ayrı. *** Başlangıç tarihi: 26.03.2019